36. Bölüm: Tekne Macerası

Start from the beginning
                                    

Berke geldiğimi fark ettiğinde bana dönüp gülümsemişti. Teknenin hareket etmeye başlamış, ben ise Berke'nin yanına oturmuştum.

"Çok uzaklaşmayacağız değil mi?"

Berke göz ucuyla bana baktı. "Uzaklaşmayalım mı?"

Omuz silktim. "Bilmem. Geceleri deniz biraz... Ne bileyim işte çok uzaklaşmayalım."

Berke içtenlikle gülümsedi. "Nasıl istersen."

Denizi sabahları severdim ama hava karardığında denizin uçsuz bucaksız karanlık bir görüntüye sahip olması beni ürkütmüyor değildi. Geceleri denizi izlemekten de zevk alırdım ama denizin ortasında olunca durumlar değişebiliyordu. Evet kimse bilmiyor olabilir belki ama geceleri denizden korkuyordum. Bunu kendime itiraf etmem ise bayağı bir zamanımı almıştı. Çünkü korkak bir kız olmak istemiyordum. Her şeye ağlayan bir kız olmak istemiyordum. Bu aralar eskisine göre daha çok ağlasam da bu günler de geçecekti.

Kim benim yerimde olsa ağlamazdı ki? Kaçırılabiliriz, kaçırıldıktan sonra bize ne olacağı belli değil, arkadaşlarım benim yüzümden tehlikede, ailem aslında gerçek ailem değil, gerçek ailemi tanımıyorum, annem kanser belki de ölecek, her an diken üstündeyiz... Yani üstümde çok fazla yük var. Bu kadarını kaldırabildiğime emin değilim ama başka çarem de yok. Güçlü olmak zorundayım.

Berke tekneyi durdurduktan sonra bana dönmüştü. Bana bakarak gülümsedikten sonra başı ile gelmemi işaret edip elini uzatmıştı. Uzattığı eli tuttuktan sonra bizimkilerin yanına doğru ilerlemeye başlamıştık. Geldiğimizde ışıklar açılmış çok güzel bir atmosfer oluşmuş olduğunu fark etmiştim. Herkes L koltukta dizilmiş gülerken neye güldüklerini merak edip yanlarına oturdum.

"Neye gülüyorsunuz ne oldu?"

Defne bana döndü gülerek. "Mete'nin hamburger macerasına."

Berke de yanıma oturduktan sonra Furkan'a döndü.

"Siz onu bunu bırakın da nasıl kurtuldunuz?"

Furkan elimi yavaş yavaş cebine götürdü ve aynı hızla ağır çekimdeymişçesine maket bıçağını gösterdi. Soran gözlerle Furkan'a baktım.

"Cebinde maket bıçağı mı taşıyorsun? Sen? Maket bıçağı?"

Furkan güldükten sonra maket bıçağını önümüzdeki masaya koydu.

"Yok be kızım. Sabah oturuyordum evde bunu da bi proje için çıkarmıştım. Odama götürmemişim annen de kalk yerine koy dedi. Ben de üşenip cebime koydum sonra bırakırım dedim. Tam o anda siz arayınca bu da cebimde kaldı. Elimizi bağladıkları ipi de bununla çözüp kaçtık. Tabii Defne Hanım gitmek istemediğini söyledi ama zor da olsa ikna ettim."

Hepimiz aynı anda "Ne!?" derken Defne Furkan'a tripli bir şekilde bakıyordu. Biz şaşkınca Defne'ye bakarken Furkan devam etti.

"Diyorum ki gel hadi gitmemiz lazım. Bana diyor ki bırak beni Aleyna'yı git kurtar sen diyo. Baktım böyle olmayacak Defne kıskançlık uğruna kalacak burada, aldım kucağıma zorla getirdim."

"Hıh! Ben neyini kıskanacağım o çirkin ördek yavrusunun ya. İyyy kazulet. Kaknem. Kara Fettan."

Furkan bize dönüp güldü. "Kıskanıyor." deyip omuz silkti.

Furkan Bey'e bak seeen. Kız kıskanıyor diye nasıl da eğleniyoooor. Sen şimdi görürsün bakalım kıskanmak nasıl oluyormuş.

Defne'ye dönüp kimsenin görmemesine dikkat ederek göz kırptım ve ağzımı araladım.

"Defne hani okuldaki şu siyah saçlı, kaslı, simsiyah zeytin gibi gözleri olan çocuğu hatırlıyorsun değil mi?"

Güzel Güçlü SerisiWhere stories live. Discover now