- 28 -

15.7K 975 110
                                    


Tüm dengesini yitirmiş gibiydi. Hayatının aldığı yön yine bir bataklıktı. Bundan kurtulduğunu düşünüyordu. Doğrusu buna inanmıştı bile. Kötü kader artık onun yakasını bırakmıştı. En azından bir zamanlar öyleydi. Kısa bir süre için bile olsa o kötü kader ondan uzak durmuştu. Fakat şimdi her şey üst üste geliyordu. Ve Barış yorulmuştu. Yaşadıklarını tek kelimeyle özetlerse bitmişti. Son demlerindeydi. Uzatmaları oynayacak gücü bile yoktu. Kimse onu anlamıyordu. Kimsenin anlamasını da beklemiyordu. Eylül dışında. Onun anlayacağını düşünüyordu, öyle olmasına inanıyordu lakin bu konuda da yanılmıştı. Belki de hayatına seçtiği kadınlarda hataya düşüyordu ya da o yanlış adamdı.

Önünde ki bomboş yeşilliğe baktı. Bir zamanlar burası onun huzur bulduğu yerdi. Nefes alabildiği yerdi ama artık nefes alamadığını hissediyordu. Sürekli boğazı düğümleniyor, sürekli öfkeliydi. Neye, kime daha çok öfkeliydi bilmiyordu. Hatalı olduğunu biliyordu ama yine de Eylül'ün ona inanmamış olmasını kaldıramıyordu. O gerçekten seviyordu Eylül'ü. Tüm kalbiyle sevmişti. Ve bu çok acıydı. Çok fazla acı demekti. Geçmek bilmeyen bir acıyla savaşmak, ölüme direnmek gibiydi. Yani boşa bir çabadan ötesi değildi.

Hayata zaten bir sıfır yenik başlamıştı. Onu istemeyen bir aile ve sonuç olarak yetiştirme yurdu. Ama pes etmemişti. Direnmişti. Tabi bu dönemde arkadaşları vardı. Onlar ailesi olmuştu. Birbirlerinin ailesi olmuşlardı. Bu çok büyük bir şeydi. Aile ne demek bilmeyen beş tane küçük çocuğun birbirinin aile olmasına çabalaması çok büyük bir işti. Bunu başarmışlardı. Sonuç olarak bir serseri olmak yerine adam olmuşlardı. İyi yerlere gelmişlerdi. Hayal bile edemeyeceği bir evde yaşıyordu. Hayalini dahi kurmaya korktuğu bir araba kullanıyordu. En önemlisi sağlıklıydı ve o dostlarıyla hala birlikteydi. Ama yetmiyordu. İnsanoğlu ne kadar alırsa o kadar istiyordu belki de durum tam olarak buydu. Ne kadar aldıysa o kadar çok istiyordu. Bir zamanlar şu an sahip olduklarının çeyreği bile elinde olsa dünyanın en mutlu insanı olabileceğini düşünürken şimdi bunlar yetmiyordu. Yetmesini istiyordu ama yetmiyordu. Aklı fikri bir tek Eylüldeydi. Onsuz bunlar çok anlamsız kalıyordu. Elindekilere anlam katabilmek için ona ihtiyacı vardı.

Bugün tam bir ay olmuştu. Onun sesini duymadan, yüzünü görmeden geçirdiği tam bir ay. Başta öfkesi o kadar fazlaydı ki onsuz olmayı başarabileceğini düşünmüştü. Hatta ilk bir hafta hiçbir şey olmamış gibi düzenine devam etmişti ama onsuz geçen her gün onu ne kadar özlediğini anlamasını sağlamıştı. Onsuz olmuyordu. Ona kızgındı, öfkeliydi. Çünkü insan sevdiği tarafından güvenilmek isterdi. Ama Eylül ona güvenmemişti. Oysa güvenmesi için neler vermezdi ki...

"İyi dalmışsın yine," diyen Savaş'ın sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Bu adamdan en kısa zamanda evin yedek anahtarını almalıydı. Sürekli böyle rahatsız edilmeye katlanamıyordu artık.

"Depresyon moduna girmiş yine," diyen Yavuz'un sesiyle kaşları çatıldı. Genelde onu rahatsız eden Savaş olurdu ama bugün Yavuz'u da arkasına katmıştı.

"Yıllık izin hakkımı kullanıyorum diye bildirmiştim."

"Yirmi günü geçti... On beş günden fazlası izin vermiyoruz," dedi Yavuz ve bahçede Barış'ın oturduğu koltuğun karşısında ki koltuğa geçti. Savaşta, Yavuz'un yanına oturmuştu. Anlaşılan ciddi ve zor bir konuşma Barış'ı bekliyordu.

"Maaşımdan kesersin..." dedi umursamazca Barış.

"Maaşlı bir çalışan olmadığını biliyorsun."

"O halde Yavuz istediğim kadar izin kullanabilirim."

Yavuz sert bir ifadeyle gülümsedi. "Derdin izin kullanmak olsaydı evet ama sen kendini eve kilitliyorsun."

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin