Kıpırdanmaya çalışırken düştüğüm boşluk hissiyle irkilerek uyandım.
Nerede olduğumu ve neden orada olduğumu kavrama zamanı.
Doruk 'un kollarının arasındayım.
Okey iyi gidiyoruz.
Koltuktayız ve dönersem düşerim.
Dün geceyi hatırladım. Göğsüne sarılmış mutluluktan dört köşeye uyudum mu yine.
Ya niye sürekli uyuyorum?
Çünkü çok huzurlu?
Okey.
Uyandırmak istemiyordum ama bu kadar yakında ve bu kadar huzurla uyurken öpme isteğimi bastıramadım.
Dudaklarım kibarca yanağını öperken uzaklaşmadan tekrar öptüm.
Öpmenin doyumu yoktu. Asla.
Şu halime gülerken son günlerdeki yaşantıma hayret ettim.
O kadar güzel ve kusursuzdu ki. İşin iyi tarafı bu mutluluk gökten zembille inmemişti. Tırnaklarla kazanılarak elde edilmişti.
Hayatımda hiç umut ışığı yok gibi görünürken şimdi geleceğimizi apaydınlık görüyordum.
Bunca aydınlığın sebebi de işte karşımda, huzurlu uykusundaydı.
Onu daha çok sevemem zannettikçe daha çok seviyor, daha fazla bağlanmam dedikçe daha çok ona karışıyordum.
Evlilik mevzuları ilk açıldığında bir şey değişmese bile herkes ayrılmaz olduğumuzu görecek demişti.
O zaman kimseye bir şey kanıtlamaya ihtiyacımız yok zannederdim ama o haklıydı.
Ayrılmaz olduğumuzu bize bakan herkes görebilirdi artık.
Bunun gelip geçici bir heves olmadığı daha ne kadar ispatlanabilirdi ki?
Yüzünü gıdıklayan saçlarım yüzünden rahatı kaçarken başını geriye attı biraz.
Ah ömrüm boyu oyalanabileceğim boynu gözlerimin önünde serili.
Baş döndürücü, sıcacık kokusu beni kendine büyüklerken boynunu öptüm.
Sonsuza dek tek bir yerden öpecek olsam boynunu seçer miyim?
Dudakları listede yoksa evet.
Düşüncelerimin içinden nereden geldiğini anlamadığım bir açlıkla dudaklarım tekrar boynunu bulunca uyandı tabii.
Yüzümü görebilmek için geri çekilirken gülümsüyordu.
Elimi henüz tam açamadığı gözlerinin kenarlarında gezdirdim.
"günaydın."
Dudakları anlıma bastırıp beni tekrar kendine çekti ama bu az önce doyamadığım boynuyla daha bi samimiyet kurmama sebep oldu.
Öptüğüm yerdeki tenini dudaklarımın arasına kıstırıp bırakmayınca güldü.
"napıyorsun?"
Bırakır bırakamaz aynı şeyi biraz daha aşağı yaptım.
Dudaklarımın altındaki adem elması şiddetle hareketlenirken bir anda doğruldu.
"saat kaç?"
Kolumdaki saati gösterdim.
"10'a geliyor."
"ne?"
Koltuktan kalkıyorken elinden tutup gitmesini engelledim
"ya nereye? Uyanmanı bekliyorum burda."
Gözlerinden bir ışık geçerken sırıtarak geri çöktü koltuğa.
"uyanmamı mı bekliyordun. O niyeymiş?"
Sence neden?
Bu şuhlu hareketi içime saklayıp gülümsedim ona sadece.
Ama telaşla tekrar doğruldu.
"ama benim çıkmam lazım güzelim . Uyuyakalmışım zaten."
"nereye?"
"birileriyle... Birileriyle buluşacaktım."
Şiddetle oflarken dün gece kaldığımız yerden devam ederiz umuduyla bacağımı üzerine atarak kucağına çıktım.
"geç kalmamam lazımdı ama..."
Sesi kısılırken ellerimi göğsünden yavaş yavaş karnına indirdim.
İşte böyle koca gövdeniz, sağlam iradeniz ve devasa egonuzla altımda eriyin doruk bey...
"nişanlımı bırakmıyorum, itirazı olan var mı?"
"yok... Sanırım yoktur."
Doğrulup elleri belimi kavrarken sırıttım. İşte böyle.
Ellerimi saçlarından geçirip bir yandan dağıtıp bir yandan severken gözlerini kapattı.
Yana kıvrılan dudağından,gülüşünden öptüm.
Hızlıca doğrulup ellerini sırtımda gezdirirken kendisi yaklaşıyordu.
Ah gözümü açtığım andan beri şiddetle öpmek istediğim dudaklarıyla buluşmak üzereydim.
Tabii telefon çalmasaydı.
"özür dilerim."
Dudaklarımda olması gereken dudaklarıyla sadece anlımı öpünce kendimi kenara attım oflayarak.
O da telefonu almaya kalktı.
"efendim.... Aynen çıktım bile... Ömer de gelmiş mi... Tamam birazdan oradayım."
"nası ya? Bu kadar önemli buluşman ömerle mi?"
"ömer, oğulcan, berk, kadir, olursa mazlum bile."
Erkekler korosu.
Aybike'nin deyimiyle şimdiden testosteron koktu.
"niye buluşuyorsunuz ki sabah sabah?"
"ayarlamamız gereken bi kız isteme var. Bana birini alıyoruz da."
Sırıtarak göz kırptı ama gözlerimi devirdim.
"hayırlı olsun ya. Manavdan mı alıyorsun pazardan mı?"
Öyle almak falan... Bizi bozar.
Yine de agresifliğimin sebebi bu mu emin değilim.
Gülerek yanıma oturdu.
Hiç gitmese keşke.
"beni bekle. Şu işleri ayarlayalım. Koşarak gelicem."
Şu ses tonuyla ruhumu ateşe verdi.
You set my soul alight...
Başımı sallamakla yetinirken giyinmeye gitti.
Gelene kadar yerimde kıpırdamadım. Beni bırakıp kardeşime gitmesi sinirimi bozmuş olamaz mı?
Telaşla kapıya yürürken uğurlamak için peşinden gittim.
" hadi görüşürüz."
Aynı anda birbirimizi öpmek için dönerken yanlışlıkla birbirini bulan dudaklarımızla karnım kelebeklendi.
Kader bile benimle olmanı istiyor sen gidiyorsun.
Dudaklarını çekmeden yavaşça öpmeye başlarken ellerimi omuzlarına çıkardım.
Beynimi off moda alıyorum.
Sırtım ellerinin baskısıyla duvarla buluşurken kendime daha çok çektim.
Alt dudağım sertçe kavranılmış, esiri olmuşken sinirle nefesini bırakarak çekildi.
Yanan yanaklarım ve ona açlıkla bakan gözlerime baktı. Yüzüne oldukça tehlikeli bir gülümseme yerleşirken dudaklarını tam dudaklarımın üzerine getirip konuştu. Nefesi dudaklarıma çarparken kalbim tekledi.
"beni bekle yavrum."
Kapıdan çıkıp giderken sersem sersem dakikalarca durup üzerimdeki etkisinden sıyrılmak istedim.
Beynim tekrar on moduna almam biraz sürdü.
----
Denize bakan masalardan birine oturmuşlardı. Hepsi gelmişti ve geç kalmıştım.
Tabi kalırım.
Asiye varken, bana öyle bakarken nasıl kalmam. Ah asiye...
Şu düşüncelerden kurtulmaya çalışarak masaya ilerledim.
"selamlar!"
Kötü bakışları üzerimde geziniyordu.
Bir sandalye çekip boş bıraktıkları tarafa oturdum.
"ne var lan o kadar mı geç kaldım."
4 çift gözde kötü bakışlarını çekmediler
"alooo noluyo!"
"hah! Aşk adamı Doruk gelmiş!"
"romantik prens!"
"evlilik tekliflerinin kralı!"
Sırayla beni överlerken şaşkınlıkşa suratlarına baktım.
%100 ironi belli ki.
"oğlum yaktın lan bizi."
Berk elini masaya vurunca şaşkınlıkla ona baktım.
"bana ne olduğunu açıklayın hemen."
Kadir kendini sandalyesine atarken izahı üstlendi.
"paşam öyle romantikmişsin, öyle aşk adamıymışsın, öyle bi teklif yapmışsın ki,kızlar durmadan seni anlatıyor."
Şimdi belli oldu karın ağrıları.
Tamam kayınçolarımı germek istemem ama...
Gülerek ellerimi kaldırdım telsim olur gibi.
"aybikeden yemediğim dirsek kalmadı."
Berk homurdanırken Oğulcan dirseğini geçirdi yine.
"dur sana daha neler yedircem."
Normal iletişimleri olduğu için gocunmak yerine sırıttı berk.
"hayır evlilik gündemini soktuğun yetmiyor bi de çıtayı öyle bi yere koymuşsun ki!"
"biz de düşündük acaba toplu nikah töreni gibi toplu teklif töreni mi yapsak? Güzel bişey ayarlarız herkes aradan çıkarır."
E oha...
"bu yüzden aşk adamı olamıyorsunuz oğlum. O nası plan lan."
"ben olmaz dedim zaten. Beni bile kovdu bu başbaşa bırak diye bi bildiği vardır. Yanlız halledelim dedim."
Berk'in söylediğini şiddetle onayladırlar. Anlaşılan idol ben olmuşum. Eeeee!
"yani siz yine ciddiyseniz düşünün bir şeyler. Ben fikir veririm. Malum benden soruluyor... Aşk adamıyım, romantik pren-"
"aman aman tamam!"
Ellerimi kelepçelenmeye hazır önlerine ittim.
"tamam kardeşinize romantik evlenme teklifi etmek suçsa tutuklayın beni."
Ömer atmaya çalıştığı kötü bakışlarının altından gülümsemesini bastırmadı.
"asiye nası cıvıl cıvıl ama. Heheeeyt!"
Diğerleri de onaylarken Oğulcan dizimi sıktı sevinçle.
Tamam duygu karmaşası yaşanıyor burada.
"harbi he. Aslan enişte ya!"
"ooff enişte demeyin şuna. İyice havalanıyo."
"aaa ömer. Ben artık sen de başlarsın demeye sanıyordum."
Kadir gülerken ömer'i ittirdi.
"herkes enişteciyse Oğulcan da bana enişte desin artık."
Tabii ki berk.
"ben ne alaka ya?"
Berk'in kendi ve Aybike'yi her fırsatta araya sokarken oğulcana bulaşacak tek bir fırsatı da kaçırmıyordu.
Şu ekiple kız istememizi planlamanın şaşkınlığı da işin içine girince güldüm. Vay be...
"tamam hadi. İsteme?"
"heh nası yapıyoruz?"
"ne biliyim kadir. Ben de sen biliyorsun sanıyordum."
"oğlum sence ben daha önce kız kardeşimi verdim mi birine?"
"peki sence ben kız istedim mi kendime?"
Berkle oğulcan birbirlerini ittirerek gülüyorlardı.
"tamam hadi gülmeyin. 5N1K ile gidelim . İlk soru, ne zaman?"
"cumartesi olmaz mı?"
Oğulcan'dı ve makuldu.
Sadece kafaları sallayarak onay verdik. Cebimden minik not defterimi çıkarıp not aldım.
-cumartesi.
"bu çocuk derisine hep böyle çalışıyo."
"aşk adamı kolay olunmuyor demek ki."
"tamaam. 2. Soru,nerede?"
"heh bu önemli."
Kadir ellerini masada birleştirip eğildi.
"ben düşündüm ki bir ev kız evi olsun. Bir ev de erkek evi gibi. Yani istemeye kız evine gidilir. Sonra diğerine dağılınır."
"kız evi bizim ev olmuyor mu işte?"
Kız bizim evde çünkü.
"bizim ev daha uygun olur. Aile evi sayılır en büyük benim çünkü."
"ben napıcam bu arada?"
Ömer sevinçle ellerini çırptı.
"heh en sevdiğim bölüme geldik. Sen evde kalmayacaksın bu arada."
"haydaa!"
Elimi masaya vurunca dört çift göz de pür dikkat beni izlemeye başladı.
"neden kalmıyorum?"
"ya Biraz haklı şimdi. İstemeden önceki gece asiye bizde kalır zaten. Sen de nerde istersen-"
"benimle kalır."
Berk'e başımı salladım sadece .
"isteme gecesi de kendi evine döner ama sen dönmesen daha iyi yani."
"istemişim almışım niye dönmüyorum."
"daha vermedik aslanım dur bakalım o kadar emin olma."
Ömere gözlerimi devirdim.
"iki gün be! Sinirimi bozma girdik madem bi işe layıkıyla yapalım. Melisa da senle olur hep. Malum. Görümce"
Kardeşimin görümce diye anılmasına gülerken başımı salladım.
Tek ömerle olsa diretip en azından tek geceye indiririrdim ama dördüyle mücadele edemem.
"tamam bu da halloldu."
-kadir'lerde. Sen berk'te kal.
"soru 3,neden? Ay bu yok pardon."
Gülerlerken gelen çaylarımızı yudumladık.
"çiçek çikolata alıyorum, başka bir şey var mı?"
Ömerle kadir birbirlerine seri bir bakış atınca doğruldum.
"var mı? Söyleyin varsa bakışmayın öyle."
"yok yok. Devam."
Sizde bir karın ağrısı var gibi ama..
-çiçek çikolata
"en önemli soruya geldik şimdi. Kim?"
"kim'i isteyeceğini mi soruyorsun?"
"aynen gerizekalı."
Oğulcan berk'in ensesine şaplatırken güldük.
"kim isteyecek?"
İşte şimdi sessizlik uzuyordu. İsteyecek babam yoktu başımda. Bunu hepsi biliyordu.
Gözleriyle bana sevgi dolu bakışlar atarken ömer elini omzuma attı.
"madem herkes aile, o kadar da büyük bi problem değil."
"ben isterim!"
Berk'i şimdilik duymamazlıktan geldim.
"ya hepiniz kız taraflığı yapıyorsunuz bi kere. Melisa mı istesin illa?"
"saçmalama lan."
"ben isterim!"
Berk bir kez daha kulak arkası edildi.
Henüz buna hazır değilim.
Gözlerim ömer'deyken ne dediğimi anlayıp kendini geri attı.
"OHA! Biricik kardeşimi kendim mi istiycem. Ölürüm daha iyi!"
"of aman tamam sen zaten dilim sürştü diye başka birini isterdin!"
Kadir 'e diktim bu sefer gözlerimi.
"ben mi?"
O da şoka girmişti.
"ya sen melisa' dan benim eniştem olmuyor musun?"
"ama asiye 'nin de tek büyüğüyüm. Kendim isteyip kendim vermeyeceksem olmaz"
"ben isterim!"
Berk...
"mazlum...?"
"öh mazluma gelene kadar?"
Oğulcan' a döndüm.
"ben kız tarafıyım abi. Makas kesmiycek kapı açılmıycak. O işler bende. İsteyemem yani!"
"ben isterim!"
Son çare acılı yüzlerimizle berk'e döndük.
Berk ister de... İstiyorum diye ortalığı karıştırmasın.
"berk... Bu konuda sana güvenebilir miyim?"
"niye güvenemeyesin? Hayır şahit de benim zaten"
"çenenle ortalığın *mına koyma potansiyelin var çünkü kardeşim!"
Ömer çaktırmamaya çalışarak güldü.
"neyse güveniyorum o zaman."
"tabii. Niye sona kaldım hiç anlamadım."
"nesini anlamadın iblis berk. Sen kız istersen verecek insanın bile veresi kaçar."
Berk Gülerek makas aldı oğulcan'dan.
"sen daha dur. Ben senden ne kızlar alıcam."
"hoşt! Yavaş al!"
Onlara gülerken son maddeyi de not aldım.
- berk.
---
İYİ BAYYRAMLAAAR 🤍💙