- 10 -

14.5K 1.2K 65
                                    

Gözleri ekrandaki rakamların üzerinde hızla hareket ederken, bir eliyle de önündeki kâğıda notlar alıyordu. O kadar çok işine dalmıştı ki içeriye girip kendisine korku ile bakan sekreteri Gamze'yi bile görememişti. En sonunda onun "Barış Bey," diyen cılız sesi ile kaşlarını çattı ve derin bir nefes alarak başını kaldırdı. Karşısındaki kadının çekingenliğini görebiliyordu. Onu korkuttuğunun da farkındaydı.

"Söyle."

"Bunu..." dedi Gamze ama sesi de en az kendisi kadar heyecanlıydı. Sarsak adımlarla önünde durduğunda elindeki zarfı masanın üzerine bıraktı. Barış'ın kaşları daha çatılmıştı. Zarfın üzerinde şirketlerinin amblemi falan yoktu. Normal beyaz bir zarftı.

"Bu ne?"

"Eylül gönderdi efendim. Dün akşam hesabına geçmiş bu para."

Öfke tüm bedenini ele geçirmeden önce kendisini sakin olmaya zorladı. Sakin kalmalıydı. O küçük kız çocuğunun onu böyle öfkelendirmesine izin vermemeliydi.

"Çık!" dedi öfkeyle. Gamze'nin odadan çıkması ile masanın üzerindeki telefonunu eline aldı ve rehberden Eylül'ün numarasını bularak arama tuşuna bastı. Birkaç çalıştan sonra telefon açılmıştı.

"Bu ne demek?" diye direk bağırdı.

"Paranız sanırım elinize geçti."

"O senin hak ettiğin para."

"Hayır, Barış Bey. Biz sadece bir kere görüştük ve onda da ders dahi yapmadık. Siz bana aylık bir ödeme yapmışsınız. Kaldı ki geçen hafta yine ders yapmadık. Bende bundan sonra ders yapmayacağımızı düşünerek bu ödemeyi geri gönderdim size."

Eylül'ün bir çırpıda söylediği sözler ile şaşkınlık ve kızgınlık arasında gidip geldi. Bu kız gerçekten onun sabrını deniyordu.

"Derslerin olmayacağını kim söyledi sana?"

"Siz aramayınca..." dedi ama gerisini getiremedi. Barış derin bir nefes çekti ciğerlerine. Doğru düşünmüştü aslında kız. Bir daha onunla görüşmeyi düşünmüyordu. Bu yüzden de bu ödeme bir teşekkür anlamındaydı. Fakat bunu almak istemiyorsa kendisi bilirdi. Kimsenin peşinden koşup zorla para verecek değildi. Etrafa para saçacak kadar zengin gönüllü değildi.

"Doğru düşünmüşsünüz Eylül Hanım. Bundan sonraki hayatınızda başarılar dilerim."

"Teşekkür ederim," diyen genç kızın sesindeki hayal kırıklığını fark etse de fark etmemiş gibi davrandı. "Size de başarılar dilerim diyeceğim ama eminim bu hayatta başaramadığınız bir şey kalmamıştır."

"Doğru düşünüyorsunuz, hoş çakalın," dedikten sonra onun bir şey söylemesini beklemeden telefonu kapattı. İçindeki öfke öyle bir noktadaydı ki. Patlaması an meselesiydi. Hatta patlasa bile rahatlamayacağından adı kadar emindi. Oturduğu koltuktan kalkarak devasa penceresinin önüne geçti. Aşağıda akıp giden trafiğe baktı. İnsanlar o trafikte boğuşurken onun sıcacık ofisinin penceresinde durup bu karmaşayı izlemesi kendini iyi hissetmesine neden oldu. Karmaşayı seviyordu. Tabi kendi hayatında olmadığı sürece...

*****

Şaşkın gözlerle telefondaki arkadaşını dinliyordu. Gözleri olması gerekenden daha irileşmişti. Kaç gündür sınavları için zaten yeterince uykusuz kalmıştı. Tam şimdi saatlerce uyuyup dinleneceğini düşündüğü zaman ondan istenen bu şey çok insaflıca değildi.

"Sana ihtiyacım var Eylül..."

"Ben ne anlarım Gamze? Saçmalama."

"Lütfen bak Savaş Bey senin iki haftalığına idare edebileceğini düşünüyor. Ve seni bir saat içinde odasında görmek istiyor."

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin