"Dakika Dakika"

By Zeze1641

288K 10K 9K

Dudakları çok yakındı. Heyecanlandım. Yüzüme basan sıcağa rağmen çekilmedim. Anın büyüsüne bıraktım kendimi... More

One
Two
Three
Four
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Thirteen
Fourteen
Fifteen But Zarife°Harun
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty One
Twenty Two °1
Twenty Two °2
Twenty Three
Twenty Four
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Nine
Thirty
Thirty- One
Thirty-Two
Thirty-Four 🌟
Thirty-Five
Thirty-Six
Thirty-Seven
Thirty-Nine 🌼
Fourty-One
Fourty-Two°1
Fourty-Two°2
Fourty-Three°Oh SHİT.
Fourty-Four
Fourty-Five
Fourty-Six
İn another universe
Fouty-Seven
Fourty-Nine
Fifty°1
Fifty°2
Fifty-One
2 Sene 2 Ay 1 Gün 16 Saat
Fifty-Two
Fifty-Three
Fifty-Five
Fifty-Six
Fifty-Seven
Fifty-Eight
Fifty-Nine
Sixty But Wedding
Sixty-Three
Sixty-Four
Sixty-Five
Sixty-Six
Sixty-Seven But Miracle ✨
Sixty-Eight
Sixty-Nine
Seventy
Seventy-One
Seventy-Two
Seventy-Three
Seventy-Four But F İ N A L
Deva Dump

Sixty-two

3.2K 116 93
By Zeze1641

🔥Alarm!
Biri asiye'ye yangın tüpü falan sıkıp beni durdurabilir mi, insanların cenazesi var ben ne yapıyorum... Neyse bu sefer toparladım.

•••
Odadaki sesleri dinleyerek dayanmaya çalıştım bir süre. Sonra başarısız oldum ve gözlerimi aralayıp dolabın boydan aynası karşısında giyinen eşimi izlemeye daldım. Beyaz gömleğini ilikledikten sonra yakalarını düzenleyip ceketini giydi üzerine. Onu izlemenin zevkine dalmış, trip attığımı unutmuştum ki aynadaki gözlerimiz kesişince onu izlediğim anlaşılmasın diye hemen yumdum.
Beynimde hayali repliğimiz kuruluydu.

Sen beni mi izliyorsun?
Yoo niye izliyim seni?

Ama laf atmak yerine yanıma gelip yatağa oturdu. Ellerini saçlarımın üzerinde hissettim ama açmadım gözlerimi.
Uyuyorum hatırlarsanız.

Sonra üzerime eğilip yanağımı öptüğünde savaşım gülümsemekleydi. Dudaklarımla savaşırken şirin şirin kafasını boynuma gömüp kokladı.
"Doruk yapma."

Kafamı yastığa gömüp ondan kaçmak istedim ama burnunu yasladığı boynumda öpücükler bırakıp kaçmamı engelledi.
"günaydın güzelim."

"aymadı gün falan."

"asiye lütfen ya. Evimizde ilk sabahımız. Daha dün dönmüşüz balayından. İşe gidicem birazdan. Küs ayrılmasak?"

"küs değilim ki."

"ama cadılığı da bırakmıyorsun."

"bak o konuya girersek-"

"hayır hayır. Girmedim konuya falan. Sadece güzel ayrılmamızı istiyorum ki tüm gün aklım sende kalmasın."

Yatakta doğrulup sırtımı verdim başlığa.
"bende kalmayıp da nerelerde gezecek aklın pardon? Kalsın bende. Ben bakarım merak etme."

Kaçmaya çalıştığım halde üzerime eğilip alnımı öptü önce.

"şuna bak ya. Zaten kalbimi çalmış,şimdi gözü aklımda."
Yanaklarımla devam etti sonra yoluna.
"neyse merak etme. Aklımı başımdan aldığından beri sende zaten."

Gülümsemiycem. Gülümsemi-

"heh. Şöyle gül de güneşim doğsun be kızım!"

Gülümsememin verdiği izinle beni öpücük yağmuruna tutuyordu ki kurtuldum kollarından. Dolabın açık kapağına yönelip ceketinin boşa çıkan askısını yerleştirdim.

"tamam tamam. Hadi git. Ben de çalışıcam daha zaten. Hangi kravatı takıyorsun?"

Az önce elinde evirip çevirdiği iki kravatı aldım elime.
"seçemedim. Sen söyle hangisini takayım."

Koyu gri olanı aldım önce elime. Boynuna takıp olup olmadığına baktık. Sonra diğerini taktı ve hangisinin daha çok yakıştığı hakkında bir yorum bekleyerek bana döndü.
İkisi de kusursuz olan görünüşlerden birini nasıl seçeriz ki?

Ben elimdeki kravatı evirip çevirirken koyu yeşil olanda karar kıldım.
"bunu mu seçiyorsun?"

"evet. gözlerine çok yakışıyo."

Aynada kendini inceledikten sonra bana kaydı bakışları. Düşünürken bileğime doladığım öteki kravata daha doğrusu.

"bana ne yakıştı bilemem ama şu kravatın sende duruşu bi kalbimi tekletti."

Bende duruşunun ne anlama geldiğini anlamadığım için kaşlarımı çatıp bileğime indirdim.
Doladığım ucunu çözerken güldü.

"hayır hayır, demek istediğim-"
İki bileğim çevresinde tekrar dolayıp ucunu bağlayınca gözlerimi devirdim.

"bu ne şimdi Doruk."

"bi baktım canım yakışıyor mu diye?"

Önümde bağlı bileklerimi çekiştirdim hemen.

"tamam baktın çöz şimdi."

"niye gerildin şindi bu kadar?"

Kalbim tehlikeli olabileceğini söylüyor.

"çünkü sen Christian Grey falan değilsin çöz şunu."

Aksiliğimi umursamadan kahkaha attığında gözlerimi devirdim. Benimle oynamaktan ve kalp ritimlerimizi bozmaktan ayrı bir zevk alıyor cidden.
" grey falan? Sen nerden tanıyorsun bu adamı karıcım tövbeler olsun? "

Gözlerimi kaçırıp yerde gezdirdim hemen. Sanki beraber izlememişiz gibi utandırma çabasını püskürtmeliydim. Bu tahtalara dikkat etmemişim daha önce, parke mi deniyordu? Güzelmiş baya. Konuyu değiştir hemen. Halıya bak ne güzel. Doruk'a süpürtelim bugün.

Bileğimden sarkan kravatı ucundan çekip kolları arasına aldı beni. Başını eğip şakaklarımı öptü.
"hm, bak hatırladım şimdi nerden tanıdığını."

Etraftaki cinsel gerilimi yenmek için ellerimi suratına suratına ittim hemen. Kalbimde ani ritim değişikliğine bağlı kronik Doruk sendromları baş gösteriyor da.

"tamam şunu aç ve işine git artık geç kalıyorsun."

"boşver işi. Bi sabah daha gitmeyiz olur biter."

Sonra ellerimi kullanamamdan faydalanıp üzerimdeki pijamanın düğmelerini açtı yavaş yavaş. Garip bi savaştı. Kaybediyor gibi olurken kazanıyor gibi hissediyordum.
Son düğme de açılıp pijama omuzlarımı açıkta bırakınca gülümseyip dudaklarını gezdirdi burada.

Asiye yalanı bırak, yeni evinizdeki ilk sabaha bu daha uygun, hepimiz biliyoruz.

Belime sardığı eliyle beni havalandırıp arkamdaki yatağa yerleşene kadar götürdükten sonra telsim olmadan önceki son çırpınışım olduğunu bilsem de ellerimi göğsüme koyup üzerine gelmesini engellemeye çalıştım.

"hayır niye inat ediyorsun onu çözemiyorum. Hoşuna gitmiyo desem bırakıcam da-" ellerimi tutup başımın üstüne kaldırdığında heyecandan yükseldim yatakta. Güldü buna. "-pek de öyle durmuyor şimdi karıcım."

İnat ediyorum çünkü kalbimin bu kadar azimli atması tehlikeli geliyor?

Beni öylece bırakıp doğrulduktan sonra ceketini ve daha yeni bağladığı kravatını açmasını, gömleğinin yakalarını gevşetmesini dilim damağım kuruyarak izledim.
Balayı denen şeyden sonra ona doyarım sanıyordum. Büyük yanılgılar...
Tekrar üzerime geldiğinde bir eli çıplak karnımda gezinirken her bi dokunuşundan kıvılcımlar aktı içime. Dudaklarını omuzlarıma sürerken elimi yüzüme dökülen saçlarında gezdirmek istedim ama birbirinden ayrılmayan ellerim yüzünden gerildim iyice.

Kendimi güvensiz hissettiğim bi halde en güvendiğim insanın öpücükleri altındaydım ve heyecanı oldukça yüksekti. Halimin itten beter olduğu ama keyfimin paşada olmadığı hal bu mu?

Direnmeyi bıraktığımdan emin olmak için gözlerini yüzümde gezdirirken ellerimi boynundan geçirip arasına sıkıştırdım onu da. O beni kısıtlama hakkına sahipse benim de elimde aynı kozlar mevcut olmalıydı. Gülümseyerek halini kabullenip dudaklarımı öperken üzerindeki gömlekten tamamen kurtuldu.
Ben mi ona bağlıyım o mu bana bilmiyorum ama bacaklarımı da kollarım gibi beline sarıp kendime çektiğimde birbirine aşina bedenlerimiz tamamladı birbirini.
Dudaklarını yanaklarımda gezdirip dudaklarıma doğru bir yol çiziyordu ki odada aniden yükselen sesle irkildik ikimiz de.

"hayda! sikicem telefonu da. Gelir gelmez başladı hemen!"

Üzerimden kalkmaya çalıştığını hissedince bacaklarımla sıkıştırdım onu.
"bakma şimdi!"

"tamam da sabahın körü. Kim-"
Umursamadan kollarımla çekip dudaklarına bir öpücük bıraktım.
Şaşkın ama halinden memnun suratı üzerimde gezinirken sinirlerimle oynuyordu. Açmayacağını bilmiyoruz sanki? Madem benim onu oyunda tutmakı istiyordu, tutardım.

"açarsan boşarım seni!"

Bu sefer hayretle kalkan kaşlarının altından kahkaha attı. Yüzüme bıraktığı öpücüklerle gülüşüne boğdu beni de.
"daha 1 haftalık evliyiz. Boşayamazsın."

"ben avukatım canım. Bulurum bi yolunu."

Tenime değdirdi dudaklarını. Derin bi iç çektikten sonra verdiği nefesi boynuma çarptı.

"evet. Ve bu seni acayip seksi gösteriyor."

Telefon susana kadar boynumla ilgilendikten sonra dudakları omuzlarımdan aşağı kaydı, çenesiyle sütyenimi ittirdiğinde kalbim teninde atmış olmalıydı.
Konuştuğunda onun kelimeleri de benim tenimde dans etmişti çünkü.

"sevişirken kalp atışları aynı ritmi bulup birbirini eşitlermiş diyorlar. Böylece yanlızca birbirine uygun anahtar ve kilitler gibi kalplerin kapıları birinine açılırmış."

Cümleleri yüzümden içimden çıkan masum ve aşktan sarhoş bi panda, kendini bana bastırmasıyla içimdeki vahşi bi kaplama yem oldu.

Sevişme edebiyatı yapma Doruk...
Söylediklerine karşılık sadece inleyebilince gülerek kaydı bedenim üstünde, kollarımın arasından kurtuldu. Karnımda öpücükler bırakırken altımdakileri sıyırıp atabilsin diye kalçalarımı havalandırdım ve bacaklarımın arasında hissettiğim nefesleriyle birbirine bağlı ellerimi sıkarken gözlerimin kapanmasına izin verdim.
•••

Kafamı göğsüne koyup teninden yayılan kokuyu içime çekerken elleri rahat dursa tekrar uyuyabilirdim. Ama ellerini saçlarımda, yüzümde gezdiriyordu ki bu da kabulüm.

Başını kaldırıp saçlarımın arasını öptükten sonra göğsüne düşen kıvırcık tutamla oynamaya başladım ben de.
Evet benim bebeğimdi.
Ama incecik kollarına rağmen beni sarıp sarmaladığında, saçlarımı okşayıp öptüğünde kalbimde hiç hissetmediğim bi bahar hissettiriyordu.

"artık kalkman lazım. Zaten geç kaldın."

Cevap vermek yerine belindeki elimle daha çok sıkıp çektim kendime. Gülümsediği sesinden okunurken devam etti.
"ben de şu anda bir ömür geçirebilirim ama...Hayat."

"gitmiycem hemen. Önce kahvaltı yapalım seninle. Zaten geç kaldım öğleden sonra giderim direkt."

Derin bir nefes aldıktan sonra gülerek doğruldu yatakta.

"kovulacaksın."

"unutma ki asiye bana-"

"hiç bir şey olmaz!"

Kıkırdayarak eğilip yerdeki sütyenini üzerine geçirirken nefes almayı unutarak izledim onu. Şu seyir zevkime de saatlerce devam edebilirdim ki alt kattan yankılanarak gelen kapı ziliyle şaşırarak döndük birbirimize.

"bu saatte?"

"kim aramış baktın mı?"

O telefonuna bakarken ben de komodinin üzerinden eşofmanımı alıp geçirdim altıma.

"ömer aramış. gelen de o mu acaba?"

"tamam ben bakarım. Sen giyin gel."

Yataktan kalkmadan üzerine eğilip kaçırmaya kafasını elimle sabitlerken şapırtılı öpücüğümü bıraktığımda kahkaha atarak ittirdi beni.

"çabuk ol Ömerse çilingirle içeri dalar bu."
Haklı.

Merdivenlerden inerken ardımdan seslenince ona döndüm tekrar. Beyaz bi tshirti yukarıdan atıp havada tutmamı sağladı.

"giy şunu da üstüne."

Dediği gibi üzerimi de geçirip ilerledim kapıya.

"kim o?"

"benim ben aç."

"tanıyamadım pardon?"

"Doruk uzatma aç işte."

Gözlerimi devirerek açtım kapıyı. Ömer kolumu dayadığım pervazdan sıyrılıp hızlıca içeri girdi. Açık salona doğru giderken yerleşmiş haliyle ilk kez gördüğü evde gezdiriyordu gözlerini.

"güzel olmuş bura he."

"ömer sabahın köründe eve bakmaya mı geldin?"

"yoo. Asiye çağırdı beni."

Ömer emin ol seni çağırmış olsa yukarıda benimde sevişiyor olmazdı.

"eminsin?"

"sen niye işte değilsin lan?"

Karımla sevi-

"ömer?"

Merdivenlerden asiye inerken ona döndük ikimiz de. Pijamalarının üzerine sabahlığını da geçirmiş, dağılmış saçlarıyla yataktan kalkmış gibi durarak geldi yanımıza.
Ben de oyununa katılıp kolumun altına alırken yanağını öptüm.

" günaydın karıcım."

" günaydın. Hoşgeldin ömer. Hayırdır inşallah sabah sabah?"

Evde pek de memnun karşılanmadığı için oflayarak koltuğa oturdu ömer. Biz de asiyeyle takip edip geçtik koltuklara. Karşısına geçtiğimde fark ettim asiyenin boynundaki günlerdir göremediğim berraklığı. Saçları yeni uyanmış gibi dağınıkken, boynunu kapatmayı unutmamış demek ki.
İşte karım ya benim karım canım zeki karım benim güzel-

"ha yani özledim diye gelemiycem kardeşimi görmeye, öyle mi?evlendin diye sattın bizi. He asiye? Bi kovmadığın kaldı!"

"ya ömer o nası laf."

Pıtı pıtı yanına yanaşıp kafasını ömerin omzuna koydu asiye. O da kolunu doladı ikizine.

"istediğin zaman istediğin şey için gelebilirsin de,hani erken falan ya. Kötü bi şey mi oldu dedik."

Aklına yeni gelmiş gibi ellerini çırparak doğruldu ömer.

"asıl ben önemli bişey mi oldu dedim. Bana mesaj attın seni görmem gerek diye, sonra sabah aradım açmadın!"

Asiye'nin neden ömere seni görmem gerek gibi bi mesaj attığını düşünürken güldü karım.

"ya seni görmem gerek demedim. Yarın bi ara konuşalım dedim altı üstü. Sabah da şey... Uyuyorduk daha. Neyse işte."

Tekrar rahatlayıp sırtını yaslarken kolunu da tekrar asiyeye doladı.

"he iyi o zaman. Ben de balayından dönüp önce konuşalım diyince, bi de telefonu açmayınca, şu sana bir şey yaptı sandım."

Ayağını kaldırıp ucuyla beni gösterdikten sonra kardeşinin saçlarına bi öpücük kondurdu ama ben gülmemek için dudaklarımın ısırmak zorunda kaldım.
Gözlerim asiyeye kaydığında onun yüzünde de aynı ifade vardı.

Kardeşine çok şey yaptım ömer ama sen bunları cidden öğrenmek istiyor musun orası belli değil.

Dudaklarını bastırıp gülüşünü yuttuktan sonra kaşlarıyla uyardı beni.

O lafı içinde tut.
Ve ben de prenses karım ne derse dinleyeceğim için susup ellerime indirim gözlerimi.

"tabiki bi şey yapmadı ömer. Zaten ikimiz birden konuşacaktık seninle. Doruk,sen anlat istersen."

Yaptığı yönlendirmeyle başımı sallayıp ayaklanırken vestiyere gittim önce. Sonra da çekmeceden aldığım anahtarı ömerin önüne bıraktım.

"ne bu?"

"araba anahtarına benziyo ama?"

"onu anladık Doruk. Niye bana verdin?"

Asiye'ye döndüm ve başını sallayınca devam ettim anlatmaya.

"sana araba hediye ediyoruz."

"oha! Lan siktir ordan!"

İnanmadığı için gözlerini üzerimizde gezdirdi ama ciddiydik.

"ne demek bu biri anlatsın!"

"şöyle ömer. Biliyorsun ben şirkette mühendis olarak süremi tamamladım. Artık proje departmanındayım bu da pek çok avantaj demek. Mesela kendi projemi geliştirmeye başladım falan. Neyse seni ilgilendiren kısmına girersek ekibe dahil olduğum için gruptaki diğerlerine yaptıkları gibi bana da prim olarak araba tahsis ettiler. "

" ee ne güzel? "

" ömer öyle deme. Doruk takıntılı arabasına biliyorsun. Mavi bmw'yi değiştirmiyor. "
Garip garip suratıma baktı ömer.

" ya bi kere bıraktım o arabayı başımıza gelmeyen kalmadı. Yani hayır,ben arabamı değiştirmem."

" e asiye-"

" o konuya hiç girme diyecektim ama dan diye daldın tabi. "

Asiye oflayarak koltuğa bıraktı kendini.
Evet. Evliliğimizin ilk kavgasını ettik.

Ya ne var asiyeye ona sormadan araba alıp kapının önüne koyduysam,balayından dönüp eve girecekken gördüyse?
Düğün hediyesi bu ne var?
Neymiş yeni evlenmişiz, araba gibi büyük bi şeye gerek var mıymış. Artık fevri davranamazmışız...
Tüm gece süren tartışmanın ve sabahki tribin sebebi işte bu.

"beyefendi bana söylemeye bile zahmet etmeden bana düğün hediyesi araba almış ya ömer. Bilmiyor musun? Aa nası bileceksin gerçi. Benim bile dün haberim oldu. İlişkinin beyin takımı olmak beni bazen yoruyo ya."

"ha ben beyinsiz miyim?"

Tabiki bunu ima etmediğini biliyorum. Ama şu an sinirini yatıştırmak için ödenen küçük bi bedel.
İşe de yaradı, bi anda şaşırıp büzdü dudaklarını.

"ay yok... Aşkım öyle mi dedim şimdi?

Ömer kahkaha atmaya başladığında ona döndük şaşırarak.

" yeni evli dedik geldik, paşalar ilk günden kavga ediyor ya. Can çıksa da huy çıkmıyor cidden demek ki! Asıl komik olan ne peki biliyor musunuz? Şu haliniz. Yani elinizde 3 araba var ve birini kime vereceğinizi bilmiyor musunuz?"

"komik mi-"

"komik lan. Doruk atakul yıllarca zenginlikten fakirliğe geçişte savaş verdi derken şimdi de tekrar zenginlikle imtihanı başlamış. Hayat cidden garip. Çok garip."

Cidden komik. Ama... trajikomik?

"neyse ömer uzatma. Sen daha geçen arabaya ihityacım var demiyor muydun? Bizden sana hediye."

"sen hergün birine araba hediye edeceksen-"

"kes ömer."

"hem sen daha beni projem bitince gör. Paralar, yurt dışı, kendi işim... Hem de hepsi benim çabamla."

Ömer projeyle ile ilgili sorular sormaya başlarken, asiye de çay koymaya kalktı ve bir pazartesi sabahı 10 sularına yakışmayacak şekilde tekrar kapı çaldı.

" ne bu şimdi de kadir mi geldi? "

Asiyeye baktığımı söyleyip kapıyı açınca elinde sarı evrak dosyasıyla kurye çıktı karşıma.
"Asiye Eren Atakul?"

Kalbim başka birinden duyduğu için panikle çarpınca güldüm.
"evet benim."

Adam boş boş suratıma bakınca fark ettim anca.
"ay yani ben değilim, benim eşim o. Karım olur kendisi. Aynen Asiye Eren Atakul. Atakul benim soyadım. Bir haftadır falan daha-"

"dur abicim sen dur. Bunun kafa yandı yine. Yeni evli mazur gör."

Ömer adamın elinden evrakı alıp imzaladıktan sonra geçti içeri.
Salona gelen asiyeye götürürken zarfı üstten açıp ona uzattı.

"bu ne?"

"sana gelmiş."

Sonra karım zarfı açıp okuduktan sonra dolan gözlerini çevirdi bize.
"ben aslında-"

Sesi titereyince susup yutkundu. Endişelenmeli miyim?
"ben aslında size daha sonra söyleyecektim ama-"

Kağıtları çevirip okurken ömerle birbirimize döndü bakışlarımız. Ki ömer çığlık atmaya başladı.

"lan hayır hayır. Bugünün geleceğini biliyordum. Hamileyim diyeceksin de mi? Tamam benim canım yeğenim ama nası kaldırıcam! Anne nasıl dayanıcam? Valla bekliyodum da çok ani oldu-lan daha bi hafta oldu evleneli bide-"

"ömer sus bi!"

Omzundan itip onu koltuğa devirirken asiyenin yanına geçtim. Kağıdı uzattı bana. Hızlı hızlı okuduktan sonra o kelimelerde gözüm takıldı ve gülümseyerek sesli okudum.

"Eren Hukuk Bürosu. Avukat Asiye Eren Atakul."

Şaşkınlıkla bakan ömere uzattım sonra. Asiye de açıklamaya girişti.

"Büromun ruhsatı. Artık kendi bürom var ömer. Benim. Kendi işim, mesleğim."

Bu sefer sulu gözlerini kaldırdı ömer.
"adını Eren mi koydun?"

Benden de onay beklercesine bakınca kolumu asiyeye dolayarak her ikisine de desteğimi gösterdim. Bunu zaten konuşmuştuk asiyeyle. Bence bürosuna verebileceği en anlamlı isimdi bu.

"evet çünkü... Babamın soyadını yaşatmak istedim ömer. Bana verdiği emeklerin karşılığını az da olsa verebilmek istedim. Beni cüppemle kendi büromda görmeyi çok isterdi. Göremedi ama ben ona ithaf etmek istedim."

Gözünden akan yaşı silerken yere diz çöküp asiyenin ellerini avuçları arasına aldı ömer.

" ben seninle gurur duyuyorum bitanem. Babam göremedi ama görse o da seninle çok gurur duyardı."

Sonra yanına geçip kolları arasına aldı ve ikisi de burunlarını çekerek bir süre sarıldılar. Benim tam da anlayamadığım, özel bir şeyler vardı aralarında. Farklı bir bağ.
Sonra gülümseyerek saçlarını öptü asiyenin.

" hem biz çok seviyoruz seni. De mi lan!"

Ayağıyla bana vurunca gülerek üzerlerine abandım ben de. Kollarım ömere kadar ulaşırken arada sıkışan asiye kahkaha atıyordu.
"sevmek ne kelime aşığım aşık!"
O da ellerini yanaklarımıza koyup güldü tatlı tatlı.
"yakışıklı şapşallarım benim."

Arada asiyeyi ezmek pahasına birbirimize sarılırken ittirmeye başlayınca kahkaha atarak kurtuldu asiye.
"tamam o zaman. Hadi kalkın kahvaltı yapalım."

"olur mu avukat karım. Büronun şerefine, kahvaltın bizden olmasın mı?"

Ömeri de çekiştirerek önüme sürüklerken mutfağında ömdor fırtınaları estirecek olmamıza rağmen gülerek kabullendi bebeğim. Onu koltuk altlarından kucaklayıp bizi yönlendirebilmesi için mutfaktaki adaya oturturken tarifiyle başladık kahvaltımızı hazırlamaya.
•••

Doruk'un bana attığı en büyük kazık mavi bmw'dir. Cidden bi daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı...
Öpmüşüüüüm <3

Continue Reading

You'll Also Like

813K 34.3K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
2M 87.9K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
11.3K 316 25
Acemiyim..Koynuma aldigim duygularimla daha senin rengini verdigine inandigim askimi ariyorum hayat durusumda.. Hic beklenmedik bir anda hayatiniz bi...
2.3K 669 9
Yusuf" "Yusuf de kocam de aşkım de tüm sözleri senden duymak istiyorum. Beni neden anlamıyorsun Umay. Biliyorum beni sevmediğini ama kalbinin derinl...