21. Bölüm: Bunu Ödeyeceksiniz!

1.5K 455 430
                                    

Selam ẞir Taneleriiim!
Bu bölümü karanlık bir ortama geçip öyle okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar...^^

*Bir kara deliğe girmiş ve çıkışı arıyordum...*

"Benim bir şey anlatmam gerekiyor..."

Telefonumun çalması ile kelimeler dudaklarımda asılı kalırken telefonumu cebimden çıkardım. Arayan kişi yine Furkan'dı. Tekrar telefonu kapattıktan sonra gözlerimi devirdim. Berke soran gözlerle bana bakarken, tekrar konuşacaktım ki, Aylin Teyze içeri girince söylemekten vazgeçmiştim. Aylin Teyze'nin yanında bu konuyu konuşamazdık.

"Çorba bitmemuş daha!" dediğinde gözlerimi kısıp gülümsemeye başladım.

"Atıştırırım sonra bir şeyler. Çorba sevmiyorum be Aylin Teyze yapma bana bunu!" dediğimde Aylin Teyze başını sağa sola salladıktan sonra gözü ile çorbayı işaret etti.

"Çorbayı veresun hele soğumuştur şimdi o." dediğinde nefesimi sesli bir şekilde dışarı verip çorbayı Aylin Teyze'ye uzattım.

"Şimdu ısıtup mutfağa bırakacağum. Bitiresun emi güzel kizum. Isıttıktan sonra eve gideceğum. Bir şey olursa arayasun emi Durucuğum." dediğinde başımı aşağı yukarı sallamıştım. Mecbur içecektim o çorbayı. Bir kase çorbadan ölmezdim herhalde...

Aylin Teyze yanımızdan ayrılırken ben tekrar konuşmaya başladım.

"Diğerlerini de çağıralım önem..."

Tekrar konuştuğumda bu sefer kapının çalması bölmüştü sözümü. Sinirle gözlerimi devirdikten sonra aynı sinirle kapıya yönelmiştim. Berke ise diğerlerini çağırmaya gitmişti. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişi daha çok sinirlenmeme neden olmuştu. Furkan...

Sinirle nefesimi dışarı verirken o bana üzgün gözlerle bakıyordu. Kapıyı tam kapatıyordum ki ayağını önüne vererek, kapatmamı engelledi ve konuşmaya başladı.

"Ya bir dur Duru önemli gelmen lazım çabuk!" dediğinde sinirimi kontrol etmeye çalışıyordum. Çünkü sinirlenirsem kalbini kıracaktım ve bunu istemiyordum. Ben de onunki gibi bir ses tonuyla karşılık verirken kapıyı açamaması için de biraz ittiriyordum.

"Ne önemlisi ya git buradan Furkan kalbini kıracağım yoksa!"

"Allah aşkına kalbimi kır ama benimle konuşmamazlık yapma Duru!" dediğinde kapıyı açmamla onun üzerime düşmesi bir olmuştu. Sırtımda hafif bir ağrı hissetmiştim ama önemsemeyerek Furkan'ı sinirle ittirdim kalkması için. O ise kalkmamak için inat ediyordu.

"Gelmen lazım Duru, başın belada!" dediğinde tekrar onu ittirdim ve o da kalktı. Söylediği şeyi anlamış değildim. Ne belasından bahsediyordu? Benim güçlerim ile ilgili herhangi bir şey bilmediğinden, konu başka bir şeyle ilgili olmalıydı. Kaşlarım çatılmış bir şekilde yerden kalkarken Furkan'ın nefes alışı hızlanmıştı. Kesin kötü bir şey olmuştu...

"Ne belasından bahsediyorsun?" dediğimde yüzü üzgün halini almıştı. Üstündeki yırtıkları yeni fark etmiştim. Üstünden araba geçmiş kadar yıpranmış görünüyordu. Ne olmuştu ona böyle?!

"Bir dakika... Ne oldu sana, bu halin ne?" dediğimde kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Kolumu kendime doğru çekmeye çalışırken, tekrar ağzını araladı.

"Boşver şimdi beni burası güvenli değil, çabuk benimle geliyorsun! Sonra söz veriyorum her şeyi anlatacağım Duru. Şimdi ne olur benimle gel!" dediğinde kafam karışmıştı. Furkan verdiği sözü genel olaral tutan biriydi. Anlatacağım diyorsa anlatırdı. Gitmek ve gitmemek arasında kalırken ağzımı araladım.

Güzel Güçlü SerisiOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz