28. Bölüm: Baloya Doğru...

1K 231 229
                                    

Selam Bir Taneleriiim^^Yukarıdaki fotoğrafı bölümü okuyunca anlayacaksınız

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Selam Bir Taneleriiim^^
Yukarıdaki fotoğrafı bölümü okuyunca anlayacaksınız. İyi okumalaaar^^

"...Tek bir yanıt. Evet ya da hayır."

Bir süre beklemiştim ama ses gelmemişti. Telefonun ekranına baktığımda telefonumun şarjının bittiğini fark etmiştim.

"Ama yani bitecek zamanı buldun sen de!"

Telefonu cebime koyduktan sonra tekrar annemlerin bulunduğu odaya girdim. Annemin iyice dinlenmesi gerekiyordu. Uzun yoldan gelmişti sonuçta.

Odaya girdiğimde annemin eşyalarını yerleştirdiğini fark etmiştim. Koşar adım yanına gidip kolundan tuttum.

"Anne ne yapıyorsun ben hallederim otur otur."

Annem kolunu çekiştirip onu bırakmamı sağladıktan sonra kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.

"Ay Duru! Turp gibiyim ben hasta psikolojisine giremem. Hadi hadi çekil kenara. İyiyim ben. Doktor da dedi hastalığın ismi sizi korkutmasın atlatabileceğiniz bir durum dedi. Olmaz bana bir şey hadi geç kenara. Durmadan bana hatırlatmayın!"

Anneme ister istemez üzgün gözlerle bakarken direnmemiştim. Annem eşyaları koymaya devam ederken ben de eşyaları alıp yerleştirmeye başlamıştım. Yardım etmeme de bir şey demezdi herhalde.

Eşyaların tamamını yerleştirdikten sonra annem alnındaki teri elinin tersiyle silip yatağa oturtmuştu. Tam annemin yanına oturacakken babamın odaya girmesi ile duraksamıştım. Babam üzgün gözlerle bana bakarken ben ciddiyetimi bozmadan hızla odadan ayrılmıştım. Şu an babamla konuşmak istemiyordum. Ona telefonda annemi her sorduğumda bahane üretmişti. Bana neden söylememişti ki? Yalan söylemesine ne gerek vardı?

Ben merdivenlerden koşar adım inerken Defne'yi gördüğümde duraksamıştım. Defne beni gördüğünde başını yerden kaldırırken bakışlarından onun da bu durumdan haberdar olduğunu anlamak mümkündü. Yeni anladığım bu şey ile gözlerimi kısmıştım.

"Sen de biliyordun değil mi Defo?" Defne suçlu bir çocuk misali başını yere eğmişti. Bu hareketinden bile mümkündü bu konudan haberdar olduğu.

"Evet ama-" derken sözünü kestim.

"Cevabı aldım Defne. Berke de biliyordu değil mi?"

Defne bir süre bekledikten sonra başını kaldırdı ve gözleri beni bulduğunda konuşmaya başladı.

"Evet..."

Cevabı bile bile inanmak istememiş ve inatla sormuştum 'Berke biliyor muydu' diye. Oysa ki ne kadar da ihtiyacım vardı hayır demesine. Berke'nin haberi yoktu demesine, bunların yaşanmamış olmasına... Hayat bazen hiç beklemediğiniz yerden vurabiliyordu size işte. Ve bu hiç olmadığı kadar yakıyordu canınızı. Çünkü siz başka bir şeye inanmak istiyordunuz. Bir yalan kurup, o gerçekmiş gibi yaşamak istiyordunuz ama hayat size hep istemediklerinizle geliyor.

Güzel Güçlü SerisiWhere stories live. Discover now