GÜZEL KIZ |texting|

By ozlm_v

5.6M 313K 231K

0537 *** ** **= Ne demiş Kaan Boşnak 0537 *** ** **= Bilmem kime gücendin hadi gel anlat bana 0537 *** ** **... More

0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9
FİNAL
özel bölüm
özel bölüm 2
özel bölüm 3
özel bölüm 4

0.1

276K 6.4K 6.4K
By ozlm_v

Sizi bu tatlı gifle selamlamak istedim.
Hepimiz kitaba hoş geldiniz. Okumaya geçmeden önce ufak bir açıklama yapacağım.
Başrol kızımız Dilay, Çıkmaz Sokak kitabımdaki çiftimin kızı. Kendisini dünyaya yayımladığım son özel bölümde gelmişti. O yüzden Çıkmaz Sokaktaki karakterleri burada da duyacaksınız ama kafanız karışmayacak. O yüzden onu okumadan da bu kitabı okuyabilirsiniz. Benim diyeceklerim bu kadar. Hepinize iyi okumalar dilerim. ❤️

04.03.21

Yorumlarda lütfen başka kitapların karakterlerden bahsetmeyin. Ayrıca benim karakterim de başka kitaplarda konuşulmasın. Sonuçta ben nasıl bu durumdan rahatsız oluyorsam diğer yazarlar da haklı olarak bundan rahatsız olabilir. O yüzden bahsetmemeye özen gösterirseniz sevinirim.

***

"Benden çekiniyormuşsun. Bana göre değil hiç, diyormuşsun. Çok baskın, çok iddialı fazla popüler buluyormuşsun."

Kardeşim Buse'nin karga sesi tüm evde yankılanırken kendim için bolca sabır diledim. Kendime geldikten sonra da neden var olduğunu sorgulamayı düşünüyordum.

Aniden açılan kapının sesiyle yattığım yerde sıçrarken Buse'nin sesi bu sefer de odamın içini doldurmaya başladı.

"Gerçeği gözden kaçıran yârim. Eğriyi doğruyu şaşır-..."

Yüzüne attığım sert yastık dengesini kaybettirip yere popo üstü düşmesini sağlarken koca bir kahkaha attım. "Bak işte Allah cezanı nasıl veriyor." dedim sanki düşmesine ben sebep olmamış gibi. Oturduğu yerde sinirle soludu ve saçlarını geriye doğru atıp alev saçan yeşil gözlerini bana çevirdi.

O an onunla köprüde karşılaşmış iki inatçı gibi bakıştık. Dudaklarında oluşan sinsi gülümseme beni korkuturken bir haltlar yiyeceğini anladım. Oturduğu yerden kalkıp okul eteğini düzelttikten sonra son bir bakış attı bana.

"Baba, ablamı geçende sevgisiyle öpüşürken gördüm."

Evet, arkadaşlar... Helvayı nasıl isterseniz?

Hayır, hayır benim helvam değil. Buse'nin helvasını diyorum. Neyli olsun?

Oturduğum yerden bir hışımla kalkıp salona geçtim. Buse, çoktan babamın arkasına saklanmıştı.

"Baba, fırlat şunu kanepeden aşağı. Birazdan boks maçı yapacağız."

Babam, bana dehşetle bakarken ölümcül bakışlarımı Buse'ye çevirdim. Az önce babama sevgilimle yaşadığım şeyi söylemesinden çekinmemiştim. Babam zaten sevgilim olduğunu biliyordu. Tamam, öpüştüğümüzü bilmesi elbette işime gelmezdi ama yine de bunun için kızamazdı.

Eğer kızmaya kalkarsa yüzüne beni evlenmeden önce yaptıklarını vururdum. Daha önce birçok kez yapmıştım bunu. Üstelik Buse'nin gördüğü şey tam öpüşme bile sayılmazdı. Alt tarafı dudağımın kenarına saliselik bir öpücük kondurmuştu. O kadar.

"Dilay, bir daha böyle şeyler duymak istemiyorum." dedi babam uyarıcı bir ses tonuyla. "Tamam mı?" Başımı belli belirsiz salladıktan sonra salondan kalkıp gitti. Buse, babamın arkasından yavru köpek bakışları atarken bu sefer sırıtan taraf ben oldum.

"Gel meydana yiğidim, boks maçı başlıyor."

"Ay insan öldürüyorlar, imdat!"

Buse, çığlık çığlığa mutfağa kaçtığında gülmeden edemedim. Ben de arkasından gittikten sonra sandalyeye kuruldum. Babamın attığı ters bakışlar karşısında şirince sırıtırken sofrada ne varsa tabağıma doldurmaya başladım.

"Survivordakiler bile yemek görünce senin gibi saldırmıyor. Az medeni ol."

Buse'nin dediğine göz devirirken kahvaltımı yapmaya başladım. Annem de yanıma oturduktan sonra bir bana bir canım kardeşime baktı. "Yeni okulunuz içim heyecanlı mısınız?" diye sorunca başımı olumsuzca sağa sola salladım. Heyecanlı değildim çünkü yakın arkadaşlarım ve sevgilim ile aynı okulda olamayacaktım.

"Ben çok heyecanlıyım." dedi Buse benim aksime. "Yeni arkadaşlarım, hocalarım olacak. Üstelik bu okul eski okulumuzdan daha güzel ve büyük." O heyecanlı heyecanlı konuşurken çayımdan bir yudum aldım. Kendisi bugün itibariyle onuncu sınıf olmuştu. Ben ise on ikinci sınıfa geçmiş ve malum sınav senesine gelmiştim.

"Sen neden heyecanlı değilsin Dilay?"

Babamın sorusuyla ona çevirdim bakışlarımı. Ben, tam cevap verecekken kardeşim benden önce davranıp benim yerime cevap vermişti.

"Çünkü sevgilisi ve arkadaşlarıyla aynı okulda olamayacak."

"Sen de arkadaşlarınla olamayacaksın." dedim hemen. Ama buna rağmen heyecanının maşallahı vardı. "Ben zaten onlarla çok iyi anlaşamıyordum. O yüzden çok önemsediğim bir durum değil." deyip önüne döndü. Ben de daha fazla konuşmayıp önüme döndüm ve ağzına kadar dolu olan kahvaltı tabağımla ilgilenmeye başladım.

Yaklaşık yirmi dakika içinde kahvaltımızı etmiş el birliğiyle sofrayı toplamıştık. Ondan sonra da ben hazırlanmıştım. Şimdi de kapının önünde ayakkabılarımızı giyiyorduk. Babam, bizi okula bıraktıktan sonra işe annem ise bir saat sonra başlayacak olan duruşmasına gidecekti.

Asansöre bindiğimizde aynadan kendime baktım. Üzerimde beyaz bir lakost vardı. Saçlarımı hava sıcak olduğu için topuz yapmıştım. Altımda ise dizlerimin iki üç parmak üstünde biten okul eteğim vardı.

"Güzelsin." dedi annem. "Güzel." Gülümseyerek önüme döndüm ve Buse'ye baktım. Benim aksime saçlarını salmış ve birazcık makyaj yapmıştı. Ben de makyajı severdim ama okula giderken yapmazdım.

Asansör durduğunda bakışlarımı ondan çekip indim aşağı. Kapının önünde annemle vedalaşıp babamın arabasına bindik. Annem, kendi arabasıyla gidip gelirdi işe.

"Baba, patlat bir şarkı." dedi Buse ağzını yaya yaya. Babam, ona gülerek baktıktan sonra uzanıp radyoyu açtı. O, karga sesiyle çalan şarkıya eşlik ederken ben de telefonumu çıkarıp WhatsApp'a girdim. Ozan, bugün mesaj atmadığı için ben atacaktım.

Dilay= günaydııııııın

Dilay= okula gittin mi?

Dilay= sizi şimdiden özledim :(

Mesajların tek tik olduğunu görünce telefonu kapatıp çantama koydum tekrardan. Nasıl olsa görünce yazardı.

On dakika içinde okulun önüne geldiğimizde oturduğum yerde babama döndüm. "Baba, bugün okul çıkışı Buse ile alışverişe gidecektik ya hani..." Babam, ne demek istediğimi anlamış olacaktı ki cebinden kredi kartını çıkarıp bana uzattı.

"Bu deliyi kontrol et." dedi Buse'yi işaret ederek. Güldüm. Yani diyordu ki her bulduğu mağazaya girip gereksiz şeylere saldırmasın.
Buse, babamın yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra arabadan indi. Ben de babama bir öpücük verip onun arkasından indim.

"Abla, burası resmen bizim okulun iki katı."

"Abartma." desem de gerçekten de öyle duruyordu. Kolumu onun omzuna attım ve beraber bahçeye girdik. Pazartesi olduğundan tören olacaktı. Bu yüzdenden de bahçe biraz kalabalıktı.

"Acaba sınıfımda nasıl insanlar var? İnşallah, saçma salak tipler yoktur."

"Ablacığım, sen varsın ama... Deme öyle o yüzden." dedim alayla. Omzundaki koluma vurduktan sonra geri çekildi benden. Ciddi olmaya özen gösterip konuştum.

"Bana bak, atara gider yapıp durma. Çıkışta kartla beraber kaçar alışverişe giderim. Kalırsın mal gibi."

Usulca başını sallayıp önüne döndüğünde gülümsedim. Her ne kadar didişip dursak da onu canımdan çok seviyordum. Parmağına iğne batsa benim canım acıyordu. Ama tabii ki bunları ona söyleyip o poposunu kaldıramazdım.

O yüzden işkenceye devam.

"Çocuklar, toplanın bakalım. Sınıflarda öğrenci kalmasın."

Müdürün uyarısıyla dikilmeyi bırakıp sıranın olduğu yere yürümeye başladık. "Bizim sınıfın sırası nerede acaba?" diye sordu Buse. O an yerde yazan şeyler çarptı gözüme. "Bak, yere sınıfları şubeleriyle birlikte yazmışlar. Kendi sınıfını bulup sırana gir." Beni onayladığında yanağıma bir öpücük kondurup ayrıldı yanımdan. Ben de kendi sınıfımın sırasını bulduktan sonra en arkaya geçtim.

"Tarık, bıktım senin bu gevşekliğinden ya! Nefes alan her canlıya yürüyorsun. Bir dur artık."

Arkamdan gelen seslerle o tarafa döndüm. Beş öğrenci gelmiş sırada duruyordu. Az önce söylenen kız da sarışın ve mavi gözlü olandı. Beşinin de bakışları birdenbire bana dönünce tepkisiz bir şekilde baktım yüzlerine. Onlar da kendi aralarında kısa bir an bakıştıktan sonra tekrardan bana döndüler. "Yeni kız?" dedi sarışın olan. Başımı onaylarcasına salladığımda gülümsedi. "Babam, okulun müdürü olur. Yeni öğrenci geleceğini biliyordum." deyip elini bana uzattı.

"Ben, Beyza." Gülümseyerek uzattığı elini tutup sıktım. "Dilay ben de. Memnun oldum." Ona son bir bakış attıktan sonra önüme dönüp müdürün konuşmasını dinlemeye başladım.

On dakika içinde tören bitmiş sınıflarımıza çıkmıştık. İçeri girdiğimde etrafıma kısa bir bakış attım. Herkes kendi hâlindeydi. Nereye oturacağımı bilmiyordum.

"Dilay, benim yanıma gel."

Beyza'nın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Duvar dibinde en arka sıranın bir önünde oturuyordu. Bana eliyle gel işareti yaptığında adımlarımı o taraf yönlendirdim. Çantamı sıranın kenarına astıktan sonra yanına oturdum.

"Seni arkadaşlarımla tanıştırayım." deyip arka sıramızı işaret etti. "Bu Alperen ve Tarık." İkisine de gülümsedim. "Memnun oldum." Tarık, bana gülümseyerek karşılık verse de yanındaki çocuk, yani Alperen, kafasını sallamakla yetinmişti.

"Bunlar da Begüm ve Yavuz. Sevgililer."

Bakışlarımı bu sefer de onlara çevirdim. "Memnun oldum." Onlar gülümseyip önlerine dönerken ben de önüme döndüm ve o sıra içeri hoca girdi.

Ve de ilk gün olmasına rağmen derse başladı.

***

Eveeeet, ilk bölümün sonuna geldik.

Nasıl buldunuz bakalım? Yorumlarınızı bu satıra yazmayı unutmayın. ❤️

Instagram= ozlm_vv

Continue Reading

You'll Also Like

3.1K 352 16
Anonim: "Hiçbir şeyin değilim." Alara: "Olamayacaksın da." Anonim: "Kırıcı konuşuyorsun." Alara: "Sevindim." *Ara verildi.* Kitap tamamen hayal ürün...
515K 15.2K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
869 119 8
0544*******; okulda, 2. kat koridorunda bilekliğini düşürmüşsün. 0544*******; merak etme bilekliğin ben de. 0544*******; eğer almak istersen, ki benc...
Çete By Hera Ağar

Teen Fiction

8.7K 209 14
Herkez eninde sonunda gerçekler ile yüzleşir