"Dakika Dakika"

By Zeze1641

289K 10K 9K

Dudakları çok yakındı. Heyecanlandım. Yüzüme basan sıcağa rağmen çekilmedim. Anın büyüsüne bıraktım kendimi... More

One
Two
Three
Four
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Thirteen
Fourteen
Fifteen But Zarife°Harun
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty One
Twenty Two °1
Twenty Two °2
Twenty Three
Twenty Four
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Nine
Thirty
Thirty- One
Thirty-Two
Thirty-Four 🌟
Thirty-Five
Thirty-Six
Thirty-Seven
Thirty-Nine 🌼
Fourty-Two°1
Fourty-Two°2
Fourty-Three°Oh SHİT.
Fourty-Four
Fourty-Five
Fourty-Six
İn another universe
Fouty-Seven
Fourty-Nine
Fifty°1
Fifty°2
Fifty-One
2 Sene 2 Ay 1 Gün 16 Saat
Fifty-Two
Fifty-Three
Fifty-Five
Fifty-Six
Fifty-Seven
Fifty-Eight
Fifty-Nine
Sixty But Wedding
Sixty-two
Sixty-Three
Sixty-Four
Sixty-Five
Sixty-Six
Sixty-Seven But Miracle ✨
Sixty-Eight
Sixty-Nine
Seventy
Seventy-One
Seventy-Two
Seventy-Three
Seventy-Four But F İ N A L
Deva Dump

Fourty-One

3.1K 142 154
By Zeze1641

Başlamadan özel teşekkürlerimi yaptığı kapağımız için ronenwd'a sunmak istiyorum.

Kapaktan da ziyade bunu kendisi düşünüp hediye etmesindeki inceliği...

Böylece kırk bir bölüm yazdığım halde bi kapak bile yapmayan beni de sorumsuzluğumdan kurtarmış oldu. Ben bayıldım. Siz de seversiniz bence.

---

"İyi misin?"

Derin bir nefes aldım. İyi miyim?

"iyiyim iyiyim. Sağol bıraktığın için."

Yanında oturan berk'e döndüm. Neden bilmiyorum ama yanımda onu istemiştim. Yol boyu gerginliğimi atayım diye uğraşmıştı. İşe de yaramıştı ama kapının önündeyken farklı oluyordu işler.

" asiye seninle gelmemi ister misin?"

İçeride üçümüzü hayal edince güldüm.

"yok yok, sağol. Sensiz de yeterince garip olacak içerisi."

"bir planın vardır di mi?

"var... Var ama..."

"pek sağlam değil herhalde?"

Yamuk gülüşüne aynı şekilde karşılık verdim.

"riskli diyelim."

koluma dokundu güven verici bir şeklide.

"ben burada bekliyorum seni. Hadi konuş gel."

"gitseydin..."

"burdayım dedim. Hadi tatlım! Bu işi anca sen çözersin zaten."

"ya berk! İnşallah çözerim. Unutma Doruk'a söylemek yok."

"tamam tamam aramızda."

"tamam...haydi bakalım. Ya allah!"

Arabadan indim. Kapıya gidiyordum ki çalan kısa kornaya berk'e döndüm. Elini camdan çıkarmış gaz verir gibi yumruğunu havada sallıyordu. Gülerek ben de el salladım.

Tamam. Şimdi kapıyı çal.
Çalsana.
Ne olur ki en fazla?

"tamam asiye. Bugün bu işi halledeceksin."

Kapıyı çaldım.
Kalbim manyak gibi atarken umursamadan duruşumu dikleştirdim. Yüzüme poker face'imi oturtmaya çalışıyordum. Sözleriyle kırılmayacak bir ifade.

Açılmayınca zile tekrar uzanıyordum ki gelen adım sesleriyle elim havada kaldı.

" kim o? "

" benim Nebahat hanım. Asiye"

Sessizlik uzarken açmayacak zannettim. Galiba dönecektim. Berk iyi ki beklemiş diye düşünürken kapının kilidi döndü.
Nefesimi tuttum.
Sakin ol. Hazırsın. Bu konuşmayı defalarca planladın.
Kapıyı açıp her zamanki zerafetiyle karşıma dikilirken gülümsedim.

"iyi günler"

"bir şey mi oldu?"

Nefes al nefes ver.
O da haklı. Sanırım beni görmeyi planlamıyordu

"biraz konuşmak için gelmişim. İçeri girebilir miyim?"

Beni baştan aşağı süzdü. Kapıyı açarken eliyle içeriyi işaret etti. Oldukça dik durmaya çalışarak gösterdiği yoldan salona geçtim. Yanından geçerken kendimi nokta kadar hissetmeme sebep oluyordu.
Bu kadın hem uzundu hem de hali tavrıyla küçük dağları ben yarattım diyordu. Bu tavır da heybetine heybet katıyordu haliyle.

Bırak küçük dağlar yerinde dursun be Neboş

Bu kadın evde kendi başına oturmuyor mu? Niye bu kadar şık bu kadar zarifti ki.
Yanımdan kanepeyi işaret etti eliyle. Ben otururken o da karşıma geçti.
Gözleri üzerimde geziyordu. Bakışlarıyla gerilip ufalırken sırtımı dikleştirdim.

İlk ben mi gireceğim konuşmaya o mu?
Konuşmaya geldim dediğime göre ben.

"Nebahat hanım-"

"oğlum nasıl?"

Sesindeki bastıramadığı özlemle gülümsedim. Ben de bu amaçla gelmiştim zaten. Üstüne gideceğim nokta bu özlemdi. Evleniyoruz madem artık şu konu kapanmalı.

"iyi, yani... Aslında gerçekten iyi."

Sadece başını sallarken gözlerini kaçırdı. Duygularını belli etmek istemiyordu. Bu kadının içini açmak biraz zor olacaktı sanırım.

"ben sizinle konuşmak istiyordum çünkü.."

"sence ben kötü bir anne miyim?"

Beynim error.
Ben onu afallatıp zırhından sızmayı umuyorum ama o beni afallattı.

Eee gelin kaynanaya çekermiş.

"pardon?"

"sence diyorum,kötü bir anne miyim?"

Gözleri kucağımda birleştirdiğim ellerimdeydi. Gözlerime bakmıyordu. Bu soru içini uzun süre kemirmişti anlaşılan. İlk yarıktan sızdığına göre.

Ve bana sorarsan, iyi bir anneysen de korkunç bir kayınvalidesin neboş

"ben bu konuda yorum yapamam."

Alayla güldü. Bacak bacak üstüne atarken konuşmada hakimiyet kurduğunu düşünüyor olmalıydı.
Kuruyor muydu? Belki.

"olaya sadece bir tarafından bakarken yorum yapmaman daha iyi zaten. Bir de buradan bak. Yıllarca gözümden sakınarak büyüttüm oğlumu. Şimdi ise bak"

Ellerini boş olduğunu gösterir gibi havada salladı.

"benim yanımda değil. Seni yanında. "

Bana bakarken gözlerinde gördüğüm soğukluğun asıl sebebini görmüştüm. Zırhındaki çatlağı.
Oğlunu kıskanıyordu. Beni seçip ondan uzaklaştığı için...

"Nebahat hanım sorun da bu. Ben de bunu konuşmak için geldim."

Kaşlarını kaldırırken yüzünde alaycı bi ifade vardı.
Sen giderken ben dönüyordum diyordu eminim içinden.
Egosundan geçilmeyen Doruk'u bu kadının yetiştirdiğini düşünürsek çocuk da haklı şimdi.

"yani diyorum ki, neden birimizin yanında olmak zorunda. Biz aynı tarafta olsak artık? Daha fazla bölünmese oğlunuz da?"

"bölünmüyor ki. Tamamiyle senin."

Biri bana Nebahat Atakul' a üzüleceğimi söylese inanmazdım. Ama o her şeyin altında yaralı oğlunu özleyen bir anneydi.

"sizi özlüyor Nebahat hanım. Köksüz hissediyor kendini. Bi sevinci olduğunda anlatmak istiyor size. Bizi aynı masada görmek istiyor. Siz göremiyorsunuz ama o sizi özlüyor."

Dolan gözlerini ilk kez tam anlamıyla gözlerime dikmişti. Kanatacağım yarayı bulmuştum ve iyi gidiyordum.

Plan şu. Ben yarayı kanatacağım. O da oğluna sarılıp iyileştirecek.

"boşuna gelmişsin asiye... O kadar özlüyorsa kapımın her zaman açık olduğunu da biliyordur."

"nebahat hanım bunu yapmasını isteyemezsiz."

"nedenmiş?"

Bana meydan okuyordu. Neden benimle kalması gerektiğini ona nasıl söyleyecektim. Birbirimiz olmadan yarım kaldığımızı nasıl izah edecektim.

"çünkü nebahat hanım, bazı şeyler seçimlerin üstündedir. Kader mesela. Siz de biliyorsunuz bugüne kadar onca şey yaşandı. Ama biz yine birlikte kaldık. Çünkü kaderimiz bu."

"bu lafları oğlum sever. Benden ne bekliyorsun oturup ağlamamı mı? A-a! Üstüme iyilik sağlık"

"nebahat hanım beni oğlunuza layık görmüyorsanız..."

Kaşlarını kaldırıp yüzüme baktı.
Eee diyordu, görmüyorum ee?

"haklısınız..."

İstemeden güçsüzleşen sesim toparlansın diye biraz sustum. Boğazımı temizledim.

"size onun için en iyi insanım diyemem. Onu hak ediyorum gibi bir iddiam yok. Zaten o, o kadar mükemmel ki. Nasıl hak edilir gerçekten bilmiyorum. Ne yaparsam yapayım en iyisini hak ediyor o. Ben de biliyorum.Aynı şekilde büyümedim, ona en iyi fırsatları sunamam belki. Size de uygun olmayabilirim. Ama Nebahat hanım. Size yemin ederim onu en çok ben severim. Tamam en iyisini veremem ama başına kötü bir şey gelmesin diye de kendimden geçerim. Anlıyor musunuz? Gerçekten çok seviyorum onu. "

Gözlerinde anlayış gördüğümü sanıyordum.

" ama asiye, kızım. "

İç çekti uzun uzun.

" bazen sevmek yetmez. "

Plan suya düştü.

Çaresizlikle yüzümü sıvazlarken vizdansızlığını örtbas etmek istedi herhalde.

" bak kızım ben, kötü biri değilim. "

" değilsiniz Nebahat hanım. Siz de iyi birisiniz. Benim anlamadığım tek şey madem herkes bu kadar iyi, biz bunca kötülüğü kimden gördük?"

Cevabımı uzun bi sessizlikle verdi.
İyi yoldan denedim ama olmadı. Elimi kirletme zamanı.

Derin bir nefes aldım.
B planını devreye sokuyoruz.
Elimle karnımı kavrarken koltukta ona doğru eğildim.

"ben hamileyim Nebahat hanım."
.
.
.
.
.
.
.

Sessizlik o kadar süre uzadı ki gerginlikler sıktığım elim uyuştu. Gümbürdeyerek atan kalbim tüm odada yankılanıyor zannettim.

Sadece bakıyordu.
Nefes alıyor mu?
Kadını buga mı soktum?

"Nebahat hanım?"

"ben... Sen.."

Sesi kesilip odada kaybolurken yutkundu.

"oğlum... Oğlumdan-"

"oğlumdan mı derseniz vallahi çıkar giderim!"

"yok yok! Oğlum baba oluyor diyecektim."

Söylediği cümleye şaşırmış gibi irkildi.
Elini ağzına kapatıp biraz beni süzdü.
Abartılı olmamasına dikkat ettiğim bir hareketle karnımı okşadım.

Titreyen elleriyle ortadaki sehpaya eğildi. O kadar yavaştı ki ölücem sandım.
Keşke berk de gelseydi.

Sürahideki suyu yanındaki iki bardağa boşaltıp birini bana uzattı.
Düşünüp tartması için vakit verirken suyumu yudumladım.

Allah razı olsun Neboş çok hayra geçti.

Gerginlikten saçmalıyor muyum?
Evet ama en azından içimden.

"peki..."

Sonunda dünyaya döndüğünü anlayınca kalkıp yanına oturdum.

"Nebahat hanım hala duvarlarınızı yıkılmaz görüyor musunuz?"

Gözlerime bakarken nefesini bıraktı.

"sizce de kibirden de inattan da daha değerli şeyler yok mu hayatta?"

Kafasını yavaşça sallarken vereceği tepkiden endişelenerek gözlerimi yumdum.

"o zaman söyleyebilirim. Hamile değilim Nebahat hanım. Özür dilerim."

Yine uzayıp giden sessizlikle tek gözümü açıp ona baktım.
Afallamış suratıyla bana bakıyordu.

"ne? Sen dalga mı geçiyorsun benimle?"

Hızla ayağa kalkarken beklediğim bu tepkiyle onu izledim.
Kaşındım kabul.

"dalga geçmiyorum, sadece aramızdaki uzaklıktan, benden, sizden, inanır mısınız paradan hatta doruk'tan bile daha önemli şeyler olabileceğini göstermeye çalışıyorum size."

"sen oğlumun sevgisine güvenip iyice arsızlaşmışsın!"

Nefes al nefes ver.
Kadın haklı.
Torunun olacak. Şaka yaptıım.ne bekliyordun?

"doğru. Doruk'un sevgisine güvenerek geldim buraya. Çünkü sizinle iyi gitse de gitmese de o benim yanımda kalacak. Biz ayrılamayız Nebahat hanım anlayın artık."

Sırtını duvara verip yaslandı. Sözlerim canını yakıyordu belli ki. Halbuki suyu doldururken o sevecen bakışı görmüştüm gözlerinde.

Keşke bozmadan hamile kalsaydım. Geç doğdu derdik.

Asiye Allah aşkına saçmalama!

"biz birbirimizi kaybedemeyiz ama siz... Siz kaybedersiniz Nebahat hanım. Hamile olduğunu düşündüğünüz o an, torununuzu kaybetmeyi göze aldınız mı?"

Masadaki suyu alıp tepesine dikerken en azında dinliyor dedim içimden.
Planım buydu zaten. Afallatıp konuşmak.

" bugün hamile değilim ama yarın olabilirim. Düğünümüzü kaçırabilirsiniz. Oğlunuzun en multu anlarını kaçırabilirsiniz. Bakın Nebahat hanım!"

Yüzükle elimi uzattım.
Gözlerim dolduğu için sesim çatallanıyordu.

"bana evlenme teklif etti biliyor musunuz? İstemeye bile geldi abimden. Benim zaten annem babam yoktu başımda, siz onu da yetim bıraktınız. Değdi mi nebahat hanım?"

Akan gözyaşımı hızlıca sildim. Ağlamaya değil güçlü olmaya gelmişim.
Gözleri üzerime sabitlendi yine.
Sakince yanıma otururken yüzüğümü süzüyordu.

"evleniyor musunuz?"

Başımı sallarken yüzünden ufacık bir gülümseme geçtiğine yemin edebilirim.

"bu da yalan değil,değil mi?"

Gülerek başını salladım.

"yok valla evleniyoruz. Kendi almış bu yüzüğü."

Dokunursa ikimizden biri erirmiş gibi bir korkuyla elimi tutup kendine çekti.
Ağladığını o an fark ettim.
Elimi kirletmek işe yarıyordu. Tahmin ettiğim gibi.

Nebahat atakul blöfümden etkilenmişti.

"çok zevklidir oğlum."

Kız seçimlerinde de mi?

Bu soruyu içimde tutup başımı salladım.

"istedi mi dedin?"

Kaleye girmiştim. Şimdi dikkatlice yukarı çıkacak bayrağı asacağım.
Hadi asiye!

"istedi... Çiçekli çikolatalı falan."

"ayol benim oğlum-"

Hıçkırığı boğazında düğümlenince tekrar bardağına su doldurup ona verdim. Sakince içerken göz yaşlarını sildi.

"benim oğlum Londra'ya gitmişti. Küçüktü de daha. Aklım her gün onda ama işte... Tutturdular İyi olur diye. Neyse... Oradan geldi bu..."

Kendi anlatıyor, bayrağı dikmek üzereyim.

"burada kuzeninin düğünü var. Her şeye burun kıvırıyor. Küçük ya daha da, istemeye gittik mesela. Damat tuzlu kahve içti. Bizimki bir hafta söylendi. Çok saçmaymış, ona kimse içiremezmiş."

Beni ilk kez görüyor gibi süzdü. Belki ilk kez önyargılarını kenara koyarak bakmıştı bana.

"İçirir oğlum derdim.bi kız gelir. Kalbini çalar, tuzlu kahve vız gelir tırıs gider. "

O günleri hatırlayıp kendi kendine gülerken elini avucumun içine aldım.

" tuzlu kahve içti mi? "

Bayrağı dikiyorum.

" içti. Hem de tek dikişte."

Gülümsedi. Sonunda bana gülümsedi. Usulca akan yaşlarını sildi. Elimi tekrar avucuna alırken ben devam ettim.

"Nebahat hanım benim annem yok. Eksikliği fark edilmeyecek gibi değil. Ama bakın. Siz varsınız. Ona da bunları yaşatmayın."

Başını sallarken fethettiğim kalenin önünde zafer pozu veriyordum.

"ne yapmam gerekiyor?"

İşte bu. Kocaman sarılmak istedim zaferle.
Ama tabiki engelledim kendimi.

"onu arayarak başlayabilirsiniz. Bir şeylerden taviz vermesini istemeden sadece onu özlediğinizi söyleseniz, eminim ona da çok iyi gelir."

Başını salladı.

"yıllarca karşısında olmayı denedim. Ama karşıma yüzükle çıkıp geldin. Biraz da bu yolu deneyelim bakalım."

Hala plan yapmasını önemsemeden hevesle başımı salladım.

"teşekkür ederim Nebahat hanım. Benim için olmadığını biliyorum. Ama onu mutlu ederek beni de çok mutlu edeceksiniz."

Dolan gözlerini göstermemek için kafasını çevirirken ayaklandım.

"ben kalkayım artık."

Sessizce takip etti beni.
Kal bi kahve içelim, fal da kapatırız diyecek hali yok ya.
Kapıdan çıkmadan geri döndüm.

"bir de şey istesem... Hamile olduğumu söylediğimi falan, Doruk'a söylemeseniz."

"ayol beni asiye ikna etti der miyim sence?"

Şaşkınlıkla yüzüne bakarken meşhur kahkahası attı.

Bu da mı gol değil be neboş?
Gülerek kapıdan çıktım.
Berk'in arabası bıraktığım yerde beklerken bastırdığım duygular açığa çıkmasın diye hızlı adımlarla kendimi içeri attım.

" başarmışsın tatlım! "

" nerden... Nerden anladın?"

Kendimi sıkıp sıkıp bırakınca olan ağlama krizine girecek gibiydim.

"e yolcu edip arkandan falan baktı. Sen niye böylesin?"

"berk..."

Ağlamaya başlarken bana döndü.

"berk oldu galiba!"

O kahkaha atmaya başlarken coşkuyla sarıldım.kendimi güvende hissedince hızlanan gözyaşlarıma baktı.

"neden ağlıyorsun peki?"

"içerde çok sıktım kendimi."

Gülerek saçımı okşadı.

"berk ya iyi ki yanımdasın."

"tabii tatlım. Ama yani, merak ettim şimdi. Nasıl ikna oldu? Kaç sene sonra bir konuşmayla nası hallettin anlamadım?"

derin bir nefes aldım.

" hamileyim dedim. "

Ağzı beş karış açılırken gözleri yerinden çıkacak sandım.

" NE? SEN HAMİ-"

" hayır hayır, berk sakin! "

" ne ne ne değil misin? "

Değilim diye üzüldü mü gerçekten. Şimdi doğursam kendi bakacak sanki.

" değilim. Blöftü. Ona da söyledim zaten sonradan olmadığımı. Afallayıp düşünmesi içindi. "

Kocaman olmuş gözlerle bakarken elini ağzına kapattı.

" ohaa asiyeee. Bu tarafını nası fark edemedim yıllardır. Aybikle bize de kaos 3.sü lazımdı."

Bu sefer ben kahkaha attım.

" ee boşuna arkadaş olmadık. Ama benden kaoscu falan olmaz. Bugünki yetti de arttı. Nolur artık eve gidelim."

Gülümseyerek elimi sıktıktan sonra beni eve götürdü.

---

Mutfakta coşkuyla şarkı söyleyip yemek hazırlama işimi dans gösterisine dönüştürürken işten gelecek Doruk 'u bekliyordum.

Nebahat hanımla iyi geçeceğine içten içe ben de inanmamışım demek ki kendimi aşırı mutlu hissediyordum.
Açılan kapının sesiyle yerimden ayrılmayacağım için coşkuyla bağırdım.

"doruuk! Hoşgeldiin!"

Mutfağın kapısında dikince ona döndüm.
Şok olmuş gibi bir ifadesi vardı. Şok vee, afallamış.

Neboş yine mi olmadı yoksa?

"aşkım iyi misin?"

"iyi?"

Yüzüme bakarken saniye saniye kocaman bir sırıtma yerleşir yüzüne.

"İYİ Mİ? harikayım asiye! Az önce kim aradı tahmin et?"

yapmışsın...

"kim?"

"ANNEM!"

coşkusuna kahkaha atarken beni kucaklayıp döndürmeye başladı.

"haftaya beni vee... Sıkı dur... Seni yemeğe çağırıyor!"

"A-a! Yaşasın!"

"yaşasın mı?"

Beni yere bırakıp yüzümü incelemeye başladı.

"ne oldu? Yaşasın çok sevindim!"

Gözleri büyürken ellerini beline koydu.

"biliyordun! Hatta nasıl bilebilirsin? Sen yaptın!"

Bunu aslında söyleme planım yoktu.
Neboş da gerçekten benim konuştuğumu söylememiş yani.
Ellerimi havaya kaldırıp gülerken kaldırdığım ellerimi tutup dudaklarına götürdü.

"yine nasıl başardın?"

Hamileyim dedim... Fikrime gülerken göz kırptım sadece.

"sihirbaz asla sırlarını açıklamaz."

"gerçekten inanılmaz birisin. Gerçekten."

"biliyoruum."

Yanağıma birkaç şapırtılı öpücük koyduktan sonra cızırdayan tavukları çevirmem için tezgaha yöneldim.

"ya müstakbel karıma bakın her sorunu halledebilecek kadar güçlü."

Gülerek yemeğimi pişirirken iltifatlarıyla sarmalanmıştım.
O ve ailesi arasına girmek benim için büyük bi engeldi.bunu aşarsak başka problem kalmazdı. İyi de, problemsiz bi yaşantı, nasıl oluyordu?

" ya Doruk! Çok iyi gidiyor her şey. Sen de bozulacak diye korkuyor musun?"

Arkama geçip kollarını belime dolarken başımı yasladım.

"korkmuyorum.seninle hiç bir şeyden korkmuyorum."

Onu bu kadar mutlu görmek... İşte bunun için her şeyi göze alabilirim.
Salondan çalan telefonumu duyunca ona döndüm.

"bırakamam şimdi kimmiş baksana."

Salona geçti.

"kayıtsız numara!"

Odadan seslenişine bende bağırarak cevap verdim.

"açsana, önemli olabilir."

Telefonun sesi kesilirken alo dediğini duydum.
Yanıma gelip kim olduğunu söylemesini beklerken uzayan sessizlikte kapıya eğilip bağırdım.

"kimmiş Doruk?"

Ses vermedi. İçime çöken garip hissi açlığa bağlayıp yanına gittim.

"doruk?"

Kanepede oturuyordu. Telefonum elindeydi. Yere bakuyordu.

"Doruk kötü bi haber mi?"

"ne?"

Beni ilk kez görüyor gibi bakmıştı. Sen kimsin der gibi. Az önceki gülüşleri nereye kayboldu?

"kötü bir haber mi diyorum?"

"hayır."

"kimdi söylesene!"

Yanına oturdum sıkıntıyla.

"he, şey ya. Banka."

"ne bankası?"

"ne bileyim ne bankası. Önemsizdi kapattım."

Hızlıca ayaklandı. Ne saçmalıyor bu?

"sana ne oldu peki?"

"bir şey yok. Ben çıkıyorum."

Ciddi misin der gibi suratına diktim bakışlarımı ama omuz silkti.

"nereye çıkıyorsun yeni geldin?"

"çıkıyorum işte. Görüşürüz."

Hızlı adımlarla kapıdan çıkmadan bana son bir bakış attı. ihanete uğramış gibi.ona büyük bir haksızlık yapmışım gibi.

çıkar çıkmaz koltuğa bıraktığı telefonumu alıp çağrı geçmişime girdim.
Hangi numarayı görmeyi bekliyordum bilmiyorum ama arayan numaranın silinmiş olmasını beklemiyordum işte.

Onu böyle üzecek kim ne söylemişti ve neden silmişti.

Arka plandaki sarılmış duvar kağıdımıza bakarken mutluluğumuz bozulacak diye korktuğumu söylediğimi hatırladım.

Şom ağzımı seveyim. Neler oluyor?

---

Ay noluyo noluyooo cödkmcjdmxıd

Ben neboşla doruk'un arasını asiye tatlıya bağlasın istiyordum hep.
Olmayan bebişimiz şimdiden sorun çözüyor maşallah teyzeleri öckfmcjdmckf

Seviliyorsunuz. Öpmüşüüüüm <3

Continue Reading

You'll Also Like

19.2K 1.1K 20
Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişimind...
52.8K 1K 38
Ben Nefes 17 yaşımda üniversite hayalleri kurarken yâşça büyük Urfanın en zengin en tehlikeli Şariwan ailesine gelin giden Nefes. Babam doğduğumda...
Ateş'in Evi By Pelin Cansu

Mystery / Thriller

33.3K 1.5K 50
Siyah Güz Semti denilen ruhsuz insanlarla dolu bir yerleşim yerine annesi ile birlikte taşınmak durumunda kalan Destina durumdan hiç memnun değildir...
42.4K 3.8K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...