"Dakika Dakika"

By Zeze1641

289K 10K 9K

Dudakları çok yakındı. Heyecanlandım. Yüzüme basan sıcağa rağmen çekilmedim. Anın büyüsüne bıraktım kendimi... More

One
Two
Three
Four
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Thirteen
Fourteen
Fifteen But Zarife°Harun
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty One
Twenty Two °1
Twenty Two °2
Twenty Three
Twenty Four
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Nine
Thirty
Thirty- One
Thirty-Two
Thirty-Four 🌟
Thirty-Five
Thirty-Six
Thirty-Seven
Thirty-Nine 🌼
Fourty-One
Fourty-Two°1
Fourty-Two°2
Fourty-Three°Oh SHİT.
Fourty-Four
Fourty-Five
Fourty-Six
İn another universe
Fouty-Seven
Fourty-Nine
Fifty°1
Fifty°2
Fifty-One
2 Sene 2 Ay 1 Gün 16 Saat
Fifty-Two
Fifty-Three
Fifty-Five
Fifty-Six
Fifty-Seven
Fifty-Eight
Fifty-Nine
Sixty But Wedding
Sixty-two
Sixty-Three
Sixty-Four
Sixty-Five
Sixty-Six
Sixty-Seven But Miracle ✨
Sixty-Eight
Sixty-Nine
Seventy
Seventy-One
Seventy-Two
Seventy-Three
Seventy-Four But F İ N A L
Deva Dump

Twenty

4.9K 172 99
By Zeze1641

🔥 Alarm, yine.

————

Tek elimle telefonu kulağımda tutmaya çalışırken diğer elimle kapıyı açıp eve girdim. Elimdeki çantaları girişteki askıya askıp salona yol aldım.

"pek kaç kişi getirebiliyoruz? Sınır var mı?"

Doruk kanepede yatıyordu. Pineklediğini görünce sabahki iş görüşmesinin çok da iyi geçmediğini düşündüm. Tekrar hevesini kaybetmesinden korkuyordum.

"tamam o zaman."

Doruk sesimi duyunca kafasını kaldırıp gülümsedi. Telefondayım diye dudak işaretleriyle "hoşgeldin" dedi. Ben de sessiz bir öpücük atarak cevap verdim.

"o zaman haber alınca bana da söyler misin. Eve gelmek üzereyim kapatayım."

Eve geldim değil de üzereyim deyince Doruk kaşlarını çatarak anlamaz bakışlar attı.

"peki teşekkürler. Haber bekliyorum."

Telefonu elimden bırakmadan yanına gittim.
Ben de yanına sığabileyim diye iyice kenara kaydı. Kollarımı ona dolayarak yanına uzandım.

"eve gelmek üzereyim mi?"

"hı hı. Ev derken senden bahsediyorum."

Kaşları kalkarken suratına kocaman bir sırıtış oturdu.

"bak seen."

Kollarını bana dolarken gerçekten evde olduğum hissini içimde hissediyordum. Şu anda sokakta, gecekonduda veya en ala villada olabilirdik. Ama ben ancak onun kollarında olmakla evde olacaktım.

"nasılsın?"

"iş görüşmesi iyi sayılmaz ya. İhtiyacımız yok ama bir bakalım ararız sizi dediler. Aramayacakları belliydi."

"iş görüşmesini bırak sen nasılsın?"

Huzurlu gülümsemesiyle burnunu saçlarıma sürttü.

"iyiyim güzelim. Sen nasılsın? Kimle konuşuyordun?"

"yıl sonu organizasyonunu düzenleyen çocukla. Kaç kişi getirebileceğimizi soruyordum."

"çocuk he. Ee kaç kişiyi getirebiliyormuşsun."

"tek kişi maalesef. Abimle giderim."

Üstünden kamyonla geçmişim gibi şok bir ifadeyle suratıma baktı. Baktı ve baktı. En sonunda suratını biraz düzelttip konuşmaya çalıştı .

"anlıyorum . İyiymiş."

Salak çocuk.

Gözlerimi devirip gülmeye başlayınca iyice sinir olmuş bakışlarını suratıma dikti.

"bakma şöyle. Şaka şakaaa"

"nası şaka. Benle mi gidicen? "

"daha belli değil kaç kişiyi getireceğimiz öğrenip dönecek de.. Sensiz şurdan şuraya gitmem."

"heh şöylee. Bi de benimle eğleniyor musun ya?"

Beni belimden tutan elleriyle saçlarım yere değene kadar ittirdi. Kanepeden yuvarlanmak üzereyken hem gülüyor hem kollarımı ona dolamaya çalışıyordum. Telefonum tekrar çalınca durduk. Beni tekrar kendine çekti. Telefonu tutan elimle ona tutunamayacağım için açmadan fısıldadım.

"beni sıkı tut."

Ellerini sırtımda birleştirirken beni iyice kendine çekti. Ilık kokusu başımı döndürürken dikkatimi telefondaki sese vermeye çalıştım.
Doruk da çok yakında olduğu için söylediklerini duyabilecekti.

"alo?"

"efendim ecevit ?"

"şimdi aradım da yetkiliyi...kişi sınırı yokmuş ama oturma planı yapılmadan bildirmeliymişiz."

"tamam çok güzel o zaman."

Doruk telefondan çocuğun duyabileceği şekilde dudaklarını alnıma bastırıp şap diye öptü. Ben utançtan bu sesi ne diyerek toparlayabileceğimi düşünürken Doruk sırıtıyordu.
Telefondaki çocuğun sesi bir süre kesildi.

"ıı asiye tamam o zaman.haber verirsin. Eve geldin herhalde ben kapatayım."

İster istemez gözlerimi Doruk'un gözlerine diktim.

"geldim geldim. Haberleşiriz o zaman."

"haberleşiriz. Asiye bu arada bu sabah söylediğim şeyi lütfen -"

"yok sorun yok! Görüşürüz"

Alelacele telefonu suratına kapatıp. Tekrar doruk'a sokuldum.

"o neydi öyle?"

"ney neydi?"

"lafı ağzına tıktın çocuğun."

"amaan. Yeteri kadar konuştum."

"söyleyeceği şeyden mi kaçtın sen?"

"hayır Doruk. Sevgilime yeni kavuşmuşum. Beni daha fazla oylamasından kaçtım. Yok yani çok istiyosan arayayım tekrar biraz daha laflayalım."

Dikkatini dağıtmak bu kadar kolay olduğu için içimden şükrettim.

"sevgiline mi kavuştun seeen."

Elleri saçlarımda gezinmeye başladı.
Aklımdan yıl sonu organizasyonunu düşünüyordum.son sınıflar mezuniyet kutlaması yaparken diğer sınıflar da kendi aralarında bir eğlence düzenliyorlardı. Geçen sene üzerine durmamıştım ama şaka maka okul yıllarımız da bitecekti. Doruk'la, aybike ve berkle , abim ve melisayla.... Sevdiğim insanlarla vakit geçirebilecekken geçirmekte fayda vardı. Tek sorun geçen sene gidenlerin fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla şık bir ortamdı ve benim buna uyacak kıyafetim yoktu. Düşünceler beynimde gezerken fark etmeden ofladım.

Hemen kafasını çekip yüzümü inceledi. Bir iç çekişim bir oflayışım onun için acilen çözülmesi gereken problem mahiyetindeydi.

"noldu güzelim?"

"elbise almam lazım."

"ne için?"

"e yılsonu işte Doruk. Geçen seneden biliyorum. Abartılacak bir şey yok ama en azından şık bir elbise giysem iyi olur."

"alalım o zaman."

Zeka fışkırığı sevgili işte.

"Aybike ya da melisa 'yı arayayım diyordum ben de. Birlikte çıkarız. Ya da üçümüz.Aybike çok abartmak isterse melisa bana destek olur."

"benimle de gidebilirsin?"

"dördümüz mü?"

"hayır tabiki. İkimiz. Akşama kadar boşuz gidip alalım."

"valla mı?"

Heyecanla doğruldum. Benim için tüm öğleden sonra mağazalarda gezmeye razı mıydı?

"valla. Tabi sen de istersen."

"istemez miyim?! Dur ben Bi hazırlanayım çıkalım."

Hızlıca kanepeden kalkıp kendimi odaya atarken bir elbise aramaya gitmek için fazlasıyla heyecanlıydım.

----

Arabayla gidene kadar herkesi arayıp gelip gelemeyeceklerini sordum. Akşam olduğu için abim ve melisa geliyordu. Berk ve Aybike 'nin böyle bir organizasyonu kaçırma ihtimali yoktu-hatta Aybike ne giysek kritiklerine acilen başlamak istedi - oğulcan o akşam çalıştığı için gelemiyordu. Ömer zaten... Ömer' i özlediğimi ve o akşam aramızda olmasını istediğimi fark ettim. Neyse ki yıl sonu geliyordu. Staj tarihlerini ayarlayabilirse yakında gelecekti.

Yolda giderken ecevit 'i tekrar arayıp yanımda 5 kişi getireceğimi söyledim. Baya kalabalıktık. Birleşsek kendi partimizi bile yapabilirdik ama napalım. Aklım hala getiremediklerimde.

Çok da lüks olmayan bir mağazaya girdik. Şık olmalıydı ama ne fazla iddialı ne de pahalı bir şey almak istiyordum

Sadece ortama ayak uydurayım yeter. Kimsenin ilgisini çekmek istemiyorum.

Yanımıza yardıma gelen hanımefediye istediğim özellikleri saydım. Üçümüz mağazanın içinde gezip deneyeceğim elbiseleri seçiyorduk. Doruk birkaç adım geriden geliyor her şeye karışmıyor ama yerinde tespitler yapıyordu.

"mavi nasıl olur?"

"çok yakışıyor ona mavi"

Doruk atılınca kadın bana yaklaşıp gülümsedi.

"Valla çok şanslısınız."

kadının omzunun üzerinden Doruk 'a bakarken gülümseyerek başımı salladım.

Ne kadar şanslı olduğumu tahmin bile edemezsin...

Hanımefendi askıların arasından bir elbise çıkardı. Eteği uzundu ama sırtı bildiğiniz yoktu.
Kadın Doruk' u kışkırtmak ister gibi ona dönerek konuşuyordu.

"valla fiziği su gibi. Bunu çok iyi taşır"

Doruk'u inceledim. Kadın da benim gibi test ediyordu ama farklı sonuçlar istediğimiz belliydi. O karışırsa memnun olurdu, ben karışmazsa.

Doruk hoşnutsuz ifadelerle elbiseyi inceleyip bana döndü. Sesi sertti ama tavrı da netti hani.

"güzel taşır tabi."

Kadın alayla baktı.

"giyer diyorsun yani.valla en güzel modellerimizden biri bu ama, satamıyoruz ki. Alamıyor kızlar sevgilileri kıskanıyor diye. Sen genişsin herhalde bu konuda."

Mağaza içinde dedikodu gezdirip müşterilerden başka eğlencesi olmayan kadının söylediklerine Doruk 'un çenesi kasılarak cevap verdi.

" ben onu kendi gözümden kıskanırım hanımefendi. Ama kendisi giymek isterse, giyer. Kimse kimseden izin falan almıyor. "

Kadın morarırken son çare bana döndü ama doruk' un yanına geçtim.

"şanslısın derken haklıyıdınız. Giyeceğim elbiseye kısıtlama koymayacak kadar mantıklı ve saygılı birisiyle beraberim. "

Kadının elinden elbiseyi alıp diğer deneyeceklerimin arasına koydum. Giymeyecektim ama geri kafalılıkla bir mücadeleyi daha kazanmıştık. Zaferi taçlandırmak için lazım bir hareketti.

Kabinlere doğru giderken kolumu omzuna atıp fısıldadım.

"asdor ama son bağnaz bükücü."

Sonunda çenesi gevşerken sırıtıp elini kaldırdı. Bende ufak bir 5lik çaktım.

----

Denediğim dördüncü elbiseyle kabinden çıkarken kabinin karşısında oturan Doruk kalp atışımı hızlandıryordu. Koltuğun kenarına oturmuş bir atağını dizinin üstüne atmıştı. Kanepenin sırtına attığı koluyla işte feraset işte cesaret işte adam gibi adamlık diye düşündüm içimden.

Kendi içimdeki espriye gülerek ona doğru yaklaşırken kısık sesle ıslık çaldı.

"çok güzel olmuşsun."

"Doruk 4 elbiseye de aynı şeyi söyledin. Böyle yaparsan seçemeyiz ki."

"ne yapayım kızım. Hepsiyle de çok güzelsin."

Kızaran yanaklarımı saklamak için aynaya döndüm. Üzerimde pembe bir elbise vardı. kabine aldığım son elbiseyi de denemek için tekrar içeri girdim.

Son elbise açık maviydi. Kalın askıları vardı. Belime kadar oturuyor belimde pileleriyle genişleyip prenses elbiselerini andıran eteği diz kapaklarıma kadar iniyordu. Fazla iddialı değildi ama dikkat çekecek kadar güzeldi.
En çok içime sinen elbisenin bu olduğunu düşünerek kabinden çıktım.

Doruktan yine bir güzel olmuşsun beklerken o koltukta doğruldu.

"asiye... Peri misin be kızım"

Gülerek etrafimda döndüm.

"beğendin mi?"

"bunu alsak ya?"

Aynadaki halimi beğenmiştim valla...

Başımı sallayarak çıkarmak üzere kabine girdim. Elimi zorlanarak da olsa sırtımdaki fermuara attım ama inmiyordu. Biraz hopladım eğildim büküldüm ama indiremedim. Fermuarı çekerken iç çamaşırım sıkışmıştı ve şimdi açamayacaktım.

Dahası elbiseye bir şey olursa giymediğim gibi parasını da öderim.

"Doruk?"

"efendim?"

"orada görevli var mı?"

Cevabını vererek mors ettiğimiz kadın yanımıza gelmemişti. Başta rahat bırakılmamıza sevinsem de şimdi lazımdı işte.

"yok kimse."

"birini çağırsan?"

"noldu güzelim?"

"ya fermuar... Sıkışmış."

Hala açmaya çalışıyordum.
Doruk 'un sesini duymayınca çağırmaya gitti sanmıştım. Kabinin perdesi açıldığında irkilmem bundandı.

"ben yardımcı olamaz mıyım?"

Ufak kabinin girişindeki heybetli sevgilim yutkunmama sebep oldu. Yavaşça sırtımı döndüm.

O da ya anı benim gibi büyülü buluyor ya da sadece fermuara zarar vermekten korkuyordu ama yumuşacık hareketlerle parmakları sırtımda geziniyordu.
Tek elimle saçlarımı tepeye kaldırarak elinin altından almak istedim ama verdiği nefesler enseme değdikçe içim gıdıklanıyordu.

Fermuarı çekip açabildiğinde teşekkür edip çıkmasını bekledim.
Yavaşça sokukup enseme minik bir öpücük bıraktı.

Vücudumu öptüğü yerden şarja takmışız gibi bir elektrik akımı yayıldı. Nefesimi tuttum. Ellerini belimde kavuşturup aynadaki yansımamıza baktı.
O bakınca ben de dikkatimi aynada bize bakan gözlere verdim.
Gerçekten peri masalından fırlamış gibiydik.
Onun özel bir şey giymesine de ya da yapmasına gerek yoktu. O zaten ancak hayal ürünü olacak kadar mükemmeldi(!).

Gözlerimi ikimizde gezdirip güzelliğimize dalarken sesi kabinin duvarlarında yankılandı.

"asiye sen... Bir damla aşktan yaratılmışsın sanki."

Elimi kaldırıp ensesine koydum. O da başını indirip koluma bir öpücük bıraktı. Heyecandan terlemeye başlamıştım.
Yan kabinden gelen "ıhım ıhım" sesleri yerimden sıçratmasa yapabileceklerimi kestiremiyordum.
Sesle Doruk'u hızlıca kabinden itip üzerimi giyindim.

Yanına çıktığımda yan kabindeki kadın da aynı anda çıkıp bize baktı.

"valla gençler kusura bakmayın. Baya romantik bi anı böldüm ama.."

Utanarak başımı aşağı indirdim.

"ay yanlış anlamayın he. Aşktan rahatsız olacak değilim. Ama buraya bekar kalan son arkadaşımın da düğününe elbise seçmeye geldim. Hem de düğüne götürecek kavalyem bile yok."

oflayarak başını sallayınca dorukla göz göze geldik. İster istemez gülmemize sebep olmuştu.

" gülün tabi gülün. Size gülmek kolay aşk kuşları. Bulmuşsunuz birbirinizi... Aman kıymetini bilin he"

bize el sallayarak uzaklaşınca arkasından biraz sırıtarak seyrettik. Almaya karar verdiğim mavi elbiseyi almaya kabine dönünce Doruk kadının verdiği sırtı olmayan elbiseyi gösterdi.

"şunu denemiyor musun?"

"yok ya zaten almayacaktım. Cevap tam olsun diye."

"oh beee. İşte benim sevgilim."

Gülememe sebep oldu.

"hayırdır kıskanmıyordun?"

Kolunu belime koyup kasaya doğru yönlendirdi.

"kıskanmıyorum demedim güzelim. Üzerine değen her bir bakışın sahibini tek seferde öldürebilirim. Kararlarına karışmıyorum dedim sadece."

———

Eve gelip üzerimize rahat kıyafetlerimizi geçirince yorgunlukla koltuğa bıraktık kendimizi. Ben bile yorgunsam o kadar kıyafeti deneyen asiye daha yorgundur diye tahmin ediyordum. Bi film açıp izlerken dinlenmeyi teklif ettim. Film bahaneydi. 2 saat kollarımın arasında uzansın istiyordum.

"olur izleyelim. Drive'ı izleyelim hatta."

"Drıve mı? Aksiyon filmi mi izlemek istiyorsun."

"ya aksiyon olduğundan değil de ryan gosling oynuyor onda."

Kaşlarımı kaldırıp suratına diktim gözlerimi.

"nolmuş gosling'e?"

"bir şey olmamış. Çok severim."

"film izleyelim dedim asiyecim elalemin adamlarını değil."

Gülerek elini omzuma koydu

"bu arada ryan gosling'in gençliğine
seni çok benzettiğimi biliyor muydun?"

Sonunda ipin ucundan tutunacağım bir nokta bulmuştum.

"he bana benziyo diye seviyorsun yani? Ben daha yakışıklıyım ama bence?"

Gözlerini devirdi .

"Doruk ryan gosling'le kendini de kıyaslamazsın yani. Adam romantik filmlerin beyaz atlı prensi."

" allah allah ya. İşe bak. Beni mi ona benziyorum diye sevdin yoksa."

Gülmeye başlayınca homurdanarak mutfağa yol aldım.

"bak bakalım sana mısırı Doruk mu patlatıyo yoksa ryan mı?!"

Kahkahası kulaklarıma ulaşınca yumuşadım.

Koltuğa geçince bir kolumu omzuna atarken mısırı kucağıma koydum. Meşhur gosling'in filmi başlamıştı işte.

—¯—

Filmin az buçuk sinemayla ilgilenen herkesin bildiği meşhur gerilimli asansörde öpüşme sahnesi başlayınca gözlerimi çaktırmadan asiyeye indirim.

Nefessiz izliyordu resmen. Hayır bi oyuncuyu kıskanacak değilim ama biraz dikkati dağılsın diye öksürür gibi yaparak kafasını oynattım.

Görev başarılı.

Dikkati dağılınca yüzüme baktı sırıtarak. Sonra başını uzatıp dudaklarıma ulaştı. Ne olduğunu anlamamıştım bile daha. Uzaklaşırken şuh dolu bi sesle kulağıma kulağıma konuştu.

"filme biraz mola mı versek?"

Elimi çenesine koyup kendime çektim. O da bedenini iyice bana döndürdü. Nefesim kesilene kadar bırakmadım. Çekilir çekilmez bacağını atıp kucağıma çıkınca beline sarıldım. Ama beynimde türeyen teori kıskançlık damarlarımı yeşertti.

" bunu ryan golsing'e borçlu değiliz demi?"

Kucağımda kıkırdadığında olduğundan çok daha seksi gözüküyordu.

"ne alakası var. Sen boşver şimdi."

Elini saçlarımda gezdirdi.

"öp beni ryan.. Pardon Doruk"

Dudaklarını sıkı sıkı kapatmış gülmemeye çalışıyordu.

"anlıyorum, oynuyoruz he."

Yüzünde özgüven dolu bir gülüşle tekrar yaklaştı.

Bu kadına özgüven kadar yakışan bir şey yok yemin ederim.

Hızlıca tişörtümü çıkarıp attım. Gözlerini hiç bir utanma belirtisi göstermeden üzerimde gezdirdi. Ellerini omzumda hissettiğimde tenim karıncalanıyordu sanki. İncecik parmakları zarif hareketlerle tenimde kaydıkça içimde bir açlık doğuyor tüm bedenimi sarıyordu.

Üzerindeki kıyafetin yakalarını kenara çekerek omuzlarına öpücükler bıraktım. Kan yanaklarına toplanmış ona heyecanlı bir görüntü katıyordu.

Onu ben heyecanlandırıyordum.

Tekrar dudaklarımız buluştuğunda bir seviye atlamış gibi daha hızlı ve hırçındık. Dudakları her iki dudağımın arasına girdiğinde bırakmamak ister gibi tutuyor içime çekiyordum. Nefes alışlarının gitgide hızlandığını görmek beni de ele geçiriyordu.

Bazen bana zevk veren şey seksin kendisi değil de onun aldığı zevk gibi gelirdi. Onu tatmin etme duygusundan tatmin olma. Ama elleri karnıma indiğinde bu düşünceden az da olsa sıyrıldım.

Hayır bana verdiği zevki yadsıyamazdık. Bu kadın bana tarifi olmayan bir duygu şöleni bahşediyordu.

Bedenlerimiz yan yatırınca onu kanepede altıma alabildim. Sırtı buluşur buluşmaz elleri altındaki eşofmana kayıp sıyırdı.

O beni istiyordu.
Bana da istediğini vermek düşer.

Ellerimi bileklerine koyup baldırlarına kadar çıkardım. Yer yer tırnaklarımla bir yol çizdiğimde çıkardığı mırıltılar dünyanın en şuh dolu en güzel melodisi gibiydi. Dudaklarımı ondan ayıramıyordum. Omuzlarında göğsünde boynunda binlerce dudak izim kalıyordu sanki. Bedenimin içinde büyüyen şiddetli baskı, kaslarımda seğirmelere yol açıyor ister istemez güçlü nefes verişlerim inlemelere dönüyordu.

Sanki daha kavuşmadan beni aşkıyla dolduruyor sonra da sıra bu biriken duyguların patlamasını yaşamaya geliyordu..

Beline koyduğum elimle onu havalandırınca sorgusuzca çamaşını çıkardı. Sanki nefes almayı unutuyordum şu hali karşısında. Bana hazır, bana aç beni bekleyen bir kadın...

Kendimi ona dayadığımda ismimi mırıldandı. Sırf bu hareketiyle bana defalarca sahip olabilirdi.
Bedeni ondan ayrı hareket ediyor gibi kendisini bana itmeye çalışırken terlemiş saçları anlına yapışmıştı. Sımsıkı kapalı gözleri ile hem korkak hem cesurdu.

Güzelliği aklımı başımdan aldı. Bu görüntüsü ile gözlerimi, adımı sayıklayan tahrik olmuş sesi ile kulaklarımı, tenimi saran sıcaklığı ile tüm bedenimi tatmin ediyordu sanki.
Kendisini bana itmeye çalışıyor ama ihtiyacı olanı alamıyordu. Sonunda gözlerini açıp kollarını boynuma doladı.

"Doruk... Hadi.."

Aç ve yalvaran sesi Tüm vücudumu titretti.
Daha fazla dayanamadan kendimi iteken aynı anda çıkardığımız sesler odasa yankılandı.
Kendimi çekip her tekrar itişimde zayıf gövdesi havalanıyordu. Çıkardığı sesler biraz yükselene kadar devan ettim. Dudaklarını içime çekmeye çalışırken dilim benim kontrol ve dikkatimi kaybetmiş onu talan etmeye çalıyordu. Çıkardığı Sesler yükselmeye başlayınca ellerimi kalçalarına koyup destek vererek doğruldum. Ben sırtımı kanepenin sırtına dayarken bana yapışmış vücudu da benimle doğrulmuş, kucağıma oturmuştu.

Bu sefer önceki kadar şaşırmadı. Elleri hemen omuzlarımı bulup destek aldı. Ne onun ne benim tek bir saniye duracak halimiz yoktu. Ben kalçalarından destek verirken o da elleriyle omuzlarımdan destek alıyor kucağımda yükselip alçalıyordu. Çıkardığı sesleri kontrol edemeyişi beni daha da çıldırtıyor tüm hakimiyeti ona verme isteği uyandırıyordu.

Madem beni istiyorsun o zaman al der gibi...

Devam etmeye çalıştığında ama kendini kaldıracak gücü kalmadığında ayaklanarak yanımızdaki duvara yasladım. İlk darbemde yüksek perdeden bir inleme koyverdi. Bu hali sevdiğini biliyordum. Bir koluyla boynuma asılırken diğer eli belime ulaşıyor hatta inebildiği kadar kalçama dokunarak beni daha çok kendine itiyordu.

Çok çok... Çok seksiydi.

Birazdan kendimizi tutamayacağımızı düşünerek koltuğa çöktüm. Çok sürmeden ismim dudaklarında ardı arkası kesilmez çığlıklar halinde dökülürken dudaklarına kapanıp ismimi içime hapsediyordum. Tüm kaslarım aynı anda kasılıyor baraj kapağı sonunda açılmış gibi bir kuvvetle eriyip akıyordum. Sanki bedenimdeki son hücre gücü de ona aktarıp bitirirken onu kollarımın arasına çekip kanepeye uzandım. Hızlı nefesleri göğsüme vururken hissettiklerimi anlatacak kelimeler henüz bulunamamıştı.

———

Ya yine nası olduysa aşırı soft başlayıp aşırı hot bitirmişim.
Son bölümü koymamakta çok kararsız kaldım. Sonradan "olur olur, yeriz yeriz" mottosuyla yolladım gitti valla cödjmcıdmcjfk

Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By ❦

Teen Fiction

2.4M 44.9K 44
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
803 236 13
Kitapta +18 içerikli sahneler olacaktır. Bunu göz önünde bulundurarak okumanız rica olunur! Bir anda "Sen..."diye fısıldadı Deniz rengi gözleriyle gö...
959K 41.9K 177
çünkü alex'e deliler gibi aşık da olsam onun karanlığıyla baş edemezdim kaybolurdum o karanlıkta oysa ben aydılığı seviyordum o simsiyah bir geceydi...
66K 4.2K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.