- 30 -

6.9K 501 34
                                    

Neşeyle etrafına bakındı. Ailesi bildiği dostları, sevdiği kadın yanındaydı. Her şey olması gerekti gibiydi. Pişirdiği etleri tabağa koyarak masaya doğru ilerledi. Sevdiği kadınla bakışları buluşunca gülümseyerek tabağı masaya bıraktı ve sevdiği kadının yanına oturdu.
"Afiyet olsun..." diyerek önce Eylül'ün tabağını doldurdu. Onun gülümsemesi ile neşeyle etrafına bakındı. Kendini hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu ve bu mutluluğun bozulmaması için elinden ne gelirse yapmaya kararlıydı.
"Aramizdan birinin böyle mutlu olması ne hoş," dedi Umut.
"Sende çapkınlık yapmak yerine gerçekten sevmeyi denersen belki sende mutlu olursun," diye cevap verdi Eray.
Eylül ilgiyle onların konuşmasını takip ediyordu.
"Sen Umut'a akıl vermeden önce kendine bak," diye alayla gülümsedi Savaş.
"Tabi senin bulduğun gibi bir baş belası bulmamız gerekti değil mi? Sahi Pelin'i bizimle ne zaman tanistiracaksin?"
Eray'in bu sorusuyla, yanındaki kadının gülümsedigini gördü Barış. Onun neden böyle yaptığını anlayabiliyordu. Şu zamana kadar tüm dikkatler onun üzerindeydi ve onu hala arkadaşları içlerine alamamıştı. Fakat bugün böyle davranmaları artık onu kabullendikleri anlamına geliyordu ve Eylül de bunun farkındaydı.
"Pelin'e gelmeden önce Eylül konusunu halledelim," diyen Yavuz ile herkes suspus olmuştu. Barış sinirlenmemeye çalışarak "Biz her şeyi hallettik, halledecek bir şey kalmadı," dedi. Ne kadar kendini sakin kalmaya zorlarsa zorlasin ses tonu öfkesini ele veriyordu.
Yavuz rahat bir tavırla gülümsedi. "Öyle mi? Peki düğün ne zaman kardeşim?"
"Zamanı geldiği zaman."
Yavuz onu ve cevabını yok sayarak "Ne zaman ailene söyleyeceksin? Ne zaman ailenle tanisacagiz?"
Barış tam cevap verecekti ki Eylül masanın üstünden elini tuttu. Ona sevgiyle gülümsedi. Gerilmemeye çalışıyordu ama bu pek mümkün olmuyordu. Zorla da olsa susmayı başararak Eylül'ün konuşmasına izin verdi.
"Biz bu ilişkiyi Barış ile ikimiz yaşıyoruz. Ne zaman ne yapacağımıza da ikimiz karar veririz."
Yavuz soğuk bir ifadeyle gülümsedi.
"Unuttuğun bir şey var."
"Unuttuğun şey ne?"
"Biz bir aileyiz Eylül. Sana doğduğun andan itibaren bahsedilen aile gibi değil. Biz kimsemiz yokken birbirimize aile olduk. Şimdi sen yaşadığın şeyin iki kişilik olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Ben dahil aramızda biri bir ilişkiye başlarsa hepimizi ilgilendirir bu."
Yavuz'un dedikleri doğruydu. Barış bunu inkar edecek değildi. Onun endişesini de anlıyordu ama Eylül'ü yine böyle bir meseleden ötürü kırmak istemiyordu. Bu durumu ikisi basbasayken ve daha uygun bir anda konuşacaktı onunla.
"Bizim hayatimizla ilgilenene kadar kendi hayatına baksan eminim daha mutlu olursun."
"Soruma cevap vermek yerine konuyu değiştirmeye çalışman hiç hoş degil."
"Senin yaptığın..." demişti ki Barış araya girerek konuşmasını engelledi.
"Yavuz böyle bir günde gerginlik istemiyorum. Her şey zamanı geldiğinde olacak. Lütfen daha fazla uzatma."
Son kısmı söylerken sesinin sert çıkmasına engel olamamıştı. Bu mesele artık fazlasıyla can sıkıcıydı.
"Kesinlikle böyle bir günü mahvetmeyelim," diyerek araya girdi Eray. Onun bu tarz gerginliklerden hoşlanmadığını çok iyi biliyordu Barış. Aralarında her zaman sakin olan o olmuştu. Yanında bagirilmasina bile tahammülü yoktu. Bunun çocukluğu ile ilgili olduğunu biliyordu Barış. Kolay bir çocukluk geçirmemisti. Her zaman ailesini hatırlamadığı için üzülürdü ta ki Eray ve Yavuz'un  ailesinden neler çektiğini öğrenene kadar. O günden sonra ailesini hatırlamadığı için kendini şanslı sayıyordu.
"Öyle olsun bakalım," diyen Yavuz'un sesiyle kendine geldi. Yavuz ile göz göze geldiğinde ona içtenlikle gülümsedi. Onun dostluğu değerliydi ve kendinden çok onları düşündüğünü de biliyordu. Bu yüzden kizamiyordu ona.
Konunun kapanması ile normal konulardan konuşulmaya devam edilmişti. Eylül ilk başta gergin olsa da Eray ve Umut'un onu sohbete çekmesi ile gerginliği gitmişti. Barış arkadaşlarına minettardı. Bugünün güzel geçmesi için herkes elinden geleni yapıyordu. Buna Yavuz da dahildi. Konuyu uzatmayıp kapaması da bunun en büyük göstergesiydi.
Sevdiği kadına doğru eğildi ve kulağına fısıldadı.
"Çok mutluyum."
"Bende çok mutluyum. Beni sonunda kabul ettiler gibi."
"Gibisi fazla güzelim seni kabul ettiler artık," diyerek Eylül'ün boynuna bir öpücük bıraktı. Ailesi saydığı adamlar ve sevdiği kadın yanında olduğu sürece hayat ona hep güzel olacaktı.
*****
Son bulaşıkları da makineye koyduktan sonra ellerini yıkadı. Fazlasıyla eğlenceli ve yorucu bir gün olmuştu. Uzun zamandır bu kadar eglenmemişti. Barış'ın arkadaşları artık onu yok saymak yerine kabullenmisti. Böyle bir şeyin olmasını hep istemişti ama son yaşanılanlardan sonra bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu.
Aylardır kaçtığı bir gerçek vardı. Ailesine artık Barış'ı anlatması gerekti. Tepkilerini az çok tahmin edebiliyordu ama sevdiği adamın ve ilişkisinin arkasında duracaktı.
"Güzelim..." diye beline sarılan adamla bütün düşünceleri yok olmuştu. Kendine ona yasladiginda gülümsedi. Bu göğüs ona aitti.
"Neye gülüyorsun?"
"Çok rahat bir vücudun var."
Barış'ın da gülümsedigini duydu. "Öyle derler..."
Dirseğini sevdiği adamın karnına geçirerek ona doğru döndü.
"Demek öyle derler?"
Barış acıyla yüzünü buruşturdu.
"Elinin bu kadar ağır olduğunu bilmiyordum."
"Sen uslu durmazsan elimin ve çenemin çok ağır olduğunu öğrenirsin."
Barış onu kendine çekerek alnını alnına yasladı. Aralarında ki boy farkını kapatması için biraz eğilmesi gerekmişti.  Bu hallerini Gamze görse kesin çok romantik derdi. Onun okuduğu kitaplarda genelde böyle şeyler oluyordu. Tamam Eylül de o kitapları cok seviyordu. Ve o da bu durumun gayet romantik olduğuna emindi.
"Demek beni tehdit ediyorsun?"
"Hayır olabilecekler hakkında bir ön bilgilendirme yapıyorum."
"Benim senden başkasını görür bir halim mi var?" diye fısıldadıktan sonra dudaklarına belli belirsiz bir öpücük bıraktı. Eylül keyifli gülümsedi.
"Öyle mi dersin?"
"Öyle," dedikten sonra az öncekinin tam tersi bir şekilde öpmeye başladı. Eylül ona karşılık verdikçe Barışın öpücüğü daha da derinleşiyordu. Bir süre sonra öpücükleri boynuna doğru kayarken elleri tüm bedenini okşuyordu. Eylül yaşadığı zevk dalgasıyla inlemesine engel olamadı. Kendini harika hissediyordu. Ayakları adeta yerden kesilmişti.
Üzerindeki bluzun düğmeleri ne ara açılmıştı fark edememişti. Şu an fark edebildiği tek şey Barış'ın sıcak nefesiydi. Dudakları düğmelerin açtığı göğüs oluguna doğru kayarken artık ayakta durmak daha da zorlasmisti. Titremesine engel olamayarak sevdiği adama biraz daha sıkı tutundu.
"Eylül... " diye fısıldayan adamla aklını kaçırmak üzereydi. Bakışları buluştu. "Seni çok istiyorum... Delicesine..."
----
İyi akşamlar arkadaslar ♥️ yine telefondan yazdım ve bir süre daha öyle oalcak. Dolayısıyla biraz kısa ve bol yazım yanlisli olabilir ♥️
Heyecanla yorumlarınızı bekliyorummm♥️♥️♥️


Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin