9. Bölüm: Okulun İlk Günü

2.2K 864 499
                                    

İki Gün Sonra

Telefonumun tınısı ile uykum bölünmüştü. Uykulu bir şekilde telefonumu elime alarak kimin aradığına baktığımda arayanın Defne olduğunu gördüm.

Esneyerek yatakta doğruldum ve telefonu açtım.

"Efendim Defne sabah sabah ne oldu ya?" dedim uykulu bir sesle.

"Uyanmadın mı sen daha ya? Uyan çabuk okul var bugün. Ay bak ben de olmasam. İlk derse kırk dakika var. Hadi kalk."

Defne'nin sabah sabah bu enerjiyi nereden bulduğunu merak ediyordum. Telefonu kapattığında ayaklanmış ve elimi yüzümü yıkamıştım. Hareket gücümü kullanarak kahvaltının da hazırlanmasını sağlıyordum.

Giyinme odasına çıkarak, babamın aldığı okul formamı üstüme geçirdim. Saçımı da bir maşa yardımı ile dalgalı hale getirdim. Artık hazırdım.

Aşağı inip kahvaltı yaptım. Henüz ilk dersin başlamasına yirmi beş dakika vardı. Hızlı bir şekilde kahvaltımı yaptım ve evden ayrıldım.

On dakika sonra okulun girişine varmıştım. Defne ile Mete okulun girişindeki banklardan birinde oturuyorlardı. Arabadan indiğimde Defne beni farketmiş ve yanıma doğru gelmeye başlamıştı. Mete de arkasından geliyordu. Defne yanıma vardığında elimi tuttu ve benden uzaklaşarak beni baştan aşağı süzdü.

"Formalarımız aynı ama bende böyle durmuyor. Bu haksızlık." dedi ve gülerek bana sarıldı.

"Kendine haksızlık ediyorsun kıvırcık." dedim ve ben de ona sarıldım. Defne ile sarılmayı bıraktıktan sonra Mete de gülümseyerek

"Hoşgeldin bakalım. Yaşasın benim gibi uykucu birini buldum ya. Sabah sabah Defo aradı dedikodu yapmaya çalışıyor ve ben de o sırada uyumaya çalışıyorum. Yaşadığım işkenceyi düşünebiliyor musun?" dedi elini alnına koyarak.

Gülmeme engel olamamış ve sesli bir şekilde gülmüştüm. Okula girdiğimizde çantamı sınıfıma bırakmak için asansöre bindik. Buradaki bir çok kişi birbirini tanıyordu çünkü Berke'lerin okulundaki hemen hemen herkes okullarının kapanması ardından buraya kayıt yaptırmıştı.

Sınıfa çıktığımızda, sınıfta iki kız oturuyordu. Biri en ön sıraya oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Kısa kahverengi saçları vardı. Diğer kız ise siyah saçlıydı ve duvar kenarında en arkada başını sıraya koymuş uyuyordu.

Çantamı cam kenarında en arka sıraya koydum. Aşağı inecektim ki telefonumun çalması ile duraksadım. Arayan babamdı. Defne ile Mete'ye inmelerini ve hemen geleceğimi söyledikten sonra telefonu açtım.

"Babacığım."

"Kızım benim, uyandın mı diye kontrol edeyim dedim. Uyanmışsın başını bir yerlere çarpmadın değil mi? İyisin yani."

"Ah baba yapma, iyiyim tabi sen benimle dalga geç tamam, öyle olsun."

Babam benimle dalga geçmeye devam etti, kısa bir konuşmanın ardından telefonu kapattık ve aşağı inmek üzere sınıftan ayrıldım. Asansör aşağı katta olduğu için beklemek yerine merdivenleri kullanmaya karar verdim.

İki kat aşağı indikten sonra kantinin olduğu kata varmıştım. Birsürü öğrenci burada toplanmıştı. Evde kahvaltı yapmıyorlar mıydı acaba?

Defne ve Mete'yi bulmaya çalıştım ama görünürde yoklardı. Boş bir masa bulup oturdum ve gelmelerini bekledim. O sırada etrafı inceliyordum.

Birçoğunun birbirini tanıdığını biliyordum. Okul'un yeni açılmasına rağmen yeni olan tek öğrenci benmişim gibi hissediyordum çünkü herkes birbirini tanıyordu.

Güzel Güçlü SerisiWhere stories live. Discover now