- 20 -

11.7K 1.1K 99
                                    


Bütün günü bir ölüden farksız geçirmişti. Eve geldiğinde ise hiçbir şey yemeden direk uyumuştu. Eğer biraz daha uyanık kalırsa düşünmekten kafayı yiyecekti. O bu haldeyken, Barış Bey, Begüm Hanım ile yemek yiyecekti. Gayet halinden memnundu. Halinden memnun olmayan acı çeken tek kişi kendisiydi.

Tüm geceyi yarı uykulu yarı uykusuz geçirerek sabah yaptı. Aynada ki yansımasına baktığında dünden daha berbat göründüğünü gördü. Dayanması gerekti. Son dört gündü. Hatta bugünü saymazsa son üç gün... Bir daha o adamların hayatında olmayacaktı. Hatta bir daha o şirketin önünden bile geçmeyi düşünmüyordu. Hayatından bu son birkaç ayı silecekti ve bu şekilde her şeyden kurtulacaktı.

Saçlarını sıkı bir topuz yaptıktan sonra dolabını açarak mavi kotunu giydi ve üzerine de mor bol bir tişört giydi. Hiç iş kadını görünümünde değildi. Zaten bir iş kadını da değildi.

Gamze ile evden çıktıklarında sessizdiler. Taksiden inip şirkete girdiklerinde Gamze en sonunda dayanamadı. "Kötüysen çalışmak zorunda değilsin. Bende konuşurum Savaş Beyle."

"Hayır, çalışacağım. Zaten az kaldı."

"Berbat görünüyorsun Eylül."

Eylül zoraki bir şekilde gülümsedi. "Biliyorum."

Ofise girdiklerinde bir anda karşılarına çıkan Yavuz ile şaşırdılar. Üzerinde ceketi yoktu. Beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıyırmıştı. Saçları dağınıktı. Onu gördüğü en dağınık hali buydu sanırım.

"Eylül bugün benim odamda çalışacaksın. Bütün dosyaları gözden geçireceğiz."

İtiraz etmek istese de susmak zorunda kaldı. Yavuz'un gözü, Eylül'ün elinde ki poğaça poşetine kaydı. "İkimize de çay doldur ve odama gel," diyerek yanına yaklaştı ve poğaça poşetini elinden aldı. "Paylaşmakta sorun yaşamayacağını düşünüyorum."

Onun odasına girmesi ile Eylül rahat bir nefes alarak "Bu adam normal değil," diye hayıflandı.

"Kesinlikle değil," diyen arkadaşı da ona katılmıştı. "Ama daha fazla bekleme git dediğini yap. Sinirlenince çok daha farklı bir adama dönüyor."

Eylül isteksizce mutfak kısmına ilerledi ve çayları doldurduktan sonra tepsiye koyarak onun odasına doğru ilerlemeye başlamıştı ki Barış ile karşı karşıya geldi. Kalbi ona bak derken, aklı bakmamasını ve devam etmesini söyledi. O da aklını dinleyerek ona bakmadan Yavuz'un odasına doğru ilerledi. Kapıyı bir kez çaldıktan sonra içeri girdi ve arkasına bakmadan kapıyı kapattı. Arkasına bakıp, onu görürse tekrar ağlayacağından emindi ve artık ağlamak istemiyordu.

Yavuz odasında ki yuvarlak masaya bir süre dosya koymuştu ve orada oturuyordu. Onun yanına ilerleyerek çayları masaya bıraktı ve yanına oturdu.

"Önce kahvaltı yapalım, sonra çalışmaya başlayacağız. Bir sürü dosya var incelememiz gereken."

Sadece başını sallamakla yetindi. Yavuz poşetteki bir tane poğaçayı çıkardıktan sonra "Siz kadınlar ne ilginçsiniz. Bu kadar küçük bir poğaça ile doyuyor musunuz?" diye sordu.

"Hepsini siz yiyebilirsiniz."

"Hayır," diyen Yavuz poğaçayı ikiye bölerek diğer yarısını ona doğru uzattı. "Bayılan bir asistan istemiyorum odamda. Kaldı ki bu konuda daha önce sabıkalısın."

Eylül'ün yanakları kızarırken zorlukla onun uzattığı poğaçayı aldı ve yemeye başladı. Kaç gündür doğru düzgün hiçbir şey yememişti ve şimdi daha iyi anlıyordu ki fazlasıyla acıkmıştı.

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin