- 25 -

14.5K 1K 164
                                    

Eylül'ün tepkisi karşısında şaşırsa da sesini çıkarmadı. Onun bir açıklama yapmasını bekleyerek gözlerinin içine baktı. Sonuçta söylediği şeyde kötü bir şey yoktu.

"Gitsem iyi olacak."

Onu kolundan tutarak tekrar kucağına doğru çekti ve bir eliyle çenesini kaldırarak yeşil gözlerine baktı. Orada ki hüznü görebiliyordu ama bu hüznün sebebini anlayamıyordu. Sonuçta kötü bir davranışı olmamıştı ona karşı. Üstelik uzun zamandan sonra her şey gerçekten harika gidiyorken durdur yere böyle bir hale gelmelerine anlam veremiyordu.

"Sorun ne?"

"Bir sorun yok sadece eve gitmek istiyorum."

"Bir sorun var meleğim. Bu şekilde yapman her şeyi biraz daha zor bir hale sokuyor. Lütfen bana sorunun ne olduğunu söyle ve birlikte çözelim."

"Ben yapamam."

"Neyi?" diye sormaktan kendini alıkoyamadı. Onun yüzüne daha dikkatli baktığında her saniye biraz daha kızardığını ve tüm bedeninin titrediğini görünce az çok ne olduğunu anlamıştı sorunun. Gülümsemesine engel olamadı.

"Ben bu gece burada kal derken birlikte uyumaktan bahsediyordum Eylül. Daha fazla zaman geçiririz diye düşünmüştüm."

Eylül'ün şaşkınlıkla aydınlanan yüzünü görünce bir kez daha gülümsemeden duramadı.

"Çok mu komik?" diyen kadın huysuzca kucağından kalkmaya çalıştı ama Barış izin vermedi. Ona daha sıkı sarılırken başını göğsüne yasladı. Onun güzel kokusunu içine çekerken yıllardır aradığı huzuru bulduğundan artık emindi.

"Teşekkür ederim..." diye fısıldadı ona.

"Ne için?"

"Yıllardır aradığım huzuru bana geri verdin."

Sözleri karşısında her saniye biraz daha yumuşayan Eylül de ellerini boynuna sarmıştı. Bu an o kadar değerli ve özeldi ki. Elinden gelse sonsuza dek bu anı uzatırdı. Hayatında uzun zamandır eksik olanı bulmuş gibi hissediyordu. Eylül onu baştan ayağa değiştirmişti. Her bir hücresi onun için yaşıyordu adeta.

"İyi ki varsın..." diye fısıldayan kollarında ki kadın ile bir kez daha mutlulukla gülümsedi. Hayatının hiçbir döneminde şu an ki kadar yaşadığına şükrettiği olmamıştı. Ama bu gece şükrediyordu. Hem yaşadığı için hem de Eylül için.

*****

Hayatının böyle değişeceğini bilseydi hiç kuşkusuz daha önce Barış'ın hayatına girerdi. Mutluluğuna inanamıyordu. Onunla güzel ve dolu bir ay geçirmişti ama hala korkuyordu. Elinde değildi. Hala Barış gibi bir adamın onun gibi bir kız da ne bulduğunu anlayamıyordu. Barış onun gözünde mükemmeldi. Eylül ise mükemmel olmanın yakınından bile geçmiyordu. Gerçi ne zaman böyle bir şey söylese Barıştan fazlasıyla sert bir tepki alıyordu. Barışa göre ise mükemmel olan oydu. Artık bunu tartışmayı bırakmıştı. Bunu düşünmekte istemiyordu zaten. Bugün ayrılacaklardı ve bu yeterince zor geliyordu ona. Bu ayrılık iki günlük bir ayrılık olsa da yine de canını yakıyordu. Aslında mutluydu. Sonuçta onun bir ailesi vardı. Onu fazlasıyla özleyen bir aileydi üstelik bu.

"Geldi senin ki," diyen Gamze'nin sesiyle oturduğu yerden kalktı. O anda telefonu çaldı. İlk çalışta açarak "Geliyorum," dedi ve onun "Bekliyorum," diyen sesini duyduğunda telefonunu kapatarak Gamze'ye sarıldı.

"Kızım altı üstü iki gün gidiyorsun. Sanki bir daha dönmeyecekmişsin gibi bu ne duygusal."

"Öyle tabi ama yine de ben sarılayım," diyerek arkadaşının yanağına bir öpücük bıraktı ve daha sonra ufak valizini alarak evden çıktı. Asansöre bindiğinde de aklı dalgın bir haldeydi. Bunun nedenini bir türlü anlamıyordu. Belki de tüm mesele gitmek istememesindeydi. Gitmek istemiyordu. Evet, bunu her geçen saniye daha çok anlıyordu. Lakin gitmesi gerekti. Ailesi oradaydı. Sadece iki gün...

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin