Beklenmeyen Aşk

By Yelomi

489K 35.3K 2.5K

Arkadaş serisinin 1. kitabıdır. More

Tanıtım
- 1 -
- 2 -
- 3 -
- 4 -
- 5 -
- 6 -
- 7 -
- 8 -
- 10 -
- 11 -
- 12 -
- 13 -
- 14 -
- 15 -
- 16 -
- 17 -
- 18 -
- 19 -
- 20 -
- 21 -
- 22 -
- 23 -
- 24 -
- 25 -
- 26 -
- 27 -
- 28 -
- 29 -
- 30 -
- 31 -
- 32 -
- 33 -
FİNAL

- 9 -

14.7K 1.2K 59
By Yelomi

Eylülde anlamıştı artık. Başka bir şansı yoktu. Başka bir şansı olmasını istediğinden de pek emin değildi zaten. Kendini şu an iyi hissediyordu. Bu iyilik hissi devam ettiği sürece sorun yoktu.

Ne kadar süre bu halde kaldıklarını bilmiyordu ta ki cep telefonu çalana kadar. O an büyü bozulmuş gibi Barış kendini bir anda ondan uzaklaştırmıştı. İçten içe bu duruma bozulsa da belli etmemeye çalışarak çantasından telefonunu çıkardı ve annesinin aradığını görünce aniden ayağa kalkarak telefonu açtı.

"Efendim."

"Kızım, ne yapıyorsun?"

"Hiç. Sen?"

"Bizde babanla oturuyoruz da seni özledik bir arayalım dedik."

"Hım," diyebilmişti sadece. Hala az önce yaşadıklarının şoku altındaydı. Üstelik Barış'ın keskin mavileri kendi üzerindeyken çok rahat konuşamıyordu.

"Uygun değilsin sanırım sen."

"Ders veriyorum da..."

"Doğru ya..." dedi annesi bir anda. "Sen Cuma günleri ders vermeye başlamıştın değil mi? Kusura bakma canım, kapatıyorum sonra görüşürüz."

"Görüşürüz," diyebildi sadece ve telefonu kapattı. Barış'a bakmamaya çalışarak telefonunu çantasına koydu ve tekrar koltuğa oturdu. Onun bakışlarından sonsuza dek kaçamayacağını anladığında ise zoraki bir şekilde bakışlarını ona çevirdi.

"Annem..." diyebildi sadece. Neden açıklama yaptığının farkında bile değildi ama onun yanlış anlamasını istemiyordu. Saçmaydı bu düşüncesi ama şu an için umurunda değildi.

"Annenle her zaman böyle gergin mi konuşuyorsun?"

"Gergin mi? Ben mi?"

"Evet, sen."

"Yok," demekle yetindi sadece. Annesiyle nasıl konuştuğunun farkında bile değildi. Kalbi öylesine büyük bir heyecan dalgasına kapılmıştı ki adını unutacak hale gelmişti.

"Bugün ders olmayacak."

"Evet."

"Yani istersen gidebilirsin."

Barış'ın onu kibarca evinden sepetlemesi ile tüm heyecanı ve mutluluğu bir anda patlayan balon gibi yok olup gitmişti. Buğulanan yeşillerini adamın gözlerinden kaçırarak oturduğu yerden kalktı ve çantasını da koluna takarak "O halde sonra görüşürüz," diye mırıldandı. Ona bakma gereği duymadan hızlı adımlarla çıkışa doğru gitmeye başlamıştı. Bu kadar güçsüz olduğu için kendine saydırmayı da ihmal etmiyordu tabi. Daha yeni tanıdığı adama nasıl bu kadar takılı kaldığını anlayamıyordu.

"Ne yapıyorsun?"

Barış'ın sesini duyması ile olduğu yerde durdu ama ona dönmedi. "Gidiyorum."

"Taksi çağırmadan mı?"

"Dışarı da bekleyebilirim."

"Bana doğru dön."

Barış'ın emrivaki sözleri karşısında sinirlense de yine de ona doğru döndü. Onun ciddi bakışları ile bakışları buluştuğunda kalbinde amansız bir çarpıntı yine başlamıştı. Nabzı her saniye daha da hızlanıyordu.

"Kızdın," diyen adam bir durum tespiti yapıyordu. Eylül zoraki bir şekilde gülümsemeye çalışarak "Yoo," demekle yetindi. Kızmıştı ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"Yalan... Bu hayatta en tahammülsüz olduğum konudur."

Genç kadının yüzü düşerken, sustu. Yalan söylemekten o da çok hoşlanmıyordu ama onun karşısında bu kadar çıplak olmakta rahatsız ediyordu. Sanki içini okuyormuş gibiydi. Her düşündüğü şeyi biliyormuş gibi... Bu yüzden itiraz etme gafletinde dahi bulunmadı. Nasıl olsa bu adam içini okuyordu adeta onun.

"Gitmek istemiyorsan gitmeyebilirsin Eylül."

Barış'ın sesinde nadir duyduğu bir şefkat hissetmişti. Çok kısa bir andı ve gerçekliğinden tam olarak emin olamamıştı.

"Sizi rahatsız etmek istemem," dedi siz kelimesinin üzerine bastırarak. Bu tavrı karşısında Barış'ın mavi gözleri alayla parlamıştı.

"Yine siz oldum demek."

"Belki de hep siz kalmalıydınız."

"Eylül... Çok karışıksın. Ben karışık olan hiçbir şeyi sevmem."

Bu sözler nedensizce canını acıtmıştı genç kadının. Yüzünün düşmesine engel olamadı. Yaşadığı üzüntüyü saklamaya çalışarak "Gerçekten gitsem daha iyi olur. Haftaya ki ders için ise gerçekten uygun olduğunuz zaman ararsınız. İyi akşamlar."

Adımları kapıya doğru ilerlerken gitme demesini bekledi. Dur demesini ve hatta gelip onu durdurmasını bekledi lakin hiçbiri olmadı. Kocaman bir sessizlikten ve kalbinde oluşan hayal kırıklığından başka hiçbir şey olmadı. Kapıdan çıktığında isteksizce dış kapıyı kapattı ve ne yapacağını bilemez bir halde ıssız yola baktı. Buradan nasıl gideceğine dair en ufak bir fikri dahi yoktu. Bahçenin dış kapısına doğru ilerleyip taksi beklemenin en mantıklı olacağını düşündü. Bekledi de. Beklediği taksi miydi yoksa Barış mı tam emin değildi fakat on beş dakikanın sonunda gelen sadece bir taksi olmuştu. Onu durdurmasına gerek kalmadan hemen taksi durmuştu önünde. Şaşırsa da umursamadı. Taksiye bindiğinde adresi söylemeden daha taksici hareket etmişti.

"Adres..." dedi ama konuşmasına devam edemedi.

"Adresi Barış Bey telefonda söyledi."

Bu cümle her şeyi berbat etmişti. Ne hissedeceğini bilemiyordu. Onun için taksi çağırdığına minnet mi duymalıydı yoksa bir an önce başından atmaya çalıştığını mı düşünmeliydi emin olamıyordu. Bilinmezlik denizinde kendini kaybeder bir duruma gelmişti. Ve bu artık ilk anki kadar heyecanlı gelmiyordu Eylül'e.

*****

İnat edip on beş dakika boyunca dışarıda bekleyen kızdan gözlerini bir türlü ayıramamıştı. Doğrusu ayırmakta istememişti. Taksiyi aramak istemese de gönlü daha fazla onun öyle orada beklemesine razı olmadı. Aslında asıl istediği onu eve alıp saatlerce yan yana oturmaktı ama isteklerinin ileri boyutunu düşündükçe bunu yapamadı. Eylül'de değişik bir şey vardı. Barış'ı ona çeken, tüm doğrularını ve ilkelerini unutmasına neden olan bir şeyler vardı. Ve bu durum gün geçtikçe can sıkıcı bir hal almaya başlıyordu.

Eylül'ün taksiye binmesi ile kendisi de pencerenin önünden çekilerek az önce Eylül ile oturmuş olan koltuğa bıraktı bedenini. Gözlerini kapattığında onun koltuğa sinmiş kokusu esir aldı. Bu koku ruhuna iyi geliyordu. Kabul etmek istemese de Eylül'ü her gördüğünde kalbinin yaşadığına dair az da olsa kırıntılar görüyordu ve bu durum fazlasıyla onu korkutuyordu. Zira yıllardır kalbi ölü olan bir adam olarak yaşamış ve bir daha hayatına üzüntü ve merak gibi duyguları almamıştı. Şimdi ise yeniden bunların esiri olmak istemiyordu. Kaybetmek istemiyordu. Bir kaybı daha kaldırabileceğinden emin değildi.

Çalan telefonu ile düşüncelerinden sıyrıldı. Savaş'ın aradığını görünce hemen açtı.

"Efendim?"

"İngilizce dersin nasıl gidiyor demek için aradım."

Onun sesindeki alayı fark etse de umursamadı.

"Ders yapmadık."

"Ne yaptınız o halde?"

"Hiçbir şey. Eylül evine gitti."

"Neler oluyor Barış?"

Bilmiyordu. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Her zamanki gibi dürüst davranarak "Bilmiyorum," dedi. Bu cevabı ile birkaç saniye sağır edici bir sessizlik oluştu telefonun ucunda.

"Barış herkes o değil."

Kaşları çatıldı. Tüm bedeni gerildi. Öfke damarlarında sinsi bir yılan gibi gezinmeye başlamıştı. Her hatırladığında hala böyle oluyor olmak delirtiyordu Barış'ı. Artık umursamama evresine geçmeliydi.

"Kapatıyorum."

"Eylül iyi bir kız."

"Hoşça kal."

Savaş'ın bir şey daha söylemesine fırsat bırakmadan telefonu kapattı. Başına lanet olası şiddetli ağrılar girmeye başlamıştı tekrar. Az önceki huzur bir anda onu terk etmiş yerine katlanılamayacak bir öfkeye bırakmıştı. Gözlerini sımsıkı kapattı. Geçmişe dair bir şey hatırlamak istemiyordu. Hiçbir şey. Geleceği ile ilgili ise bir daha kendini riske atmamaya kararlıydı. Bir daha asla aptal bir adam olmayacaktı.

-

Merhaba arkadaşlar :) Uzun bir zaman oldu ama yazabilecek fırsat anca buldum. Bol bol yorum bekliyorum sizlerden ♥ İnstagram hesabım : dilektaygun takip etmeyi unutmazsanız sevinirim ♥

Continue Reading

You'll Also Like

74.5K 182 11
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
569K 21.1K 85
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
Haz By 🍀

Romance

254K 3.4K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
98.4K 9.9K 19
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere ba...