- 32 -

3.8K 406 31
                                    


Her şeyi anlatmıştı. Barış ile tanışmalarını, ilişkilerinin ne boyutta olduğunu... Onun çocuk esirgeme kurumunda büyüdüğünü... Her şeyi anlatmıştı.

"Otuz yaşında demiştin değil mi?" diye sordu babası düşünceli bir ifadeyle.

"Evet."

"Doğrusu çocuk esirgeme kurumunda büyüyerek böyle bir şirket kurmak... Bilmiyorum Eylül," dedi soğuk bir sesle. "Aklıma yatmayan şeyler var. Sen beşinin de birlikte o yurtta büyüdüğünü söyledin."

"Evet."

"Bak kızım annen dün söylediğinde inan inanamadım. Sana bağırmak, kızmak geldi içimden... Şimdi ise kendimi hayal kırıklığına uğramış hissediyorum."

Eylül'ün gözünden yaşlar hızla akıyordu. Dün geceden beri uyumamış, sürekli ağlamıştı. Artık akıtacak gözyaşı kalmadığını düşünmüştü ki... Yanılmıştı.

"Bakın Murat amca öyle değil. İnanın çok iyi insanlar. Zaten sıfırdan başlayıp böyle büyümüşler."

"Aklıma yatmıyor Gamze... Günümüzde iki kardeş bile mal sevdasına birbirine düşerken birbiriyle kan bağı olmayan beş tane adamın yan yana gelip bir iş kurup ve bunu büyütmelerini pek aklım almıyor."

Eylül umutsuzca arkadaşına baktı. Gamze bugün izin almıştı onun yanında olmak için. Doğrusu bu biraz rahatlamasına neden olmuştu ama anne ve babası o kadar katıydılar ki... Onları kimse ikna edemeyecek gibi duruyordu.

"Çok çalışkanlar. Hepsinin ayrı bir özelliği var... Ve her harcamaları kayıt altında..." diye Gamze açıklamaya devam ediyordu.

"Diğerleri de bekar mı?" diye araya girdi annesi.

"Evet," dedi Eylül.

"Madem bu kadar düzgün adamlar neden hayatlarında biri yok?"

Eylül sinirlenmemeye çalışarak "Anne bir tanesinin hayatında biri var evlenecek. Diğerlerini de bilmiyorum... Beni de ilgilendirmiyor."

"Annen doğru söylüyor. Üstelik aranızda çok fazla yaş farkı var. Sen daha üniversiteyi bitirmedin. Gelecekle ilgili birçok hayalin var."

"Bunların hepsini Barış yanımdayken de yapabilirim."

"Ben seni bunun için mi okuttum?" diye öfkeyle ayağa kalktı babası. "Daha okulunu bile bitirmeden bir erkeğin egemenliği altına gir diye mi?"

"Baba..." dedi ama gerisini getiremedi. O an çalan telefon ile susmak zorunda kaldı. Gamze cebindeki telefonunu çıkardığında ne yapacağını bilemez bir halde Eylül'e baktı ama Eylül'ün onu görecek hali yoktu. İçi kan ağlıyordu. Ailesinin bu tutumu onu delirtiyordu.

"Aç şu telefonu Gamze," diyen annesiyle telefonu açmıştı.

"Efendim... Kime? Şey... Peki..." diyen Gamze telefonu babasına uzatmıştı. Eylül anlamsız bakışlarla bakarken babası telefonu eline aldı ve "Kim?" diye sordu.

"Barış Bey sizinle görüşmek istiyor."

Babası birkaç saniye kararsız kalsa da telefonu kulağına götürdü.

"Buyurun?" dedi soğukça. Birkaç dakika sessizlik olmuştu. Eylül eli yüreğinde babasına bakıyordu. Barış onu bilerek aramamıştı. Eğer arasa açmazdı, açması şöyle dursun babasına vermezdi telefonu. Kalbinin durmaması bir mucizeydi.

"Tamam," diyen babası telefonu Gamze'ye uzatmıştı. Eylül şaşkın bir şekilde Gamze'ye baktığında onun "Tamam, Barış Bey yedi de... Tamam," dediğini duymuştu.

Beklenmeyen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin