22. Bölüm: Alex Kim?

En başından başla
                                    

"Merhaba Duru. Şimdi arkadaşlarınla işimiz var, o sırada da ben yanında olacağım. Sıkılmanı istemem, emanetsin sen."

Söylediği şeyler kafamı karıştırırken aynı zamanda moralimi de bozmuştu. Bunu belli etmesem de sinirimi bir hayli belli ediyordum. Sert bakışlarla karşımdaki cama bakarken söyledikleri kafamın karışmasına neden olmuştu. Emanetsin sen... Ne demekti bu? Şimdi arkadaşlarınla işimiz var... Peki ya bu ne demek oluyordu? Ne yapacaktı onlara?

Kafamdaki soru işaretleri birer birer yer edinirken sinirle bağırmaya başlamıştım.

"Bırak arkadaşlarımı adi herif! Onların bir suçu yok, senin işin benimle! Bırak onları!"

Ben bağırırken o sinir bozucu gülüşüne devam ediyordu. Bu beni daha da öfkelendirirken o ağzını aralamıştı.

"Bu huyundan vazgeçmelisin Duru. Bana emir vermek pek mantıklı değil ha? Ne dersin?" dedikten sonra kısa bir süre bekledi ve konuşmaya devam etti.

"Ha bu arada, birazdan göreceğin görüntü pek hoş olmayabilir tatlım." dedikten sonra masasındaki süslerle oynamaya başladı. Ne olacaktı şimdi? Ne yapacaktı arkadaşlarıma? Şu an bu camın arkasında ne oluyordu?

Soruların her biri yanıtsız kalırken ağzımı araladım.

"Ne göstereceksin? Ne oluyor söylesene!"

"Sabret Duru, sabret. Birazdan göreceksin." dediğinde gözlerimi devirmiştim. Arkadaşlarıma zarar verirse ona bunu ödetirdim. Onu mahfederdim.

İçimde oluşan tedirginlik duygusu ile beraber sessizce beklemeye başlamıştım. Bu adamla konuşmak istemiyordum. Düşüncelerimde boğulurken aklıma gelen şey ile kaşlarımı çatmıştım. Yere iki kere vurduktan sonra bu cam önüme geçmişti. Ben de yere iki kere vurursam kalkabilirdi. Neden olmasın?

Oturduğum yer duvara sabitlenmiş olan bir tahtanın üzeriydi. Ayağımı aşağı doğru indirmeye gayret ettim ama iki ayağıma bağlı olan demirler buna engel olmuşlardı. Ne yapsam, ne etsem ayağım yere ulaşmıyordu.

Hayal kırıklığı ile duvara yaslanırken, gözüm duvardaki siyah süslere takıldı. Aklımda yanan ampulle beraber tekrar duruşumu dikleştirdim. Hareket gücümle süslerden birini duvardan alırken, camdaki adamın ilgisi başka bir noktadaydı. Bu işime gelirdi.

Süsün sağlam olduğuna emin olduktan sonra hareket gücümle yuvarlak şekline sahip olan süsü iki kere sertçe yere vurdum. Biraz bekledim ama hiç bir değişim yoktu. Camda en ufak bir hareket göremiyordum. Tekrar denedim.

Süsü daha sert bir şekilde tekrar yere iki kez vurdum, yine bir değişim yoktu. Başarısızlık ile sonuçlanması sinirimi bozarken süsü alıp sertçe cama fırlattım. Cama çarpıp yere düşmüştü ama cam kırılmamıştı. Demek ki kırılmaz camdı. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdikten sonra, karşımda görüntüsü bulunan adam konuşmaya başladı.

"Hazır mısın?" dedikten sonra benim bir şey dememi beklemeden ayağa kalktı ve gitti. Onun gitmesi ile tedirginliğim artarken, arkadaşlarıma zarar vermiş olmalarından korkuyordum.

Önümdeki görüntü kaybolduğunda cam tekrar siyah halini almıştı. Cam hareketlendiğinde korkmaya başlamıştım. Korkumun nedeni ise benim yüzümden burada olan arkadaşlarımdı.

Cam ortadan kalkarken ilk görünen kişi Furkan'dı. Benim gibi demirlere bağlanmıştı. İkimiz arasındaki tek fark şuydu: Onun boynunun hizasında duvara sabitlenmiş iki bıçak duruyordu. Gördüğüm şeyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Furkan'ın en ufak bir hareketinde boynu kesilebilirdi. Ağzım 'o' şeklini aldıktan sonra konuşmaya başlamıştım.

Güzel Güçlü SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin