Camelot'un Düşüşü

بواسطة CamelotunBekcisi

65.1K 5.2K 2.5K

Genç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı... المزيد

1. Bölüm-Camelot'a Gidiş
2. Bölüm-Percival
3. Bölüm-Prens Arthur
4. Bölüm-Gaius'a Ziyaret
5. Bölüm-Eğlence
6. Bölüm-Morgana
7. Bölüm-Kaçırılış
8. Bölüm-Lord Byron
9. Bölüm-Kurtuluş
10. Bölüm-Yakınlaşma
11. Bölüm-Turnuva
12. Bölüm-Sir Valiant
13. Bölüm-Yansıma
14. Bölüm-Kleofrdit
15. Bölüm-Kutlama
16. Bölüm-Buluşma
17. Bölüm - Pelerinliler
18. Bölüm-Kavga
19. Bölüm-Nathaniel
20. Bölüm-Kılıç Efsanesi
21. Bölüm-Prenses Dianne
23. Bölüm-Yüce Şövalye
24. Bölüm-Harita
25. Bölüm-Mağara
26. Bölüm-Ragnor
27. Bölüm-Bedeli Ne Olursa Olsun
28. Bölüm- Sanguis, Viribus, Deus
29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek
30. Bölüm-Seni Seviyorum
31. Bölüm-Taverna
32. Bölüm-Anlaşma
33. Bölüm-Kim Ölmeli?
34. Bölüm-Kıskançlık
35. Bölüm-Kadın
36. Bölüm-Gurur
37. Bölüm-Stella Tenebrarum (Karanlığın Yıldızı)
38. Bölüm-Yüce Şövalyenin Yükselişi
39. Bölüm-Bedelini Öder
40. Bölüm-Vicdan Azabı
41. Bölüm-Evlilik
42. Bölüm-Düğün Hazırlıkları
Yoklama
43. Bölüm-Düğün
44. Bölüm - Hapis
45. Bölüm - Ceza
46. Bölüm - Evlilik
47. Bölüm-Sen Bir Şövalye Değilsin
48. Bölüm - Bebek
49. Bölüm - Savaş
50. Bölüm - Mucize Mi, Felakat mi?
Finale Az Kala
51. Bölüm - Çanlar Kimin İçin Çalıyor?
52. Bölüm - Doğum
53. Bölüm - 6 Yıl Sonra
Selam
54. Bölüm - Kimsin Sen?
55. Bölüm - Bakıcı
Selamlarr
56. Bölüm - Onu Deli Gibi Özlüyorum ve Bu Beni Öldürüyor
57. Bölüm - Ragnor'un Ölümü
58. Bölüm (Final) - Camelot'un Düşüşü, Avalon Yükseliyor

22. Bölüm-Cesur Fare

1K 105 14
بواسطة CamelotunBekcisi

22. Bölüm-Cesur Fare

Merlin birazdan sıkıntıdan patlayacaktı. Prenses ile Arthur'un cilveleşmeleri tek kelimeyle iğrençti. İkisi ormanda piknik yaparken, o da atların başında durmuş etrafı izliyordu. Onlar dışında her şeyi görmeye razıydı. Emery'nin şu an onu çıldırtmasına bile razıydı. Aklına o gelirken gülümsedi, ormanda bulduğu yeşilliği koyduğu kesesinde elini gezdirdi. Bunları yemeye bayılırdı. Akşam ona en sevdiği yemeği hazırlamayı planlıyordu. Bunlarla çok güzel giderdi. Gün batmak üzereydi, onların ne zaman kalkacaklarını düşünürken ayaklanmalarını görünce rahatladı. Etrafı toplamak için yanlarına koşturdu.

"Şu aptal hizmetkâr kızı zindana gönderdiğin için tekrar teşekkür ederim Arthur ama ilacım döküldü Giderken şu hekime uğrayalım. Umarım yedeği hazırda vardır." Merlin'in kaşları çatılırken duraksadı. Emery'den bahsediyor olmalıydı. Gözleri Arthur'la kesişirken bakışlarını kaçırmasıyla elindekileri bıraktı. Bu hareketi her şeyi anlatıyordu.

"Kardeşimi zindana mı attın sen?" Karşısındakinin kim olduğu da, resmiyeti de umurunda değildi. Beyni alarma geçmişti, Emery tehlikedeydi. O zindanda kim bilir nasıl korkmuştu, gece kalmasına asla izin veremezdi. Kendisi bile kaldığı ilk gece delirecek gibi olmuştu. Buz gibi duvarlar, küf kokusu, karanlık... Bunu ona nasıl yapabilmişti?

"Etrafı topla sonra kardeşini görmeye gidersin. Prenses Dianne'ye saygısızlık etti." Merlin'in bakışları prensesi buldu. Zaten onu hiç sevememişti, kötü bir şeyler hissediyordu. Emery'i çıldırtacak ne yaptığını merak ediyordu.

Merlin kararsızlıkta uzakta görünen saraya baktı. Şimdi bunları bırakıp gitmesi hiçbir işine yaramayacaktı. Muhtemelen kovulacak, o da cezalandırılacaktı. Ama bir umut uysal olursa Arthur'un Emery'i bırakabileceğini düşündü. En kötü belki görmesine izin verirdi. Hangi ara eşyaları toplayıp, hangi ara saraya gittiklerini bilmiyordu. İlk iş koşturarak zindana uğradı.

**********

Emery tepedeki küçük pencereden yansıyan günbatımının ışıklarına bakarken iç çekti. Hiç ağlamamıştı, asla ağlamayacaktı. Cezasının ne kadar süreceği söylenmemişti. Buraya geleli yaklaşık on saat olduğunu tahmin ediyordu. Canı acıyordu ama canını acıtan ne soğuk zindandı, ne de burada bulunmanın korkusuydu. Arthur'un ona bu kadar acımasız olabilmesiydi. Üstelik ona bugün yaptıklarından daha beterini yapmasına rağmen her seferinde görmezden gelmiş, asla konumunu gerçek anlamda kullanmamıştı. Bugün ise çok sevgili prensesi için daha fazla dayanamamıştı anlaşılan. Prenses Dianne oldukça güzel bir kadındı, en önemlisi soyluydu. Tabii ki Arthur'un seçeceği kişi o olacaktı.

İç çekerek ısınabilmesi mümkünmüş gibi kollarını daha çok kendine sardı. Kirli elbisesinden yayılan ilaç kokusu midesini bulandırıyordu. Ara sıra görünen fareyle bile arkadaş olmak üzereydi. Daha önce evde çıkanları öldürdüğü olmuştu, onu korkutmuyordu.

Zindanın yukarıda kalan kapısından gürültüler yükselirken dinlemeye çalıştı. "O benim kardeşim! Beş dakika görmeme izin verin!" Merlin'in sesini duyunca ayaklanmış, bir dayanak arar gibi parmaklıklara tutunmuştu. Bu mesafeden gözükmüyorlardı ama sesini duymak bile içinin ısınmasına yetmişti. Güvendeydi, abisi buradaydı.

"Merlin!" Sesi kendisini bile şaşırtarak çatlarken, gözyaşlarını bıraktığını yeni fark etmişti. Kardeşi sesini duyunca daha çok bağırmaya başlamıştı.

"İzin verin diyorum beş dakika!"

"Yeter! Prens Arthur'un kesin emri var! Kimseyi alamayız! Böyle devam edersen seni de zindana atacağız!" Muhafızın konuşmasıyla yutkundu Emery. Onu da buraya atmalarına izin veremezdi.

"Sorun yok Merlin! İyiyim ben! Sana benzeyen bir fare buldum, çok iyi anlaştık! Yakında çıkarım endişelenme. Bir gece senin horlaman olmadan daha iyi uyurum hem!" Gözleri dolu dolu inatla gülümserken, abisinin onu göremediğine şükretti.

"Sana benziyor olmasın? Öz kardeşini buldun demek! Seni çöpte bulduğumuzu söylemiştim! Ayrıca horlayan sensin!" Merlin'in ona güç vermek için güldüğünü duyarken dudağını ısırdı. Onunda kendisinden farksız olmadığını biliyordu. Bir şeyler söylemek istedi ama o gücü kendinde bulamadı. Konuşan Gaius'la gerekte kalmamıştı.

"Hadi Merlin. Yarın çıkaracaklarmış. Gidelim." Emery onun son birkaç söylediği teselli sözleriyle rahatlayarak tekrar yerine dönmüştü.

**********

Merlin öfkeyle Arthur'un odasına ilerledi. Genç prens yatağına uzanmış öylece tavanı izliyordu. "Muhafızlara söyle, Emery'i görmeme izin versinler!" Arthur iç çekerek ayaklandığında onunda gözleri öfkeliydi, hayal kırıklığı doluydu.

"Ne var biliyor musun? Bazen babamın haklı olduğunu düşünüyorum. Hizmetkârlarla aramızda hep bir mesafe olması gerektiğini söyler. Belki de doğrudur. Benim yüzümden benim kim olduğumu unutuyorsunuz değil mi? Ben sizin prensinizim! Önce Emery, sonra sen bana bu şekil davranamazsınız!" Merlin'in de bakışları hayal kırıklığına dönerken geriledi.

"Kim olduğunuzu unutmuyorduk prensim. Kim olduğunuzu bildiğimiz gibi bir yanılgıya düştük. Babanızın aksine sizin halkınıza değer veren, onlardan üstün olduğunu düşünmeyen biri olduğunuzu sanmıştık. Kardeşimde emin olun bu şekil düşünüyor. Ama endişelenmeyin. Onu da uyarırım, bundan sonra ikimizde olması gerektiği gibi davranırız." Merlin gidecekken Arthur çaresiz bir sesle konuştu.

"Beni mecbur bıraktı. Bana yaptıklarını görmezden gelebilirim ama Prenses konusunda olanları görmezden gelemezdim. Saygısızlık olarak görülürdü. Cezalandırmalıydım." Merlin ona dönmeden cevapladı.

"Çok sevgili prensesinizin zindan gibi bir yere inecek kadar kardeşimi önemsediğini sanmıyorum. Orada olup olmadığını bilmezdi. Yani hayır, emir verebilirdiniz ama emir uygulanmak zorunda değildi. Cezalandırmak isteyen siz miydiniz, o muydu tekrar düşünmenizi dilerim." Arthur onun dedikleriyle donup kalırken, bu kadar süre onu gerçekten orada bırakmış olmanın vicdan azabı içini kemirmeye başlamıştı. Merlin haklıydı.

**********

Emery zindan kapısı açılırken ilk günlerde gördüğü koyu tenli hizmetçinin elindeki ufak bir parça ekmek ve peynirle içeri girişini izledi. Diğer elinde de bir bardak su vardı. Önündeki parmaklıklar kız tarafından açılırken, giren kadın önüne eğilip elindekileri yere bıraktı. Emery minnettarlıkta gülümsedi. Bütün gün elma dışında boğazından hiçbir şey geçmemişti.

"Teşekkür ederim." Kızda zoraki bir gülümseme sunarken çıkışa yönelmişti. Bir an durup eli kapıdayken ona döndü.

"Sadece bir eğlenceydin." Kızın ağzından dökülenlerle Emery'nin kaşları çatıldı.

"Anlamadım?" Kız ona dönerken parmaklıklara yaslanmıştı. Konuşup konuşmamakta tereddüt ettiği belliydi.

"Arthur için... O bazen öyle yapar. Ara sıra hizmetkârlarla takılır, bazıları şanslıysa yatağına girer ama bir sonraki güne kadar. Bir daha o odaya adım atamazlar. Yani prenses geldiği için dua etmelisin. En azından kullanılıp kenara atılmadın. Bu yüzden kendine güvenmeyi bırak. Seni koruyacağını sanma. Sadece sen zarar görürsün, tıpkı şu an olduğu gibi." Emery'nin kan yanaklarına hücum ederken, öfke damarlarında kol geziyordu. Arthur'un onunla bir süre eğlenip, sıkıldığını o da biliyordu. Bundan emindi. Ama bu amaçla? Daha öncede kızlar olduğunu söylemesi? Emery ne bekliyordu bilmiyordu ama bu konuma gelmek, ondan böyle bahsedilmesi yüreğini sızlatmıştı. Kendini düşürdüğü konumdan utanmış, Merlin'in de böyle düşünüp, düşünmediğini sorgulamıştı. Sonuçta prensin hizmetkârı olan oydu. Tüm öfkesini kıza kustu.

"Ne saçmalıyorsun sen? Ağzından çıkanlara dikkat et! Böyle iyi bildiğine göre bunları sen yaşamışsın! Ama bilgin olsun, ister prens olsun ister olmasın, kimse beni kullanıp atamaz! Onunla aramızda öyle bir şey yok! Prensin kendisine âşık olacağını sanan aptal kızlardan değilim!" Öyleydi. Ama prensin değil, Arthur'un âşık olabileceğini sanmıştı.

Kız dediklerinden rahatsız olmamış, ona küçümseyen bir bakış yollamıştı. "Şu an aptalca bir cesaretle buraya düşen ben değilim. Sadece bir uyarıydı. Dikkate alıp almamak sana kalmış." Onun cevabını beklemeden kapıyı kilitleyip yukarı adımlarken, Emery öfkeyle önündeki suyu devirdi. Düştüğü konuma kendisi de inanamıyordu. Ama o an yemin etti, bir daha kendini Arthur'la öyle bir duruma asla sokmayacaktı.

Farenin cesurca önüne gelip peyniri kemirmesini izledi. Ne kadar kendisine benzediğini düşündü. Deli cesareti. Şu an istese fareyi öldürebilirdi ama elbette bunu yapmayacaktı. İç çekerek geriye yaslandı.

"Bu durumdan en çok sen memnunsun değil mi küçük sıçan?"

**********

Gece yarısı olurken Emery çoktan uykuya dalmış, muhafızlarda uyukluyordu. Gelen prenslerini gören muhafızlardan yarı uyanık olan diğerini dürterken diğeri de salyasını koluyla silmiş, prensi fark edince ayaklanmıştı. Onlara sadece baş selamı verip, kenardaki anahtarları alarak zindanın aşağısına yöneldi. Uyuyan genç kızın parmaklıklarının önüne geldiğinde rahatlayarak derin bir iç çekti. Onunla yüzleşmeye hazır değildi, güvende olduğunu bilmek yeterliydi.

Parmaklıkları açan Arthur, mümkünmüş gibi yerinde daha çok küçülmüş olan genç kıza adımladı. Dokunmadığı her halinden belli olan tabağı kenardaki farelere ziyafet veriyordu. Kızın buna rağmen uyuyabilmesi onu şaşırtmamıştı. Korktuğu bir şey var mıydı merak ediyordu. Ayağıyla fareleri ittirirken, derin bir uykuda gözüken kızı kucağına aldı. Uyanmasından korktuğu için hiç oyalanmadan usulca zindanın merdivenlerini geri çıktı. Muhafızların şaşkın bakışları onlara dönerken en sert ifadesiyle onlara bakındı.

"Bunu görmediniz. Birinden duyarsam sizden bilirim." İkisi de yutkunup başını sallarken, genç kızın abisi ve Gaius'la paylaştığı daireye ilerledi. Ara sıra bakışları uyuyan güzel kızı izlerken, etrafa karşı temkinliydi. Kimseye yakalanmadan kapının önüne geldiğinde kıpırdanan kızla korktu. Ama kendisine sokulup, uyumaya devam ettiğini görünce rahatladı. Dudakları bu hareketiyle kıvrılırken, hayatında ilk kez prens olmamayı dilediğini fark etti. Belki onun köyünde bir genç olmak daha kolay olurdu.

Kapı o çalmadan açılırken irkildi. Merlin'le birbirlerine bir süre şaşkınca bakınmışlar, onun kucağındaki kardeşini fark eden genç mümkünmüş gibi daha da şaşırmıştı.

"Nereye?"

"Senin burada ne işin var?" İkisi aynı an da konuşurken aslında ikisi de birbirinin cevabını biliyordu. Merlin yapabilirse kardeşini görecekti, Arthur ise kucağındaki kızı getirmişti.

"Şey... Hava alma-"

"Emery'i get-" İkisi tekrar aynı an da konuştuklarını fark edince susmuşlardı. Yine bir sessizlik çökerken Arthur iç çekip Merlin'i ayağıyla ittirdi.

"Çekil şuradan, bu gidişle uyanacak." Fısıldayarak konuşurken Merlin'in çekilmesiyle içeri adımladı. Genç adam önden koşturup odanın kapısını açarken, prens Gaius'un şaşkın bakışları eşliğinde yukarı adımladı. Kızı abisi yanındayken oyalanmadan yatağa yatırıp çıkmıştı. Odanın kapısı kardeşinin üstünü örten Merlin'in gelmesiyle kapanmış, prens yaşlı hekimi başıyla selamlamıştı.

"Teşekkür ederim." Merlin'in dediklerine cevap vermezken önemli değil anlamında omzunu silkti Arthur. Daha fazla konuşma dönmeden çıkarken, içeri de kalan ikili birbirlerine bakınmışlardı.

**********

Arthur odasına gelirken Emery'nin güvende olduğunu bilerek nihayet rahat bir uyku çekebilecekti. Beklemediği şeyse yatağında uzanmış, elinde bir kâğıt tutan Prenses Dianne'di. Kaşları çatılırken ona yaklaştı.

"Bir şey mi oldu prensesim?" Kız doğrularak sırıtmış, flörtöz bir tavırla elindeki kâğıdı sallamıştı.

"Buraya neden geldiğimizi sormuştunuz prensim. Şimdi öğrenme vakti."

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

Ejderha بواسطة -Oxijen-

الخيال (فانتازيا)

59.6K 3.8K 49
Kapak Tasarımı: Sunilsahn Başlangıç Tarihi: 10.01.2019 Yayınlanma Tarihi: 05.02.2019 I. Düzenlenme Tarihi: 08.08.2020 II. Düzenlenme Tarihi: 26.11.2...
8.7K 460 13
Kendi halinde olan Eva, bir gece uykusundan uyandığında yanı başında bir adam görür. Bu adam onun bundan sonraki hayatını kalıcı olarak değiştirecekt...
Mafya Ve Psikolog Aşkı بواسطة Seda Goc

الخيال (فانتازيا)

79.5K 2.3K 82
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
ZEHİRLİ ÖFKE بواسطة Lavin Vera

قصص المراهقين

337 137 9
Hayatın nasırlı ellerinde tuttuğu kalemin mürekkebi bir kadının parçalanmış kalbinden akan kandı. O kadın gözyaşları içinde her satırı acı kokan hikâ...