Camelot'un Düşüşü

By CamelotunBekcisi

65.1K 5.2K 2.5K

Genç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı... More

1. Bölüm-Camelot'a Gidiş
2. Bölüm-Percival
3. Bölüm-Prens Arthur
4. Bölüm-Gaius'a Ziyaret
5. Bölüm-Eğlence
6. Bölüm-Morgana
7. Bölüm-Kaçırılış
8. Bölüm-Lord Byron
9. Bölüm-Kurtuluş
10. Bölüm-Yakınlaşma
11. Bölüm-Turnuva
12. Bölüm-Sir Valiant
13. Bölüm-Yansıma
14. Bölüm-Kleofrdit
15. Bölüm-Kutlama
16. Bölüm-Buluşma
17. Bölüm - Pelerinliler
18. Bölüm-Kavga
19. Bölüm-Nathaniel
20. Bölüm-Kılıç Efsanesi
21. Bölüm-Prenses Dianne
22. Bölüm-Cesur Fare
23. Bölüm-Yüce Şövalye
24. Bölüm-Harita
25. Bölüm-Mağara
26. Bölüm-Ragnor
27. Bölüm-Bedeli Ne Olursa Olsun
28. Bölüm- Sanguis, Viribus, Deus
29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek
30. Bölüm-Seni Seviyorum
32. Bölüm-Anlaşma
33. Bölüm-Kim Ölmeli?
34. Bölüm-Kıskançlık
35. Bölüm-Kadın
36. Bölüm-Gurur
37. Bölüm-Stella Tenebrarum (Karanlığın Yıldızı)
38. Bölüm-Yüce Şövalyenin Yükselişi
39. Bölüm-Bedelini Öder
40. Bölüm-Vicdan Azabı
41. Bölüm-Evlilik
42. Bölüm-Düğün Hazırlıkları
Yoklama
43. Bölüm-Düğün
44. Bölüm - Hapis
45. Bölüm - Ceza
46. Bölüm - Evlilik
47. Bölüm-Sen Bir Şövalye Değilsin
48. Bölüm - Bebek
49. Bölüm - Savaş
50. Bölüm - Mucize Mi, Felakat mi?
Finale Az Kala
51. Bölüm - Çanlar Kimin İçin Çalıyor?
52. Bölüm - Doğum
53. Bölüm - 6 Yıl Sonra
Selam
54. Bölüm - Kimsin Sen?
55. Bölüm - Bakıcı
Selamlarr
56. Bölüm - Onu Deli Gibi Özlüyorum ve Bu Beni Öldürüyor
57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü
58. Bölüm (Final) - Camelot'un Düşüşü, Avalon Yükseliyor

31. Bölüm-Taverna

880 78 51
By CamelotunBekcisi

Evett uzun bir bölümle hepinize merhaba! Bol yorum bekliyorum sevgili okuyucularım <3 İyi okumalaaarrr.

31. Bölüm-Taverna

Ragnor genç kızın yanına geldiğinde tüm yüzünü geniş bir gülümseme kaplamıştı. Emery ise tereddütle arkadaki ağabeyine bakıyordu. Onun yüzündeki telaş bir nebze olsun kaçma isteğini bastırırken hiçbir şey olmamış gibi Ragnor'a gülünsemeye çalıştı.

"Günaydın." Neşeli konuşan büyücü Merlin'in hiçbir şey söylemediğini gösteriyordu. Genç kız kaşlarını çatarken ikilinin neden bir arada olduğunu anlamaya çalıştı. "Merlin söylemiştir. Şu kılıcın efendisini bulmaya çalışıyoruz. Etraftaki büyücülerden başlayacağız. Çoğunu tahmin etmek kolay. Muhtemelen bu iş bugün biter, sonra bir şeyler içmeye ne dersin?" O göz kırparken Emery ağabeyine döndü. Ne yapmaya çalışıyordu?

Merlin mahcup ve pişmanlık dolu bir ifadeyle kardeşine güven verici olduğunu umduğu hafif bir gülümseme sunarken küçük kardeş ne tepki vereceğini bilememişti. Merlin onu zor durumda bırakmadan Ragnor'un omzuna vurup ters bir bakış attı. "Kardeşimden uzak dur. Yoksa müttefikliğimizi unutursun." Sadece kıskançlık olduğunu düşünen hevesli büyücü omuz silkmişti.

"Hiç eğlenceli değilsin. Kardeşin kendi kararlarını verebilir." Merlin hala inatla ters ters bakarken göz devirdi. "Tamam tamam. Hadi devam edelim. Akşam hep birlikte otururuz hmm?" Umutla kıza baktığında buna itiraz edemeyen Merlin de ona dönmüştü hevesle. Emery, Ragnor'u gülümseyerek onaylarken Ragnor sırıtmış onun önüne gelen saçlarını kulağının arkasına itmişti. Saçlarının arasından büyüyle beliren gülü göz kırparak ona göstermiş diğer kulağının arkasına yerleştirmişti bile. "Bu güzel kokunun kaynağı bulundu." Merlin daha fazla dayanamamış olacak ki onu ittirerek pazar yerine postaladı.

"Kes şunu. Sen biraz bakın geliyorum ben." Ragnor el sallayarak uzaklaşırken Emery de ona el sallamıştı. Kardeşini görmezden gelerek uzaklaşacakken kolunun tutulmasıyla gerilmiş, panikle kurtarmıştı.

"Benden uzak dur!" Merlin ona dokunmayacağını belirtmek için teslim olurcasına ellerini kaldırırken genç kız öfkeyle ona bakıyordu. "Yüzüme nasıl bakabiliyorsun? Ne o? Ona söylememişsin. Beni öldürme şerefini kaçırmak mı istemedin?" Alayla tısladığında Merlin ona kızmamış, alınmamıştı. Aksine utancı daha da büyümüştü. Kardeşinin yaşadığı olayın acısını öfkeyle atmaya çalıştığını biliyordu, onu suçlamıyordu.

"Özür dilerim... Emery yemin ederim seni asla öldürmem. Sen benim kardeşimsin. Sen ve annem sahip olduğum tek şeysiniz. Bana ne oldu bilmiyorum, aptallık yaptım. Beni affetmezsen anlarım, kızgın olup bağırıp çağırsanda. Ama benden uzaklaşma. Dünden beri bir kabusun içinde gibiyim. Korkuyorum, çok korkuyorum. Ama sen birine zarar vereceksin diye değil, biri sana zarar verecek diye. Dün gece sen benden uzak kaldığında delirecek gibi oldum. Ya Ragnor gelirse, benim haberim olmazsa diye. Sana zarar verir diye ödüm koptu. Bana ne oldu bilmiyorum, sen affetsen bile ben dün gece yaptığım şey için asla kendimi affetmeyeceğim. Ama lütfen... Lütfen Emery... Gözümün önünde ol. İyi olduğunu bileyim." Emery cevap vermezken gözlerini kaçırmıştı. Bakarsa dayanamayacağını, onu hemen affedeceğini biliyordu çünkü. Yine de kardeşinin elini tutmasına bu sefer ses çıkarmamıştı. Merlin onun sağ elini iki avuç içine alıp nazikçe bir baş parmağıyla oynarken güven verici ve kararlı bir tonda konuşmasına devam etti. "Bir planım var. Her şeyi çözeceğim. Ragnor'dan da, o aptal kılıçtan da kurtulacağız. Seni kaybetmeyeceğim. Bir gözüm onda olacak ama lütfen akşam eve dön. Gözümün önünde, güvende olmana ihtiyacım var. Dönmezsen de anlarım, sadece Arthur'un yanından ayrılma. Seni koruyacağına kendimden bile çok güvendiğim biri varsa o da o. İkiniz adına... Sevindim. Arthur koca kafalıdır ama iyidir." Emery onun dediğine istemeden bir kıkırtı koyarken Merlin gülümsedi. Buna güvenerek usulca saçlarına bir öpücük kondurdu. Emery itiraz etmeden kabul etmiş, gözlerini yumarak karşılamıştı sıcak öpücüğü. Merlin geri çekilirken yavaşça onun ellerini bırakmıştı. "Görüşürüz."

Merlin bir pazar tezgâhının başındaki Ragnor'a katılırken Emery tereddütle ikiliyi izledi. Onun her şeyi çözüp çözemeyeceğinden emin değildi. Ama Ragnor'un tüm gerçekler ortaya çıkarsa onu aptal yerine koyan ağabeyine de zarar vereceğinden emindi. Ağabeyi her şeyi göze alarak onun için kendisini tehlikeye atarken ne kadar kızgın kalabilirdi ki ona?

**********

Merlin ve Ragnor saatlerdir Camelot'ta yaşayan ve o gün oraya gelen büyücüleri gözlüyorlardı. Uther'dan dolayı kendilerini gizleyen de vardı, hiç gücünü fark etmemiş olanlarda. Ama asla cadıları kontrol etmemişlerdi. Ragnor bir kadın olmayacağından o kadar emindi ki, onları dikkate bile almıyordu. Bu Merlin'in işine gelmişti elbette. Yanında usulca dolanıp değerlendirme yapıyordu. Dün gece yanına gidip yardım edeceğini söylemişti ama asıl amacı onun kardeşinden uzak durup şüphelenmeyeceğinden emin olmaktı. Ragnor'un kardeşine olan ilgisi elbette bunu baltalıyordu ama onun içinde bir plan kurmuştu. Akşam genç görüntüsünün oldukça zıttı olacak kadar yaşlı olan büyücüyü prens ve şövalyelerinin takıldığı tavernaya götürecek, kardeşinin "sevgilisi" olan prenslerini elbette ki adamın üstüne salacaktı. Sevgilisi olan, hele bu sevgilisi prens olan bir kıza artık yaklaşmayacağını umuyordu.

Ragnor önündeki duvara yumruk atarken düşüncelere dalan Merlin irkilerek kendine geldi. "Neyi gözden kaçırıyorum? Şimdiye kadar bulmam lazımdı! Hiçbir zaman bu kadar uzun sürmemişti. Bir terslik var ama anlayamıyorum." Genç büyücü yutkundu, adamın zekâsını hafife almıştı. Elbette gözden kaçırdığı bir şeyler olduğunu anlayacaktı. Merlin'in başka bir plan daha kurması gerekiyordu. Elini dost canlısı bir tavırla omzuna koydu.

"Akşam oldu. Bugünlük bırakalım artık. Emery'i de alıp tavernaya gideriz." Ragnor kızkardeşinin ismini duyar duymaz yenilgisini unutmuş, gözleri parlayarak ona dönmüştü. Başka koşullarda, diye düşündü Merlin. İyi biri olabilirdi, kardeşine karşı Arthur'un olmadığı bir dünya da şansı olabilirdi. Am bu dünya değil, bu dünya ikisinin düşman olduğu dünyaydı.

**********

Merlin kötü bir gecenin ardından nihayet kardeşi yanında olduğu için mutluydu. Onu izlemek bile yetiyordu. İkili önünde muhabbet ederek yürürken arkalarından takip ediyordu. Tavernaya girdiklerinde tahmin ettiği gibi Arthur ve diğerleri oradaydı. Gülüşerek sohbet ediyor, bir şeyler içiyorlardı. Emery'i görür görmez parlayan gözleri, yerini alan masum gülümsemesi kardeşine olan sevgisini anlamak için yeterliydi. Ona göz kırpmış masadakilere geri dönmüştü. Az önceye göre daha mutluluk yayan kardeşi de onu görecek şekilde bir masaya oturmuş, şövalyelere el sallamıştı.

Ragnor hemen Emery'nin dibine oturmuştu. Anlaşılan genç prensin kıza bakışını yakalayamamış ya da işine geldiği şekilde yorumlamıştı. Ama ona nazaran Arthur daha dikkatliydi, gözleri Ragnor'a dikilmiş ve bir tehdit olup olmadığını ölçer gibiydi. Kızkardeşi ise bunun çok farkında değil, yanındaki büyücüyle derin bir sohbete dalmış gibiydi. Yakalanmaktan korkuyordu evet ama ona büyü inceliklerini öğretecek birini de pek reddedecek gibi durmuyordu. Merlin yiyecek içecek bir şeyler söylerken yanlarına oturmuştu. Çok geçmeden tavernanın sahibi Lydia ve abisi de aralarına katılmıştı. Ragnor onlarla da çok kolay kaynaşmıştı.

"Gül hala duruyor." Ragnor'un sırıtarak söylediği şeyle genç kız kafasında unuttuğu çiçeği yeni fark etmiş gibiydi. O kafasından çıkaracakken Ragnor elini tutarak durdurmuş, kendi eliyle birlikte masaya çekmişti. Onun elini hala bırakmazken bir şey diyemeden yere düşen demir bardağın sesiyle dikkati dağılmıştı. Arthur'un bardağı yerde yayılan kırmızı şaraba ev sahipliği yaparken gelen garsona nazik bir gülümseme sunmuştu. Ama bakışlarının Emery ve Ragnor üzerinde olduğu barizdi. Genç kız hemen elini çekmiş, Merlin ise göz devirmişti.

Ragnor ise sonunda durumu fark etmiş ama pek umursamamıştı. Gerçekçi bir adamdı, ilişkileri var mıydı yok muydu bilinmezdi ama sonu olmadığı kesindi. Neden geri çekilseydi ki? Umursamadan genç kızla flört etmeye devam etmişti.

Merlin, Arthur'un artan sabırsızlığı fark ediyordu. Her an ters bir şey yapmasını dört gözle bekliyordu. Umduğu olmamış, Ragnor fark etse de geri adım atmamıştı. İş Arthur'a kalmıştı. Prensin gerginliğin fark eden Lancelot, onun omzunu sıvazlaşmıştı. "Yanlarına gitsene. Ya da buraya çağır beraber otururuz." Arthur, Percival'a bakış atmıştı ama şövalyede ona destek verircesine kafasını sallamıştı.

"Yani, berabersiniz?" Ne diyeceğini bilememiş, onun sevdiği kişiyi alma utancını yaşamıştı.

"Hey, sorun yok. Percival atlattı bile. Geçen şenlikteki hizmetkâr kızla görmedin mi?" Gwaine'in sırıtarak söylediği şeyle içi rahatlamıştı. Onun bu durumu tamimiyle atlattığını bilmek onu rahatlatmıştı. Bu yüzden gönül rahatlığıyla kafasını sallamıştı.

"Vay be. Merlin bir şey demedi mi?" Bu sefer soran Percival'di.

"Henüz bu durumu konuşma fırsatımız olmadı. Ama çok öfkelenmiş olduğunu söyleyemem." Bu durumdan memnun olmayan tek kişi Elyan gibiydi ama herhangi bir tepkide bulunmamıştı.

"Hadi o zaman kalkın biz gidelim! Şu garip herife prensi tanıtma vakti geldi." Leon hemen ayaklanmış, diğerlerini de peşinden sürüklemişti. Percival hemen koca cüssesiyle Emery ve Ragnor'un arasına girerken, genç kızın diğer tarafına Arthur geçmişti.

"Küçük cadımız nasıl bakalım? Bugün çalışmaya gelmedin." Percival şu an bir kadın anlamında sevgisi bitse de arkadaş anlamında sevgisini hiç bitirmemişti. Kuşkusuz aralarında Emery'yle en çok anlaşan kişiydi.

"Gaius bırakmadı, tüm gün ormandaydım." Masanın altından kavranan eline itiraz etmemiş, parmaklarına kenetlenen parmakların sıcaklığın keyfini çıkarmıştı. Ragnor ise kaşlarını çatarak ikiliyi izliyordu. Yok sayılmaktan rahatsız olduğu belli olacaktı ki elini prense uzattı.

"Prensi halkın içinde, böyle iç içe görmek oldukça güzel. Ben Ragnor." Onun alaylı sesine Arthur samimiyetten uzak bir gülümseme sundu.

"Kusura bakma elim dolu. Bu masadaki herkes," duraksayıp kafasıyla onu işaret etti "senin dışında tabii, benim arkadaşım."

Ragnor da aynı gülümsemeden sunarken elini indirdi. "Ne güzel, ne güzel. Peki kralımız buna ne diyor? Kendisinin halka karşı pekte sıcak olmadığını duydum." Gözü Emery'e kayarken genç kız kıpırdandı. "Bazı şeylerin kesinlikle hoşuna gitmeyeceğine eminim."

Arthur yüzündeki zoraki gülümsemeyi yok etmiş bu sefer tamamiyle ters bakışlarını yollamıştı. "Benim hayatımın babam dâhil kimseyi ilgilendirdiğini sanmıyorum. Senin gibi birinin ise asla."

"Benim gibi? Köylü? Alt tabaka?" Lafı istediği yere çeviren Ragnor zaferle geriye yaslanırken Arthur gibi diğerlerinin kaşları da çatılmıştı.

"Bunu kast etmedim." Masadan ses çıkmayınca Emery'e dönüp kendini açıklamaya çalıştı. "Bunu kast etmedim. Biliyorsun." Emery sadece başını sallamıştı ama elini onun elleri arasından çekmişti.

"Neyi kast ettin? Ragnor oldukça merak ediyor gibi duruyor." Emery kaşlarını çatarak sormuştu.

"Ben..." Arthur bile tam olarak neyi kastettiğini bilmiyordu. Sadece tek demek istediği onun karışamayacağıydı. Ama cümlelerinin doğurabileceği diğer anlamları düşünmemişti.

"Cevabı aldık sanırım." Ragnor ortalığı kızıştırmak için konuşurken Emery çoktan kalkmış, peşindeki Merlin'le çıkışa yönelmişti. Arthur, Ragnor'a saldırmak için kalkacakken Lancelot kolundan yakalamıştı.

"Peşinden git. Ne demek istediğinizi biliyoruz, tamam mı? Hadi, geç kalma." Arthur sonradan hesaplaşacağını gösteren bir bakış büyücüye yollarken ikilinin peşine takılmıştı.

"Emery! Bir dinle biraz." Sonunda saraya doğru bir yolda genç kızın kolundan yakalayan Arthur onu tutup kendine çevirmişti. Emery hala yumuşamazken açıklamasını bekler gibi kollarında göğsünde kavuşturmuştu. "Dediğim aptalcaydı biliyorum. Ben sadece onun karışamayacağını belirtmek istemiştim. Onu doğru dürüst tanımıyoruz bile. Evet, tamam biraz bana denk olmamasını kast etmiş olabilirim. Ama ben böyle büyütüldüm, tamam mı?" Diyeceklerini tamamlayamadan genç kız tekrar gidecekken yine tutup durdurdu. "Bu doğru demiyorum! Ama öğreniyorum. Doğru kelimeleri kullanmaya çalışıyorum. Onun sana o kadar yakın olması, ilişkimize burnunu sokması hoşuma gitmedi. Bir anlık öfkeyle davrandım. Özür dilerim. Eğer gerçekten bu şekil düşünen biri olsam çoğu şövalyeyle dostluk kurmaz, hayatıma seni almazdım. Böyle olmadığımı biliyorsun. Lütfen yaşamım için beni suçlama çünkü ben deniyorum." Emery dediklerine biraz yumuşamış görüşünürken Arthur onun kolundaki elinin başparmağıyla nazik bir şekilde kolunu okşamıştı.

"Ondan özür dileyeceksin." Arthur öfkeyle hemen itiraz ederken genç kız elini kaldırarak onu susturdu. "Sana inanmamı istiyorsan, ondan özür dile. O iyi bir adam, bu davranışını hak etmedi."

"Onun yaptıklarını görmedin mi? Beni bilerek kızdırdı! İlişkimize ve bana laf etti!" Emery göz devirip arkasını dönecekken Arthur pes ederek onayladı. "Yarın özür dileyeceğim, rahatladın mı? Hadi bu şekil gitme." Genç kız ona tekrar dönerken derin bir nefes koyvererek rahatladı. Arkadaki Merlin'i yeni dikkate almıştı. Merlin ikisine tiksinerek bakarken göz devirdi.

"Bu ilişki psikolojimi bozuyor. Onay verdiğimi hatırlamıyorum, en azından gözümün önünde normal davranın." Emery onun koluna vurup ters bir bakış yollamıştı.

"Şu an itiraz edecek konumda değilsin. Kapa çeneni." Merlin'i daha çok sinir etmek için uzanıp Arthur'un yanağına ufak bir öpücük kondurmuştu. "Merlin'le dönüyorum, yarın görüşürüz." Arthur öpücüğün etkisiyle gülümserken bu duruma hala alışamamış gibiydi. O da onun yanağına bir öpücük bırakıp başıyla onaylamıştı.

Merlin'in öfkeden kudurduğunu gören Emery sırıtmıştı. Bu daha başlangıçtı. Affetmiş olabilirdi ama bu ondan intikamını sinir ederek almayacağı anlamına gelmiyordu. Yine de kardeşi yeni düzelen aralarını bozmamak için tepki vermemişti. İkisi saraya gidecekken bu sefer Arthur, Merlin'i durdurmuştu.

"Sen git Emery. Merlin'e yarınla ilgili anlatmam gereken şeyler var. Birazdan gelir." Genç kız başını sallamış, el sallayarak ilerideki saray girişine ilerlemişti. O gözden kaybolurken Arthur'un yüzündeki sıcak gülümseme yavaşça solmuş, öfkeli bakışları Merlin'i bulmuştu. Onu bir an da yakalarından çekip sertçe duvara yaslarken genç büyücü neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Bir kez soracağım, kaçmak yok. Ona dün naptın?" Söylediği şeylerle Merlin daha çok afallamış görünürken sessiz kalmıştı. "Sana naptın dedim!" Onun boynuna yasladığı kolunu sıkılaştırırken ona göre cılız kalan adam elinden kurtulmaya çalışmıştı.

"Hiçbir şey..."

"Yanıma koşarak geldiğinde senden ödü kopuyordu! Senden kaçıyordu Merlin! Bana hiçbir şey diyemezsin!"

"Ben..." Yine uzunca bir süre sustuğunda Arthur laf alamacağını anlamıştı. Onu sertçe tekrar duvara vurmuştu.

"Peki, tamam anlatma! Ama kulaklarını aç ve beni iyi dinle! Dün her ne olduysa bir daha asla tekrarlanmayacak. Tekrarlanırsa, ona en ufak zarar verirsen seni mahvederim! Ağabeyi olup olmaman umurumda değil. Beni anladın mı?" Aldığı sessizlik karşısında tekrar onu duvara vururken Merlin sonunda konuştu.

"Anladım!" Arthur geri çekilip onun yakalarını düzeltmişti.

"Güzel. İyi geceler o zaman." O gülümseyerek giderken Merlin arkasından bakakaldı. Bunu hiç beklemiyordu, şu an camdan olsa sırtı parçalara ayrılmıştı. Ama yine de mutluydu. Kendi hata yapsa bile onu hep koruyup kollayacak biri vardı. Acaba onların büyücü olduğunu öğrendiğinde de hisleri aynı kalır mıydı? Belki ona biz söylersek evet, diye düşündü.

Continue Reading

You'll Also Like

4.3K 362 31
ASKIDA 🪐 "Çift taraflı oynamamamı mı istiyorsun?" 🪐
8.9K 1.1K 30
Sevgili günlük Öncelikle, sana yazmak benim fikrim değildi tamamen annemin isteği üzerine yazıyorum. Ben Lexi Wizard 18 yaşındayım ve bir kurt kadı...
4.5K 1.1K 14
Tesettüre girmeye zorlaniyor musun? . Gencim güzelim ölüm bana çok uzak daha yaşayacak günlerim var . Hem güzelliğimi herkez görsün istiyorum suslen...
152K 8K 45
Bu hikayeyi önceden yazmıştım ama bir nedenden dolayı silmiştim ve yeniden yazıyorum yazmak istedim. Ormana girdiğim için burası daha karanlıktı ve b...