- 15 -

13.3K 1.1K 75
                                    

Onun sert çıkışıyla birlikte herkes tekrar toplantıya odaklanmıştı. Bu sefer notları tutan Eraydı. Fakat hiçbir şey Barış'ın umurunda değildi. Umurunda olan tek şey az önce kırdığı Eylüldü. Onun gözlerinde ki hüznü görmüştü. Ve buna kendisinin sebep olduğunu bilmek hiçte iyi hissetmemesine sebep oluyordu. Kendini tanıyamaz bir hale gelmişti. En son ne zaman kendinden ve kardeşim dediği insanlardan başka birisi için bu kadar endişelenmişti ki?

Eziyet dolu bir saatin sonunda toplantıdan çıktığında rahat bir nefes alabilmişti. Kimseyi umursamadan ilk o çıkmıştı ve çıkar çıkmazda Eylül'ün olduğu masaya çevirmek olmuştu bakışlarını. Eylül oradaydı. Onun yüzüne bakmıyordu. Kapının açıldığını duymamış olma gibi bir ihtimali yoktu fakat o duymamış gibi davranıyordu. Anlayabiliyordu bunu. Ona kızgındı. Sessiz kalarak bir süre daha ona baktı. Pes etmesini bekliyordu. Ama etmedi. Anlaşılan Eylül'ü bu sefer gerçekten kızdırmıştı. Böyle durmanın aptalca olduğunu fark ederek odasına ilerledi. Onu akşam ikna edebilirdi. Akşam ki yemekte her şeyi yoluna sokabilirdi. Bundan emindi. Bunun düşüncesi ile rahat bir nefes alabildi. Onun yeşil gözlerinde hüzün görmeyi sevmiyordu. Kendi kendine gülümsemeden edemedi. Bir kız hayatına girmişti ve tüm doğrularını bir anda yok etmişti. Eylül onu derinden sarsmıştı. Fazla derinden...

*****

Gitmeyecekti. Kesinlikle bu yemeğe gitmeyecekti. O yüzden üzerine kısa siyah şortunu ve ince askılı pembe bluzunu giyinmişti. Saçlarını da sıkı bir topuz yaparak tam ev moduna bürünmüştü. Elinde de tabi büyük bir tabak limonlu ve vanilyalı dondurma vardı. Her şeyi unutmak ister gibiydi kısacası.

"O soğuk dondurmayla yüreğinde ki ateşi mi söndürmeyi hedefliyorsun?"

Resmen yayılmış olduğu koltuktan karşı koltukta oturmuş kitap okuyan arkadaşına baktı. Altında siyah eşofman ve üzerinde bol siyah bir tişört vardı. Kıyafetleri Eylül'e göre daha düzgündü. Her zaman ki gibi...

"Evet, tıpkı senin yaşamak yerine okuduğun romanlarda ki aşkla idare etmen gibi."

Gamze bir kez daha gülümsedi.

"Romanlarda ki gibi bir erkek bulursam emin ol gerçekte de yaşayacağım."

Eylül büyük bir kaşı dondurmayı ağzında eritirken "Korkarım o kitaplara boğuldukça hiç öyle bir şansın olmayacak," dedi.

"Senin varda ne oluyor? Koca bir tabak dondurma ile yüreğinin acısını dindirmeye çalışıyorsun."

Eylül'ün kaşları çatıldı. Dondurmasından büyük bir kaşık daha alırken "Ben yanlış adamı seçtim. Hem daha aşk raddesinde değilim," diye açıkladı.

"O raddeye gelmeden bu haldeysen..."

"Ne haldeyim?"

"Sanki elli yıllık kocan seni terk etmiş gibi."

"O kadar uzun yaşayacağımı zannetmiyorum."

Bunun üzerine ikisi de gülümsedi. "Belki de..." dedi Eylül bir kez dondurmasından alırken "Sen doğru olanı yapıyorsun. En azından romanlarda ki erkekler hep hatalarını anlıyorlar. Gerçek hayatta ise durum bunun tam tersi. Hatalı olsalar bile anlamıyorlar," dedi hafif acı dolu bir sesle.

"Barış Bey konusunda seni uyarmıştım. O zor bir adam."

"Pabucumun beyi... Hem sanki diğerlerinin ondan kalır yanı var."

"Valla canım neredeyse orada çalışalı iki aya yakın olacak ama senin kadar hiçbiriyle samimi olamadım."

Eylül bir kez daha kaşlarını çattı. "Her şey o Savaş'ın yüzünden."

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin