- 16 -

13.9K 1.1K 68
                                    

Okumadan önce şarkıyı açarsanız daha iyi duyguları hissedebileceğinizi düşünüyorum, çünkü ben yazarken dinledim ♥

-

Kendini tanıyamaz hale gelmişti. Eylül onun tüm dengesini alt üst ediyordu. Hayatında ki tüm kurallarını sorgulamasına ve kahretsin ki çiğnemesine neden oluyordu. Onun bu kadar çok hayatında söz sahibi olmasına nasıl izin verdiğini bilmiyordu. Ne ara bu kadar önemli olduğunu da çözememişti ya.

"Sen beni öptün..." diye fısıldayan Eylül'ün bir eli dudağındaydı. Sanki az önceki öpüşmelerinin gerçekliğinden emin olmaya çalışır gibiydi. Bu manzara karşısında Barış gülmemek için kendisiyle büyük bir savaş içerisine girdi. Eğer şimdi gülerse Eylül'ü fena halde kızdıracaktı. Daha yeni sakinleşmişken bunu göze alamazdı. En azından sakinleştiğini umuyordu.

"Evet, sende beni öptün tatlım ve inan bu her şeye değerdi."

"Tatlım?"

"Beğenmedin mi?"

"Sen benim tanıdığım adama hiç benzemiyorsun."

Barış artık kendini daha fazla tutamadı ve gülümsedi. Gülümsemesi karşısında Eylül'ün kaşlarının çatıldığını görebiliyordu ama takılmamaya çalıştı.

"O adamdan pek hoşlanmadığını düşünüyordum."

"Kafamı karıştırıyorsun."

"Kalbini karıştırmayı tercih ederim."

"Sen beni tavlaya mı çalışıyorsun?"

Adam bir kez daha gülümsedi. Eylül'ün heyecanlandığı zamanlar saçmaladığının farkına her geçen gün daha fazla varıyordu. Heyecanlanmadığı zamanlarda ise gayet makul davranıyordu. Sinirlendiğinde ise bir diken gibi acı verici olabiliyordu. Barış onun bu saçmalayan halini daha fazla seviyordu.

"Hay Allah bu kadar belli oluyor mu?" diye göz kırptı.

"Seni tanıyamıyorum..."

Barış alınlarını ayırarak onun gözlerinin içine büyük bir tutkuyla baktı. "Birbirimizi tanıyacağız. Her şeye sıfırdan başlayacağız."

"Bana bağırdın!" diyerek Eylül hızla kendini onun kollarından sıyırmıştı. Bu hızlı ayrılmadan Barış memnun olmasa da ses çıkarmadı. Onu öfkelendirmek gibi bir niyeti yoktu. Bu yüzden olabildiğince teskin edici bir sesle "Özür dilerim," diyebildi.

"Neden bağırdın?"

"Çünkü beni dinlemedin. Sana çıkmanı söyledim."

"Neden?"

"Onlara söylemem gereken bir şey vardı."

"Ne söyledin?" diye sordu Eylül inatla. Sanki onu sınıyor gibiydi. Daha fazla sınamasa iyi ederdi. Çünkü Barış fazla sabırlı bir adam değildi. Bugün onu kırdığının farkındaydı ve şu an baktığı yeşiller ona fazlasıyla kırgındı. Bunu görebiliyordu lakin yapabileceği başka bir şey yoktu.

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

"Ama ben istiyorum."

"Eylül..."

"Bana bunu söylemeden seninle tek kelime konuşmayacağım."

Barış'ın kaşları öfkeyle çatıldı. Tehdit edilmekten hoşlanmıyordu. Kendini frenlemek için derin bir nefes aldı. Sakin kalmalıydı. Onun kalbini daha fazla kırmak işine yaramazdı. Onu kırmak yerine kazanması gerekti. Ne için peki? Kalbinin tekrardan kırılması için mi? Geçmişte dönme dedi kendine. Geçmişe dönmeyecekti. Ne varsa kaderinde yaşayacaktı. Eylül onun için yeni bir başlangıçtı. Bu yüzden onun için ne kadar zor olsa da ondan bir şey saklamamayı öğrenmesi gerekti.

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin