"Dakika Dakika"

By Zeze1641

288K 10K 9K

Dudakları çok yakındı. Heyecanlandım. Yüzüme basan sıcağa rağmen çekilmedim. Anın büyüsüne bıraktım kendimi... More

One
Two
Three
Four
Five
Six
Seven
Eight
Nine
Ten
Eleven
Thirteen
Fourteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twenty
Twenty One
Twenty Two °1
Twenty Two °2
Twenty Three
Twenty Four
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Nine
Thirty
Thirty- One
Thirty-Two
Thirty-Four 🌟
Thirty-Five
Thirty-Six
Thirty-Seven
Thirty-Nine 🌼
Fourty-One
Fourty-Two°1
Fourty-Two°2
Fourty-Three°Oh SHİT.
Fourty-Four
Fourty-Five
Fourty-Six
İn another universe
Fouty-Seven
Fourty-Nine
Fifty°1
Fifty°2
Fifty-One
2 Sene 2 Ay 1 Gün 16 Saat
Fifty-Two
Fifty-Three
Fifty-Five
Fifty-Six
Fifty-Seven
Fifty-Eight
Fifty-Nine
Sixty But Wedding
Sixty-two
Sixty-Three
Sixty-Four
Sixty-Five
Sixty-Six
Sixty-Seven But Miracle ✨
Sixty-Eight
Sixty-Nine
Seventy
Seventy-One
Seventy-Two
Seventy-Three
Seventy-Four But F İ N A L
Deva Dump

Fifteen But Zarife°Harun

3.5K 134 47
By Zeze1641

ÖNCELİKLE bu bölüm Asdor'u ufacık 2. Plana alıyoruz. Ama bence Zarife Harun hikayesini de seveceksiniz. Ben bayıldım.
İsterseniz bunu ara bölüm gibi de kabul edebiliriz.

---

Kapıdan girdiğimizde çiçekçi abla arkası dönük kendi kendine şarkı mırıldanarak çiçeklerle uğraşıyordu.

"kolay gelsin!"

İrkilerek bize döndü.

"ooo yakışıklı oğlan. Hoşgeldiniz."

Bana sadece bir bakış atıp asiye'nin ellerini ellerinin arasına aldı.

"Hoşgeldin güzel kızım. Çiçeklerin sahibi sensin he."

"Hoşbulduk. Asiye ben. Benimle tanışmak istemişsiniz. Biz de geldik."

Başını salladı sakin sakin . Bu kadında dobralığının altında çok duygusal bir taraf hissediyordum.

"iyi yaptınız iyi yaptınız. Geçin."

Bize de birer katlanır sandalye açıp birisini aradı.

"heh Salim. Bize 3 çay getirir misin? Tavşan kanı olsun. Güzel misafirlerim var."

Asiye bana baktı. Ablayı sevmişti belli. Gülümseyerek sandalyelere çöktük.

"seninle tanışmak istedim tabii. Oğlana da dedim. Yıllardır böyle aşk görmemiştik buralarda. Kim hak ediyor bu sevgiyi Bi görmek istedim."

Asiye cevap vermek yerine ablaya derin bakışlar atıyordu. Abla da sakince gözlerini ona dikmişti. Sanki benim anlamadığım bir dil konuştuklarını fark etmiş gibi birbirlerini süzdüler.kadınşar arası bir anlayış bağı falan mıydı bu?

"daha önceden aşinasınız yani aşka?"

Asiyenin sorusuyla kadına döndüm hemen. Ama onda rahatsız olmaktan Ziyade memnun Bi ifade vardı.
Gülerek başını salladı.

"şaşırmadım. Hiç şaşırmadım. Zaten böyle aşk anca hak edene verilir."

Asiye de gülümsedi. Çaylarımızı getiren adam önümüzdeki sehpaya bardaklarımızı bırakıp çıkınca yine bakışlarını birbirlerine çevirdiler.
Kadın sonunda ikna olmuş gibi başını salladı.

"aşinayım tabii aşinayım. Aşka aşina olmadan ömür geçer mi? Ama bazıları sözde aşktır. Bazıları özde."

Uzun bir sessizlik geçti.

"Madem bir kendinizi bir aşkınızı alıp geldiniz. Size anlatacak bir hikayem var. Ama sabrınız var mı baştan söyleyin. Bu hikaye ancak birkaç yılda bir hak edildiği masalarda anlatılır."

Asiye hızlı hızlı başını salladı.

"var tabii. Dinlemek isteriz."

Ablanın gözleri boşluğa dikilip sanki eski bir kutudan anıları çıkarır gibi derinlere daldı.
Eliyle sokak kapısını gösterdi.

"ben diyeyim 35 siz diyin 40 yıl önce...."

Böyle başlayan bir hikayenin kötü olma ihtimali yoktu.çayımı elime alıp dikkatimi ona verdim Asiye'ye yandan bir bakış attığımda o da pür dikkat ablaya odaklanmıştı.

"yine bu mahallede. Ben daha gençken... Hep tek katlı evlerimiz vardı. Müstakil. Her bir aile kendi yuvasında yaşayıp giderdi. Sonra zengin müteahhitin biri geldi bir gün. Bizlerden evlerimizi almak onun için bir ihale meselesiymiş sadece. Evlerimizin yerine apartmanlar yapacak en şanslı olanımıza birer daire verecekti. Ömrümüzde ne öyle aletler görmüştük ne fiyakalı adamlar... 2 dirhem bir çekirdek yürürlerdi mahallemizde. Nasıl heybetliler. Üzerlerindeki zenginliğin ağırlığı sanki bastıkları toprağı bile yumuşatıyordu. İşte o günlerde göründü ilk. Müteahhitin oğluydu. Harun...."

İsmini söyleyince içinde bir şeyler ayaklanmış da tekrar oturtmaya çalışır gibi gözleri kapalı bekledi biraz.

" ona harun babasına Karun derlerdi. Karun kadar zengin lafı var ya... Oradan. Dimdik yürürdü Harun. Sanki azıcık eğilse omuzlarında dağlar dökülecek. Soğuktu da biraz. Ama çok yakışıklıydı. Özene bezene yaratılmıştı. Mahallelinin tüm kızları geçtiği yollarda düşler kurardı...aman ha! Yanlış anlamayın, ben hayalperest değilim gençler. "

Söylediklerinin yerine ulaştığına emin olmak için ikimizin gözlerin de baktı bir süre. İç çekip devam etti.

" ben hayal mayal kurmadım hiç. Ta kii o güne kadar. Oğlan kardeşim mahallede oynarken uzaklaşmış beni de annemler aramaya yolladıydı.kardeşimi bir çeşmenin başında buldum. Sana çiçek topluyordum abla uzaklaşmışım dedi. Ellerimde çiçekleri severek arkamı dönmemle şimşek gibi bakışlar deldi sanki gözlerimi. Heyecandan elimdeki çiçekleri düşürdüm.
Önce bana sonra yerdeki çiçeklere baktı.
Daha önce göründüğü gibi değildi hiç. O soğuk tavırlarının arasında telaşlı bir heyecanla bakıyordu gözlerime. Esmer Bi yağız gibiydi. Siyah perçemleri anlına düşmüş kara gözleri insanın içini deliyor... Hey yavrum hey. "

Gözleri doldu ama yüzünde huzurlu bir gülüş vardı.
Uzaklara dalıp düşündü yine biraz. Ben de Asiye'ye göz attım. Sanki nefes almıyor gibi bir dikkatle dinliyordu.

" elini uzattı sonra. Merhabalar dedi. Ben Harun. Bir bakışı, bir seslenişi yıktı geçti sanki. O an anladım size yemin olsun. Bu çocuk ya felaketim olacaktı ya kurtuluşum.
Elini uzatmış karşılık bekliyordu ama 40 yıl öncesi. Herkesin gözü harun'da. Şimdi tutsam elini en az 10 kişiye dert anlatacağım. Sırtımı döndüğüm gibi koşarak kaçtım eve... Böyle bir tanışmak işte. Tanışmamız bile yarımdı... "

Elinde tuttuğu çayında bir yudum aldı.

" günler gelip geçiyor Harun da babasıyla işi devralmak üzere burada çalışıyordu. Selam vermeye bile cesaretim yoktu ama içim de ona koşmak istiyordu. Sırf bir an göreyim yarım saniye gözlerimiz değsin diye türlü bahanelerle kendimi sokaklara atardım. Ama öyle bir heyecan sarıyor ki bedenimi. Gözgöze gelir gelmez de kaçıyorum.Çocuk gibi olmuşum. Zaten çocuğum da he yaşım 16 17.."

Asiye bana çevirdi başını. Şefkatli bir gülüşle güldü.

" neyse bir gün ip sap almaya komşuya diye çıkmış sallanarak giderken önüme çıkıverdi. Panikle nereye kaçacağımı şaşırınca yoldan geçen bisikletli çocuğu fark etmemişim. Koluma vurduğuyla yere savurdu beni. Daha yere düşemeden bileğimden kavradı. Yarabbi... O an ölmediysem sanki bir daha ölmem. Gözleri ateş, hem demir gibi sert duruşu var hem de masum masum bakıyor. Anlayamıyordum bu çocuk hangisi... Bileğimden tuttuğu eliyle beni kaldırıp halimi hatırımı sordu. Cevap verirken heyecanımı saklamak için gözlerine bakamıyordum.burada bekleyin lütfen dedi. Hemen geleceğim. Cevabımı da beklemeden bıraktı gitti beni.gelene kadar türlü senaryolar geçirdim aklımdan. Ama hiç biri yolun başında elinde çiçeğiyle bana gelen bu oğlan kadar güzel değildi. O an karar vermiştim. Kurtuluşum olacaktı.buyrun dedi kibar kibar. Benim yüzümden önceki çiçeklerinizden olmuştunuz, telafi etmek isterim. Ellerinden çiçekleri alırken ayaklarım yere değmiyordu sanki. Cesaretimi toplayıp uzattım elimi. Zarife ben dedim. Kendi kendine tekrar etti. Zarife... Eğer dudaklarından duyduğum bu isim benim adımsa,bunca yıl bana söylenen neydi? "

Çayının son yudumunu alırken gülüyordu.

" O günden sonra her sabah gün ağarmadan camımda beklemeye başladı. Günün ilk ışıkları vururken camın dibinde sessiz sessiz şarkılar türküler söylerdi. Ne zaman ki camımı açarım yavaşça doğrulur gözlerime bakardı. Çok konuşmadık,ama çok şey paylaştık. Gözlerine her baktığımda sanki düzinelerce laf söylerdik. Camın ardından üşümüş elleriyle ellerimi tutar öperdi. Elinde hep bir demet çiçek olurdu. Bazısı alınmış, bazısı toplanmış...Sokağa giren ilk kişinin ayak sesiyle usulca uzaklaşır yoluna giderdi."

Asiye uzanıp eline dokundu. Cesaret vermek ister gibiydi. Adının zarife olduğunu yeni öğrendiğimiz abla Asiye'ye sanki hikayenin daha duyulmayanlarını da paylaşır gibi baktı.

" aylar böyle gelip geçiyordu. bir gün yine gözlerimi açtım. Sesi odama giriyor usul usul. Açtım camı. Doğruldu tabi hemen. Elimi avucuna aldı. Bekletmeden söze girdi.
Zarife dedi ben...Ben seninle evleneceğim. Benimle yaşar mısın ömrünü?"

Gözünden akmış yaşı hızlıca silip devam etti.

" valla nasıl olur hiç demedim. Ondan emindim. Başımı salladım sadece. Bekle beni dedi bugün babamla konuşacağım. Tüm gün nasıl geçti hiç bilmiyorum. Yerde miydim gökte mi? Bir yandan onunla ayrılmayacak olmanın dayanılmaz heyecanı ama bir yandan... Babası Karun oğlanın. Bense evini yıkmaya geldiği gecekondunun kızıyım. "

Asiye de gözlerini sildi. O da mı ağlıyordu?

" derken kapımız vuruldu. Aha dedim geldi babamdan isteyecek. Çıktım kapıya hemen ama, sadece babası... Gözleri öldürecek gibi bakıyor bana. Bahçeye gel çocuk dedi. Şurada konuşalım uzamasın bu rezillik.
Başıma gelecekleri anlamıştım ya, kaderden de kaçış yok. Yüreğim her adımda paralana paralana gittim peşinden. Kuytu Bi köşeye gidip dik omuzlarının üstünden baktı bana. Bana bak çocuk dedi.ben bu oğlanı sen iki göz süzüp de avucuna al diye büyütmedim. Kendine bak bir de bana. O ben olacak dedi ben.
Başa geçecek, şirketini büyütecek Bi evlilik yapacak. Gözleri alayla bahçede gezinirken pencereme takıldı. Her sabah bir tane çiçeği camının parmaklığına takardı. Sen ne olacaksın kızım? Mahalle çiçekçisi mi? "

sonunda benim de gözlerim dolmuştu. İçinde oturduğumuz çiçekçi dükkanına baktım. Babasının yaptıklarına. Gözyaşlarını silen asiyeye baktım.

"oğlumdan uzak dur dedi sonra beni bahçede bırakıp çekip gitti. 3 gün oldu harun' dan ses yok. Onu da bu rüyadan uyandırmış gerçekleri söylemişti demek. Haklıydı Harun. Ne yapacaktı beni. Derken 4.günün sabahı yine bir şarkı sesiyle açtım gözlerimi" o yar gelir " türküsünü mırıldanıyordu. Rüya sandım başta. Çıldırdım sandım 3 gün gözleri gözlerime değmedi diye. Ama oradaydı işte. Ruhumun zarif sızısı orada durmuş elinde çiçeğiyle beni bekliyordu. Bahçeye çıktım koşarak. İlk kez sımsıkı sarıldı bana. Yuva kelimesinin duvarlarla sağlanmadığını anladım o an. Nefes aldım sanki ilk defa. Zarife dedi... Babam izin vermiyor. Susuşumuz yıllar sürdü sanki. Kaçar mısın benimle dedi sonunda. Kulaklarıma inanamayarak bakıyordum. Mal mülk umurumda değil zarife. Alnımın yazgısı sensin kaçma artık kaderden. Gel gidelim. "

Gözyaşlarını sildi. Artık ağlıyordu ama fark etmiyor gibiydi. Son cümleleri içimi yakmıştı. Ağlayan asiyeme baktım. O da bir zarife ben de bir Harun sayılmaz mıydım?

"nasıl hayır derim... Hızlı hızlı bir torba kıyafet hazırladım çıktık gittik. Nereye gittiğimiz bile belli değil. Sormadım ben de. Elimden tutmuşsa cehenneme götürse beni, takip ederdim. Trene bindik az sonra başım omzunda yeni hayatıma giderken cebinden kırmızı bir kurdele çıkardı. Bi ucunu kendi yüzük parmağına Bi ucunu benim yüzük parmağıma bağladı. Alnımın yazısı olmaya var mısın dedi. Öyleyim dedim. Dokunmaya bile kıyamaz gibi narin narin saçlarımı okşadı. İndik trenden nereye gittik andım olsun bugün bile bilmiyorum. Gardaki Bi adamla konuştu adamdan anahtar alıp beni götürdü ufak bir klubeye... Benim Bi torba kıyafetten onun ceketinin cebinde taşıdığı deri ciltli bir defterden başka bir eşyamız yoktu. Klubeye girince ellerimi tuttu. Zarife dedi. Sana söz toparlayacağız her şeyi. Bana güven. Kafam göğsünde hayatımın en mutlu en huzurlu anıydı. Hiç bir şey toparlamasak da böyle geçirirdim tüm ömrümü ya hoş...
O klubede huzurlu 2 gün geçirdik. Gündüz olunca gözgöze gelecekten bahsediyorduk,geceleri göğsünde uyuyordum. Bugün ölsem yaşadığım günlerimi yanlız o iki günden ibaret sayarım. Karabasanlar da böyle bir anda çöktü işte tepemize..."

Heyecandan nefesim kesilmişti. Asiye zarife ablanın elini okşuyordu. Zarife abla ise... Gözlerinden izinsiz akan yaşları yeni fark etmiş gibi temizledi. Derin nefesler aldı.

" kapı dan diye kırıldı girdiler içeri. Polisler zabıtalar doldu ufak klubemize. Önce onun zebennur babasını gördüm. Sonra kendi babamı...acı ile bakıyordu. Bir şey de yok he. Ellerim ellerinde diz dize oturmuştuk sofaya o kadar. Sessizlikle muhabbet ediyor kelimelerin anlatamayacaklarını anlatıyorduk.
Babam yanıma yanaştı yanaştı. Yazıklar olsun zarife dedi. O kadar. Sırtını dönüp odadan çıktı gitti sonra. Yüreğim darladı. Polisler bir anda harun'u kollarından tutup çekiştirmeye başladılar. Babası bağırıyordu. Ah hayırsız oğlum ufacık kızı kaçırmış. Ben böyle evlat yetiştirecek adam mıydım. Yalandan ağıtları atarken polisler ona daha sert davranıyordu ben görünmez olmuşum gibi o kaçırmadı masum o çığlıklarımı kimse duymuyordu. Beni gören tek şey polis kollarında çırpınan sevgilinin gözleriydi. Babası elini Bir polisin omzuna koydu. Memur bey dedi. İzniniz olursa birkaç dakika konuşsam oğlumla. Baş başa. Bir kulağını çeksem. Sonra size teslim edeceğim. Nüfüzlu adam tabii. Polisler yaka paça tuttukları harun'u bırakıp çıktılar. Babası üstten üstten göz attı ikimize de. Sonra haruna yaklaşıp bir tokat indirdi. Kendimi yere bırakıverdim.biz bunları hak etmemiştik ki... "

Odada iç çekişlerimiz hariç hiç ses yoktu. Zorla yutkundu zarife abla.

" sonra yakasına yapıştı. Bak oğlum dedi. Sen benim tek oğlum tek varisimsin. Eğer şimdi benimle gelmezsen tek kuruş koklayamadan ölür gidersin sefalet içinde. Dimdik duruyordu. Olsun baba dedi. Al malını mülkünü. Zarifeyi bana bırak yeter. Yetmez dedi babası. Görmedin herhalde babasının halini. Anlaştık biz. Şimdi benimle paşa paşa gelmezsen onu ilk isteyen adamla evlendirecek. Ben diyim 40 sen de 50 yaşında. Harun bitmiş gibiydi. Babasının yakasına yapışmış elleri kavramasa sanki kayıp düşecekti. Bense yere çökmüş soluk almıyordum.sadece ölmeyi bekliyordum. Daha da mı olmadı dedi babası. Alayla bakıyordu. Cevabı çoktan belli bir soruyu sormanın rahatlığıyla kapıyı açtı. Dışarıda bekliyorum seni oğlum. Odada ikimiz kalmıştık. Hava kurşun gibi ağırdı sanki. Ciğerimi doldurmuyordu. Yanıma sokuldu yüzümü ellerinin arasına aldı. Dudakları yanaklarımı ıslatan gözyaşlarımda gezindi. Veda ediyordu. Zarife dedi. Demir gibi sesi titriyordu yeminle. Ben sana kurban olurum, kendine iyi bak...sonra kalkıp gitti. Sonra... Sonrası yok işte "

Kendimin de ağladığını biliyordum ama umursamıyordum.zarife abla arkasına uzanıp Bi paket peçeteye uzanıp Anlayışlı gözlerle ikimizde de uzattı. Hepimiz gözlerimizi sildik.

" o çıkışla cebinde taşıdığı deri defteri unutmuştu. Cebime koyup eve getirdim ama açıp bakmaya cesareti anca aylar sonra buldum. Günlüğüydü.beyaz düz sayfalara yazılmış gri yazılar bir anda renklenmişti.bir tarihe ait sayfanın altına kurutulmuş bir çiçek yapıştırılmıştı. Bugün, yazıyordu... Bugün güneşimle tanıştım. Utangaç bakışları altında beni kül edebilecek bir güç gördüm. Devamındaki sayfalarda her göz göze gelişimizi en ince ayrıntılarıyla not etmişti. Sonraki çiçek yapıştırılı sayfada ilk konuşmamız vardı. Zarife... Adı gibi zarif narin bir gonca o. İncecik bileği avucumdayken ölecek gibi bakan gözleri beni esir aldı. Ondan ayrılmama imkan yok. Devam eden her sayfada o gün bana getirdiği çiçekten bir tanesi kurtulup yapıştırılmış güzel notlar alınmıştı. İçimde dünyaları yakabilecek bir acıyla sayfaları çevirirken durdum.
Zarife... Tüm çiçeklerde seni görüyorum sevdiğim. Papatyalarda güzelliğini, güllerde aşkını, karanfillerde özlemini... Her bir çiçeği sen gibi seviyor sen gibi kokluyorum. Sen ve benden başkasının bir önemi yok öyle ya da böyle seninle evleneceğim. "

Cümlesini zor toparlayıp birkaç hıçkırık akıttı. O ağlarken çıt çıkaramıyorduk.
Sessizliği asiye bozdu.

" bir daha hiç görmediniz mi onu? "

sesi ancak bir fısıltı kadar çıkmıştı.
Balını salladı zarife abla.

"gördüm. Bir kez. Dükkanda çalışıyordum. Uzaktan bir mıtıltı duydum sanki. O yar gelir türküsünü söylüyordu. Kalbim ağzımda atarak cama döndüm. Orada gördüm onu. Yaşlanmış bakan gözlerinin içindeki aşık olduğum bakışları, aklaşmış saçlarındaki anlına düşen perçemler hala aynıydı. konuşacak gücüm yoktu ama gözlerine bakarak birkaç yaramı sarmaya çalıştım. Kapının eşiğine yaklaşıp elindeki karanfili içeri bıraktı. Tek söz söylemedi. Gözleri yaşarırken çıkıp gitti... "

Uzun uzun içli içli ağladık üçümüz de.sonra zarife abla kendini toparladı.

" bir daha hiç... Aşık olmadın mı? "

Soruma gülerek yanıt verdi.

" dedim ya oğlan. Bazı aşklar sözde bazı aşklar özde olur. Sen bu kızdan sonra başkasını sevebilir misin? "

asiye'nin gözlerine baktım. Cevaba ihtiyaç olmayan bir soruydu.tekrar akan birkaç gözyaşımı asiye uzanıp sildi.
Sonra asiye 'ye döndü.

" işte benim aşka aşinalığım buradan güzel kızım. Harundan sonra.... Görmedim daha buralarda aşk. Ta ki bu oğlan gelene kadar ilk gördüğüm an anladım. Aşk olduğunu."

"nasıl anladınız?"

" çünkü gerçek aşk öyle sadece sevdiğinin üstüne titremeyle, o yanındayken olmaz. Bir tavırdır aşk. Bir giysi gibi giyinirsin aşkı. Bu çocukta görmüştüm işte buraya gelip de sana sarı lale aldığı ilk gün. Şimdi sende de görüyorum. Ben aşkı emin ellere teslim etmek isterim hep. Buyrun size teslim etmiş olayım. "

bir elini bana bir elini asiyeye uzatıp sevdi. Uzun uzun gözlerimize gururla baktıktan sonra bizi uğurladı.
Dükkandan çıktığımızda ikimiz de sarhoş gibiydik. 40 yıllık bir aşkı sırtlanmış gidiyorduk. Asiye hiç konuşmuyor Arada iç çekiyordu. Bende kafamda harun'u düşünüyordum.
Sevdiği kız için ailesinden, servetinden hayatında vazgeçip mutluluğu bulan harun'u. Sevdiği kızı evlendirmesinler diye ona sırtını dönüp giden harun'u. Sevdiğine kendi aklında dahi ihanet etmeyen 40 yıllık aşkın sahibi zarife ablayı.
Yolun ortasında durup asiyeyi kendime çektim. Göğsüme yaslı başına öpücükler kondurdum. Onlar kavuşamamıştı ama biz buradaydık.biz kavuşmuştuk.
Ellerim asiye 'nin saçlarında gezerken mırıldandı.

"yuva gerçekten de duvarlarla sağlanmıyor"

"az önce emanet aldık aşkı asiye... Artık sadece sen ve ben için değil. Zarife abla ve Harun için de kavuşmamız lazım. Onların yarım sevdaları için de tamamlanmamız lazım. Bu bizden fazlası sanki artık. Bu yüzyıllık bir kavuşmak meselesi..."

-----
Geçen bölüm yorumlarınız beni kaç saat sırıtarak gezdirdi evin içinde anlatamam. İyi ki varsınız. Şu etkileşim olayı çok iyiymiş.

Öpmüşüüüm

Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 132K 73
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
495K 4.2K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
15.3K 1.2K 48
Ç: Benim sevgim bir zehirdi, sevdiğim herkesi öldürdü... T: Benim ruhum kirliydi, sevdiğim herkesi kirletti... .... Y: Ben sevmeyi bilmezdim, öğreten...
1.3M 78.5K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.