- 29 -

5.4K 470 19
                                    

~ 6 AY SONRA

Hayatının en güzel dönemlerinden birini yaşadığını biliyordu. Ve bundan sonra da daha güzel günlerin gelmesini umut ediyordu. Aslında bu umudunun altı boş bir hayal değildi. Sevdiği adam yanındaydı. Ailesi hayattaydı. Sevdiği bölümü okuyor ve ileride de sevdiği bir işi yapacaktı. Bunları düşününce de ilerisi için fazlasıyla umut doluydu.
"Bakıyorum da yine hayal dünyasına daldın," diyen Gamzenin sesiyle kendine geldi.
"Hiç öyle düşünüyordum."
"Barışı mi?"
"Hem onu hem de yaşadıklarımızı."
"Yaşadıklarinizi artık düşünme bence.  Her şey geri de kaldı. Barış seni çok seviyor ve siz birbirinize çok yakışıyorsunuz."
İçtenlikle gülümsedi. Dışarıdan biri tarafından böyle görünmek güzeldi. Onları destekleyen insan sayısı bir elin parmağını geçmezken böyle güzel şeyler duymak hoşuna gidiyordu.
"Arkadaşları hala bizi kabullenmedi."
Gamze kaslarını çatarak arkadaşına baktı.
"Arkadaşları değil. Sizi kabul etmeyen sadece Yavuz Bey. O da kabul etmiyor değil sadece beklediği bir şey var bunu biliyorsun."
Sikkinlikla iç geçirdi. Yavuz'un ne istediğini biliyordu. Aslında Barışın da bunu beklediğinin farkındaydı ama hala erken olduğunu düşünüyordu. En son annesine onun konusunu açınca çok büyük tepki göstermişti. O günden sonra annesi bir kez hala görüşüp görüşmedik lerini sormuştu. Eylül de görüşmedik lerini söylemişti. Ve o zaman gerçekten de görüşmüyorlardı. Sonrasında ise düzeltme gereği duymamıştı. Tabi Barışın bu olanlardan haberi yoktu.
"Eylül... Yine daldın!"
"Konuştukça içim daralıyor."
"İçinin daralacagi hiçbir şey yok."
"Söylemesi kolay tabi."
"Bak bu işin sonu daha kötü olacak."
"Felaket tellaligi mi yapacaksin?"
"Hayır, sadece seni düşünüyorum. Tekrar üzülmeni istemiyorum."
Derin bir nefes aldı. Üzülmesini istemediğini farkındaydı ama hala annesine ve babasına söylemeye hazır değildi. Barış bu konuda ona baskı yapmıyordu fakat bu ilerleyen zamanlarda baskı yapmayacağı anlamına gelmiyordu.
"Korkuyorum."
"Farkındayım canım ama korkunun ecele faydası yok diye bir söz var."
"Yine başladın özlü sözlere."
Gamze umursamazcasina omuz silkti.
"Ben dostun olarak seni uyarıyorum. Gerisi senin bilecegin iş."
Eylül bir yorum yapmadı. Gamze'nin onu düşünerek bunları söylediğinin farkındaydı. O da aslında söylemek istiyordu. Gizli saklı hiçbir şey kalmasın istiyordu ama işte elinde değildi. Ailesini kaybetmekten korkuyordu ya da ailesi ve Barış arasında bir seçim yapmak zorunda kalmak istemiyordu. Bu belki çok bencilceydi ana şu an ki mutluluğunu bozmak istemiyordu fakat o da bir gün her şeyi söylemek zorunda kalacağını biliyordu.
Gelen mesaj sesiyle telefonu eline aldı. Sevdiği adamın ismini görmek kalbinin ritmini değiştirmeye yetmişti.
"Güzelim..."
"Efendim canım."
"Yarın akşam bizimkilerle yemek yiyelim diyoruz. Olur mu?"
Elinde telefon öylece kalakaldı. Uzun zamandır Barişin arkadaşları ile görüşmüyordu. En son ilk bariştiklari zaman bir yerde toplanıp bunu kutlamislardi ama ne tesadüf ki bu kutlamanın olduğu gün Yavuz'un önemli bir işi çıkmıştı. Yarın da önemli bir işi çıkmasını temenni ederek isteksizce kabul ettiğine dair mesaj yazdı.
"Güzel o halde yarın ben de güzel bir mangal partisi yapıyoruz. Seni seviyorum, iyi ki varsın..."
Yüzünde aptal bir gülümseme ile mesaja bakakaldi. Seviyordu bu adamı ve bu yüzden yarın Yavuz olsa bile orada moralini bozmayacakti. Ve bir daha asla aralarına girmesine müsaade etmeyecekti.
*****
Yüzünde aptal bir gülümseme ile sevdiği adama bakıyordu. Onun yüzündeki huzura baktıkça mutluluğu daha da artıyordu.
"Çok seviyorsun değil mi?" diye soran Savaşın sesiyle kendine gelerek pencereden bakışlarıni yıkadığı sebzelere çevirdi.
" Evet, seviyorum."
"O da seni seviyor."
Yıkadığı sebzeleri tepsiye koyarken "Evet, biliyorum..." dedi.
"Eylül işine karışmak istemiyorum ama ailene..." demişti ki öfkeyle ona doğru döndü.
"Karışma o zaman Savaş," dedikten sonra elinde tepsiyle bahçeye çıktı. Canı sıkılmıştı. Her güzel şeyin içine etme huylarindan nefret ediyordu. Arkadaşlarını düşündüklerini biliyordu. Ama bu ilişkiyi onlar değil Barış ve Eylül yaşıyordu.
"Canım bir şey mi oldu?"
Olmuştu ama şimdi bunu konuşup morallerini bozmak istemiyordu.
"Yok canim dalmışım."
"Gel yanıma..." dedi. Elindeki tepsiyi masaya bırakarak sevdiği adamın yanına gitti. Onun belini saran eliyle gülümsemesini engel olamadı. Dudaklarına bırakılan öpücük ile ise tüm bedeni titredi. Onun yüzünü kavrayan eline çenesini yasladı.
"Çok güzelsin."
"Him..."
"Seni çok seviyorum..." diyerek boynuna öpücükler bıraktı. Bu an çok güzeldi. Eylül sonsuza dek burada böyle kalabilirdi ama bunun mümkün olmadığını biliyordu. Zaten olmamıştı da. Savaş gelip bu anı bozmuştu.
"Ayıp denilen bir şey var."
Eylül tam kendini geri çekecekken Barış izin vermeyerek onu kendine daha çok çekti.
"Sen de keşke diğerleriyle gelseydin Savaş ne hoş olurdu."
"Ben sizin ilişkinizin olmazsa olmazı yım."
Eylül alayla gülümseyerek "Keşke kendi ilişkine de böyle sahip çıksan," dedi. Savaş'in yüzünün asildigini görünce söylediğine pişman olmuştu ama iş işten geçmişti.
"Ben özür..." demişti ki Savaş gülümsedi. Bu gülümsemenin altında acı olduğu çok belliydi.
"Gerçekleri söylediğin için özür dileme Eylül. Herkes Barış kadar şanslı değil bu hayatta."
"O ne demek oluyor?" diye sordu Barış.
"Şu demek oluyor dostum her adama böyle cesur bir kadın düşmüyor. Neyse siz kaldığınız yerden devam edin ben yokmuşum gibi," diyerek bahçedeki masanın etrafında olan sandalyeler den birine oturdu.
Eylül ondan bakışlarını kaçırarak "Saçmaladım... Onu üzdüm," dedi sevdiği adamın gözlerinin içine bakarak.
"Sen gerçekleri söyledin. Hem Savaşa aldırma sen... O gerçekten isteseydi o kızı bırakmazdı."
Eylül dalginca başıyla onayladı. Açıkçası Savaşı o kadar iyi tanımıyordu ama Barış öyle diyorsa öyledir. Sonuçta onlar çocukluktan itibaren arkadaştilar.
Kapı zilinin çalması ile Eylül istemese de Barışın kollarından ayrılarak kapıya yöneldi. Kalbi hızla atmaya başlamıştı. Uzun bir aradan sonra böyle bir buluşma olacaktı ve genelde onlarla her buluşmasın da bir olay oluyordu fakat bu sefer kararlıydı genç kadın. Hiçbir olay olmadan bu gece bitecekti. Sevdiği adamla arasına bir daha kimseyi sokmayacaktı. Bu kişiler ailem dediği adamlar olsa bile.
Derin bir nefes alarak yüzüne hoş bir gülümseme yerleştirdi ve kapıyı açtı.
Eray ve Umut hoş bir gülümseme ile ona bakarak "Merhaba," dediler.
"Hoş geldiniz, bahçede Barış ve Savaş."
Eray ve Umut bahçeye doğru yönelirken, Eylül kapıda duran diğer adama baktı. İçini saran korkuyu yok saymaya çalışarak "Siz de hoş geldiniz," dedi.
"Hoş bulup bulmayacagim birazdan belli olacak," diyerek içeri girdi Yavuz. Eylül kapıda tüm öfkesi ve korkusuyla kalmıştı. Bu adam olduğu sürece Barış ile mutlu olma şansı yok gibiydi. Her şeyin içindeydi ve bu Eylülü fena halde rahatsız ediyordu artık.
****
İyi akşamlar arkadaşlar bilgisayar sorunum hallolmadigi için telefondan yazıyorum bölümleri ve bu yüzden kısa olabilir, yazım hatası çok olabilir. Heyecanla yorumlarınızı bekliyorum 💜💜💜 Instagram adresim dilektaygun takip etmeyi unutmayalım 💜💜💜

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin