Camelot'un Düşüşü

Galing kay CamelotunBekcisi

65.1K 5.2K 2.5K

Genç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı... Higit pa

1. Bölüm-Camelot'a Gidiş
2. Bölüm-Percival
3. Bölüm-Prens Arthur
4. Bölüm-Gaius'a Ziyaret
5. Bölüm-Eğlence
6. Bölüm-Morgana
7. Bölüm-Kaçırılış
8. Bölüm-Lord Byron
9. Bölüm-Kurtuluş
10. Bölüm-Yakınlaşma
11. Bölüm-Turnuva
12. Bölüm-Sir Valiant
13. Bölüm-Yansıma
14. Bölüm-Kleofrdit
15. Bölüm-Kutlama
16. Bölüm-Buluşma
17. Bölüm - Pelerinliler
18. Bölüm-Kavga
19. Bölüm-Nathaniel
20. Bölüm-Kılıç Efsanesi
21. Bölüm-Prenses Dianne
22. Bölüm-Cesur Fare
23. Bölüm-Yüce Şövalye
24. Bölüm-Harita
25. Bölüm-Mağara
26. Bölüm-Ragnor
27. Bölüm-Bedeli Ne Olursa Olsun
29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek
30. Bölüm-Seni Seviyorum
31. Bölüm-Taverna
32. Bölüm-Anlaşma
33. Bölüm-Kim Ölmeli?
34. Bölüm-Kıskançlık
35. Bölüm-Kadın
36. Bölüm-Gurur
37. Bölüm-Stella Tenebrarum (Karanlığın Yıldızı)
38. Bölüm-Yüce Şövalyenin Yükselişi
39. Bölüm-Bedelini Öder
40. Bölüm-Vicdan Azabı
41. Bölüm-Evlilik
42. Bölüm-Düğün Hazırlıkları
Yoklama
43. Bölüm-Düğün
44. Bölüm - Hapis
45. Bölüm - Ceza
46. Bölüm - Evlilik
47. Bölüm-Sen Bir Şövalye Değilsin
48. Bölüm - Bebek
49. Bölüm - Savaş
50. Bölüm - Mucize Mi, Felakat mi?
Finale Az Kala
51. Bölüm - Çanlar Kimin İçin Çalıyor?
52. Bölüm - Doğum
53. Bölüm - 6 Yıl Sonra
Selam
54. Bölüm - Kimsin Sen?
55. Bölüm - Bakıcı
Selamlarr
56. Bölüm - Onu Deli Gibi Özlüyorum ve Bu Beni Öldürüyor
57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü
58. Bölüm (Final) - Camelot'un Düşüşü, Avalon Yükseliyor

28. Bölüm- Sanguis, Viribus, Deus

964 86 15
Galing kay CamelotunBekcisi

28. Bölüm- Sanguis, Viribus, Deus

Merlin, Ragnor'un sözleriyle elini büyü yapmak için hazırlamıştı. "Seninde yardım edeceğini umuyordum. Sen prensin hizmetkarısın, Gaius'ta buradaki her şeyi bilir. Kılıç mevzusunu duyduğunuzu varsayıyorum. Bu civardaki büyücüleri biliyorsunuz. İçlerinden biri olmalı." Merlin kaşlarını çatarken elini geri indirmişti.

"Sana yüce şövalyeyi bulmamızda yardım etmemizi istiyorsun?" Gözlerini kısarak doğrulamak için sordu Merlin. Ragnor başını sallarken içeri girmek için kafasıyla işaret etmişti. Merlin çekilerek adamın geçmesine izin verdi.

"Gaius! Uzun zaman oldu!" Gaius zoraki bir gülümsemeyle kalkıp ona sarılırken Merlin tedirginlikle kıpırdanıyordu. İki eski dost selamlaşıp otururken o da yanlarına yerleşmişti. Sessizce ikiliyi izliyordu.

"Kılıç sonunda yeryüzüne çıktı. Ava çıkmayalı uzun zaman olmuştu. Akıllılık edip bu civardan birini seçmiş sonunda. Kilgharrah'ın yanına koyulduğunu duydum. Onu tanırım, şövalye yaklaşırsa onu öldürecektir. Ama kılıca güvenmiyorum, kesin bir yolunu bulacak ona ulaşmak için. Bu yüzden işi ben bitireceğim." Merlin yumruğunu sıkarken, Gaius suyundan derin bir yudum aldı. Boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı.

"Öldürmek zorunda değilsin biliyorsun, değil mi? Sadece kılıcı al ve git."

"Bunu yapamam, sen de biliyorsun."

"Yapamaz mısın, yapmaz mısın?" Merlin'in öfkeli sorusuyla ona döndü Ragnor soğuk bakışlarla.

"Yapamam."

"Öyle mi? Bana pek öyle gelmedi. Belki de uzun süredir birini öldürmediğin için buradasın. Belki kılıç seni de ele geçirmiştir." Ragnor öfkeyle ellerini masaya vurup Merlin'e eğildi, gözleri büyüsünün tonunda koyu bir kırmızıya bürünmüştü. Merlin doğrulmak istese de sandalyeye yapışmış gibiydi. O da öfkeyle ona bakıyordu.

"Bana bak çocuk. Senin neredeyse on katı kadar yaşındayım. İleride büyük bir büyücü olacaksın biliyorum ama henüz çok toysun. Bu senin efsanen değil, bir bok bilmiyorsun. Senin ve prensin Arthur'un, Avalon'un kaderini etkileyecek kadar büyük bir olaya düştünüz. Ve inan bana eğer o gerçekleşmezse neler yaşanacak hiç bilmiyorsun. Bu toprakları yönetmesi gereken Arthur ama sözde yüce şövalye bu topraklarda dahil her yeri ele geçirecek. Kılıcın yarattığı yıkımı görecek kadar uzun yaşadım. Neden bahsettiğin hakkında en ufak fikrin yok. Kılıç asla emeline ulaşmamalı. Ben ömrümü buna harcadım. Bu kadar yaklaşmasına, kılıcın mağaradan çıkmasına izin vermek bile benim hatam!"

"Kılıcı bilemem ama kesinlikle bir fikrim var. Sende yıkımı seviyorsun. Kılıca o kadar takıntılısın ki onunla ilgili her şeyi yok etmeye çalışıyorsun. Belki doğru bir şeyler yapma şansı olabilecek insanları acımadan öldürüyorsun!" Ragnor dediğine alayla gülmüş, elini onun alnına koymuştu. Merlin'in zihninden savaşın görüntüleri geçerken nefesleri sıklaşmıştı. Korku ve acı tüm vücudunu ele geçirmişti. İnsanlar ölüyordu sadece güç uğruna.

Ragnor yıkıntıların ve cesetlerin arasından geçip saraya ilerliyordu. Gözleri siyaha dönmüş, kanlar içindeki genç adam onu görünce sırıtarak ona dönmüştü. Tacının altın rengi kana bürünmüş, elindeki kılıcı gururla tutuyordu. Kılıç her birini öldürdüğünde eskisinden daha çok parlıyordu. Sanki tüm kandan beslenmiş gibi tek bir damla bile üstünde yoktu. Üstündeki yazılar belirginleşmiş, bu mesafeden bile okunuyordu. Sanguis, Viribus, Deus.

"Artık bitti Ram. Özgür olacaksın." Ragnor'un yüzünde acılı bir ifadeyle söylediği sözler karşıdaki adamda sadece kafa karışıklığına neden olmuştu. Ragnor, Merlin'in bugüne kadar hiç bilmediği bir büyü mırıldanırken gökyüzü kararmış ve gürlemişti. Ragnor'un gözleri kırmızıyla parlarken adam kan kusarak yere düşmüştü. Az önceki ifadesi yok olmuş, gözleri yaşlarla doluydu.

"Teşekkür ederim." Yirmili yaşlarında gözüken genç adam yere yığılırken kılıç elinden düşmüştü. Kılıç ve Ragnor arasında bir büyü akımı oluşurken kırmızı büyü dalgası ikisini de uzağa uçurmuştu. Kılıçtan yükselen çığlıklarla baygın duran Ragnor derin bir nefes alarak kalkmıştı.

Ragnor sonunda Merlin'i bıraktığında genç büyücü ne zaman ağladığını bile bilmiyordu. Gözyaşları yanaklarını ıslatmıştı. Ragnor geri çekilmemiş, onu nsesinden kavrayarak gözlerinin içine bakmıştı. "Şimdi onu neden öldürmem gerektiğini anlıyor musun? İşimi şansa bırakamam." Merlin tek kelime etmeden gördüklerinin şokuyla sadece başını sallamıştı.

Geri çekilen Ragnor, Gaius'a dönmüştü. "Bana yardım edeceğinizi umuyorum. Eğer istemezseniz de anlarım. Ama eninde sonunda onu bulacağım. Sadece işler sarpa sarmadan, her şey için çok geç kalmadan bulmak istiyorum. Pişman olmayın." O daireyi terk ederken Merlin'in ağlaması şiddetlenmiş, hekim endişeyle onun omuzlarından kavramıştı.

"Merlin sakin ol. Gördüklerin çok ağır biliyorum ama engelleyeceğiz. Emery asla kılıca dokunmayacak. Bunların hiçbiri tekrarlanmayacak. Bunu sen söylemiştin unuttun mu?"

"Bilmiyorum Gaius. Ya... Ya başarısız olursak? Ya Emery kılıca dokunursa? Gaius, ben adamı gördüm. Ragnor onu öldürdüğü için teşekkür etti. Minnettardı! Ya kardeşimi koruduğumu zannederken daha büyük bir acı vereceksem ona?!" Gaius anlayışla onu sıkıca sarmıştı.

"Merlin... İşler kötüye giderse sana yardım edeceğim. Söz veriyorum. Ama o Emery... Emery." Yaşlı hekim bir an bile genç kızı öldürme ihtimalini düşünemiyordu. Her sabahına neşe katan bu çocuklardan birinin artık yol olacak olması ona gerçek olamayacak kadar uzak geliyordu.

"Onu öldürmek istemiyorum. Ben onsuz ne yaparım?"

**********

Emery ve Arthur tüm şövalyeleri etraflarına toplamış, dövüş için hazırlanıyorlardı. Emery turnuva için yaptırdığı zırhı giymişti. Eline Arthur'un ona özel yaptırdığı kılıcı almıştı. İlk kez kullanacağı için daha da heyecanlıydı.

"Bahisler başladı çocuklar! Benim oyum Emery'e!" Lancelot sırıtarak genç kıza göz kırpırken ondan bir gülücük kazanmış, Arthur'un ise terk bakışlarına denk gelmişti.

"Benim oyumda belli. Üzgünüm Arthur." Percival cebinden çıkardığı gümüş sikkeyi Lancelot'un eline koymuştu.

"Ah, çok güzel. Silah arkadaşlarım birer hain. Prenslerine hiç güvenleri yok. Siz ikinize asla arkamı dönmeyeceğim." Onun dalgayla söylediği sözlere ikili kahkaha atmış, umursamamıştı.

"Ben size inanıyorum lordum." Elyan'da para yatırırken Arthur gururla Emery'e döndü.

"İşte gerçek şövalyeyi görüyor musun? Prensine nasıl sadık?" Emery dil çıkarırken Arthur aldırmamış, diğer ikiliye dönmüştü. "Kendinizden utanın."

"Eğer Emery'e yatırmazsam karım beni eve almaz. Her zaman kadınları desteklerim!" Leon parayı verirken o da ikiliye katılmıştı. Arthur ona parmağını sallıyordu.

"Bende prensimize yatırıyorum elbette!" Gwaine son parayı yatırırken Emery'e eğilmişti. "Üzülmesin diye yaptım. Yoksa yarın intikamını çok feci alır bizden. Biliyorsun, benim şampiyonum sensin." Emery kahkaha atarken Arthur bu sefer parmağını ona sallamıştı.

"Hey! Seni duyabiliyorum! Bugünün tek kazananı Elyan olacak. Dördünüzde pişman olacaksınız!"

"Ah, Elyan kazanırsa öyle olsun bakalım. Ama bizimkiler kazanacak. Ödül az gelecek gibi. Malum sana yatırılan para az. Diğeri de bölüştürülürse yeterli gelmez. Bence prensimiz olarak sizinde yatırmanız gerekiyor." Şövalyeler Emery'i desteklemeye başlarken Arthur göz devirdi. Cebinden çıkardığı muhtemelen altın sikke dolu keseyi Lancelot'a fırlattı.

"Sizi küçük hırsızlar. Neyse Elyan'a büyük ödül olur bu. Prensine sadık bir şövalye olmasının getirisi." Emery sırıtmış, kılıcını döndürürken diğerlerine göz kırpmıştı.

"Parada payımı isterim çocuklar!" Diğerleri onaylayan sesler çıkarırken birbirine kılıç çeken ikiliye tezahüratlar yapmaya başlamışlardı.

"Bence yorgun olduğunu söyle ve bırak. Ben sana istediğin her şeyi alırım. Seni şövalyelerimin önünde küçük düşürmek istemem." Emery alayla gülmüş meydan okuyan bir bakış yollamıştı.

"Neden bırakmam konusunda bu kadar ısrarcısınız prensim? Yoksa kendinize güvenmiyor musunuz?" Arthur gözlerini kısarken ilk hamleyi yapmış ama Emery kılıcıyla durdurmuştu hemen. İkisi kılıçların ardından hırsla birbirlerine bakıyorlardı. Kılıçlarla flört ettiklerini söylemek daha doğru olurdu.

"Seninle ilgili her konuda güvenim var. Bundan emin olabilirsin." Emery sırıtmış, ters dönerek arkadan ona vurmaya çalışmış ama kolayca savuşturulmuştu. "İyi hamle ama yeterince iyi değil." Arthur'un burun kıvırmasına gözlerini kısan genç kız daha saldırgan bir tavırla durmadan darbe vurmaya başlamıştı. En sonunda bir darbesinden faydalanan Arthur çelme takarak düşmesini sağlamış, genç kızın onu kavramasıyla o da üstüne düşmüştü. Hemen kılıcını onun boynuna tutarak zaferle bakmıştı ama Emery de arkadan boynuna tutmuştu.

"I-ıh. O kadar çabuk sevinme sevgilim." Genç kızın fısıltıyla söylediği sözlerin tek şahidi Arthur, etkisine girmiş hülyalı bir şekilde bakarken konuşmuştu.

"Ne dedin?" İlk kez duyduğu cümleyi tekrar duymak istediği belli olan prens suratında şapşal bir gülümsemeyle genç kıza bakıyordu. Emery bu sefer gözlerinin içine bakarak tatlı bir dille mırıldandı.

"Sevgilim..." Arthur'un bu durumundan faydalanan genç kız onu yana düşürmüş, hızlı bir hamleyle onun kılıcını da alıp üstüne çıkarak kılıcı boynuna tutmuştu. "Ben kazandım sevgilim." Arthur oyuna geldiğini yeni anlamış, şövalyelerinin zafer tezahüratlarına öfkeyle bağırmıştı.

"Hile yaptı! Beni kandırdı!" Onun sitemine Emery ve diğerleri gülerken Lancelot atıldı.

"Biz hiçbir şey görmedik. Nasıl yapmış olabilir ki?" Arthur yutkunup bu sorusuna cevap vermezken Emery hadi söylesene bakışlarıyla ona meydan okuyordu. Onun sessizliğinden faydalanan Leon devam etti.

"Hem hile yapsa bile bir şey diyemeyiz. Kural belirtmedik çünkü. Kazanan Emery!" Leon'un sondaki bağırışından sonra Elyan dışında diğerleri de bağırırken Arthur göz devirdi. Emery gülerken bir an da gözleri yanlışlıkla çizdiği Arthur'un boynundan akan bir damla kandaydı. Sanguis. Emery kulağına gelen fısıltıyla donup kalmış, hipnoz olmuş gibi akan kana odaklanmıştı.

"Şu kılıcı çeksen artık diyorum sevgilim. Boynum acımaya başladı." Emery onu duymazken Arthur kaşlarını çattı. Genç kız kılıcı daha çok bastırırken prens onun elini kavramıştı. Onu öldürmelisin. Bize engel olacak. "Hey, Emery. Tamam, sen kazandın ama artık durman gerek. Şu an canımı yakmaya başlıyorsun." Genç kızdan yine tepki alamazken kendini onu durdurmaya hazırlamıştı. O bir hamlede bulunamazken kız kolundan kavranarak geriye çekilmişti.

Merlin öfkeyle kardeşinin kolunu sıkıca kavrarken Arthur'a zarar verip vermediğini kontrol ediyordu telaşla gözleri. Onun iyi olduğunu görünce bakışları kardeşini bulmuştu. "Hemen eve dön. Derhal." Emery itiraz edecek gibi olsa da kardeşinin kolunu daha çok sıkarak ikaz etmesi onu durdurmuştu. Arthur'a bakamazken diğerlerine el sallayıp hızla uzaklaşmıştı.

Sonunda yerden kalkan Arthur giden genç kızı izlemişti şaşkınlıkla. "Senin neyin var? Yanlış bir şey yapmıyorduk. Bize karışmadığını zannediyordum." Merlin alayla gülmüştü.

"Öyle mi? Kesilen boynun bana pek öyle görünmedi. Sana zarar vermeye çalıştı." Arthur göz devirmişti.

"Sadece ufak bir sıyrık. Seninle yaparken sana daha beterlerini yaptım. Bu sana zarar vermek istediğim anlamına gelmiyor. Sadece fazla baskı uyguladı farkında olmadan o kadar. Önemli değil. Ona bu aralar çok sert davranıyorsun."

"Kardeşime nasıl davrandığım seni ilgilendirmiyor. Kendine bir iyilik yap ve ondan uzak dur, tamam mı?" Arthur cevap veremeden Merlin kızkardeşinin peşinden saraya gitmişti.

**********

Emery ve Merlin hiç konuşmamış, sessizce yemeklerini yemişlerdi. Akşam Arthur'un yanına Merlin gitmişti. Döndüğünde kardeşini uyurken bulmuştu. Onun yatağının kenarına uzanırken bir süre onu izleyerek saçlarını okşadı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Emery. Ertelesemde sonunda yapacağım şeyi biliyorum. Başka çaremiz yok. Sürekli umutlanıp düzelteceğime inanıyorum ama öyle bir şey yapıyorsun ki... Kardeşimin yavaş yavaş uzaklaştığını hissediyorum. Bir canavara döndüğünü." Dolu gözlerle sessizce konuşurken onu uyandırmamaya özen gösteriyordu. Kenarda duran kendi yastığını alıp bir süre sessizce bakındı. "Çok kısa sürecek. Söz veriyorum. Ne olduğunu bile anlamayacaksın. Başkasının seni katletmesine izin veremem." Merlin yastığı onun yüzüne yaklaştırırken elleri titriyordu. Ama yapmak zorundaydı yoksa daha kötü binlerce ölüm kapıdaydı.

Bölüm Sonu Notu: Bölümü nasıl buldunuz? Sizce Emery çok geç olmadan öldürülmeli mi? Sanguis, Viribus, Deus. Sırasıyla "Kan, Güç, Tanrı" demek. 

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

8.7K 460 13
Kendi halinde olan Eva, bir gece uykusundan uyandığında yanı başında bir adam görür. Bu adam onun bundan sonraki hayatını kalıcı olarak değiştirecekt...
52.8K 2.9K 70
Bir kız; kendisinin kurt olduğunu öğrenir. Fakat ailesi kurt değil kurt avcısıdır. Zaman ilerledikçe arkadaşları ve kendisini bekleyen sırlar ortaya...
922K 21K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
4.3K 362 31
ASKIDA 🪐 "Çift taraflı oynamamamı mı istiyorsun?" 🪐