15. Bölüm: Ortak...

1.8K 715 294
                                    

Korktuğum şey başıma gelmişti. Berke ile Furkan yarışacaktı az sonra. İçimde doldurulamaz bir boşluk hissetmiştim sanki. Ne yaparsam, ne edersem kapanmayacak bir boşluk... Bu boşluk bana söylenen yalandan mı kaynaklanıyordu; yoksa Furkan ile Berke'nin yarışacak olmasından mı, bilmiyordum. Belki de iki seçenekten de kaynaklanıyordu. Neden olmasın?

Ben olduğum yerde donup kalırken omzumda hissettiğim el ile irkildim. Hızla kafamı kaldırdığımda elin sahibinin Berke olduğunu farkettim. İki elini teslim olurcasına kaldırdı ve ağzını araladı.

"Sakin ol ya, benim."

Sessizce hiç konuşmadan başımı aşağı yukarı salladım ve gözümü yarış alanına çevirdim. Dikkatle bakmaya çalışırken, Berke çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi ve daha sonra yüzümü iki eli arasına aldı.

"Sen, iyi misin Duru? Ağladın mı sen? Ne oldu?"

Berke telaş ve üzüntü arası bir çizgide konuşurken ben ise sadece gözlerine bakıyordum ifadesizce. Korkmadan bakmıştım bu sefer ona. Gözlerimi kaçırmamıştım. Bu yarışta ikisinin de yarışmasını istemiyordum. Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Güvendiğim en yakın arkadaşımın bana yalan söylediğini öğrendiğim bu yerden bir an önce gitmek istiyordum.

Berke yüzümü iki eli arasında tutarken ben konuşmaya başladım ses tonumun sakin çıkması için kendimi zorlayarak.

"İyiyim, iyiyim. Buradan gitsek olmaz mı? Ya da ben gitsem..."

Bu dediğimden sonra Berke'nin kaşları çatılmıştı ama eli hala yüzümdeydi. Anlam vermeye çalışır gibi bir ifade vardı yüzünde. Elini geri çektikten sonra ağzını araladı.

"İyi değilsin. Ne oldu, anlatır mısın?"

Başımı sağa sola sallayıp başımı öne eğdim. Şu an açıklama yapacak durumda hissetmiyordum kendimi. Bu yaşınıza kadar güvenebildiğiniz tek arkadaşınızın size yalan söylemiş olduğunu öğrenseniz siz nasıl hissederdiniz? Hangi konuda yalan söylemiş olması farke etmezdi ki. Yalan söylemişti sonuçta. Güvenim sarsılmıştı bir kere.

En son bu yarışa katıldığında kaza yapıp iki hafta hastanede tedavi görmüştü. O günden sonra gitmemesi için çok ısrar etmiş, elimden geleni yapmıştım. Söz vermişti bir daha gitmeyeceğim, diye. Her gün rapor veriyordu gitmediğine dair. Ama şimdi... Burada ve Berke ile yarışmayı bekliyor. Ben ise bunu kendime yediremiyordum. Bana yalan söylenmiş olmasını yediremiyordum.

Başımı kaldırıp tekrar Berke'ye diktim gözlerimi. Tam konuşacakken duyduğum anons buna engel olmuştu.

"Şimdi yeni yarışımız için rakipleri çağırıyorum. Furkan Ulusoy ve Berke Öztürk yarış pistine... Furkan Ulusoy ve Berke Öztürk yarış pistinde..."

Ben anonsun geldiği hoparlöre bakarken Berke yüzümü tekrar kendine çevirdi ve yalandan bir gülümseme ekledi yüzüne, hemen ardından ağzını araladı.

"On, en fazla on beş dakika sonra buradan gitmiş olacağız. Bu yarışa katılmak zorundayım şu an. Ama sonra hemen gidiyoruz. Tamam mı? Sonra anlatacaksın bana ne olduğunu, kaçmana izin vermeyeceğim." dedi ve tepkimi görmek için başıma doğru eğildi.

Başımı olumlu anlamda salladığımda o da tatmin olmuşçasına gülümsedi ve başı ile yarış alanını işaret etti. İzlemek istemiyordum. Bu hiç olmayacakmış gibi eve dönmek istiyordum.

Yüz ifademden isteksiz olduğumu anlamış olmalı ki, gözlerini devirdi ve elimi tutup beni yarış alanına doğru sürüklemeye başladı.

İstemeye istemeye de olsa yarış alanına gittiğimizde Furkan sandalyelerden birinde oturuyordu. Beni farkettiğinde ayağa kalkmak için harekete geçti ama sonra bir anda vazgeçti. Ona odaklanmamaya çalışıyordum, şu an onunla konuşmak istemiyordum. Kardeşim dediğim kişiye şu an bakmak istemiyordum, çünkü beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Güzel Güçlü SerisiWhere stories live. Discover now