Küçük Sır

187 14 0
                                    

Gözlerimi açıp etrafa baktım. Herkes sınıftaydı. Kevın yanımda uykuya dalmak üzere gibi kollarını masaya koymuş başı tahtaya dönük gözleri kapanıyordu. Kevın'ın koluna dokunduğumda gözlerini açıp bana döndü.

"Uyandın mı?" diye sordu.

"Uyumuş muydum?" dedim.

"Sınıfa geldiğimde uyuyordun. Bende uyandırmadım."

"Neden?"

"Çünkü ders o kadar sıkıcı ki uyandırsam bile geri uyurdun." dedi.

"Peki ders ne zaman başladı?"

"Iııııı...... Sanırım bir ara bende uyumuştum. Bu yüzden ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum." dedi. "O zaman tekrar mı uyusak?" dedi kafasını sıranın üzerindeki kollarına koyarken.
Onun bu haline gülerken zil çalıyordu.

"Sanırım evren uyumamızı istemiyor." dediğimde Amy masaya yaklaşıp "Hadi kantine gidelim. Zoe beni yemeden." dediğinde Zoe sınıftan koşarak çıkıyordu.

"Olur. Hemen geliyorum." dedim. Amy kapıya gittiğinde telefonumun yerinde olup olmadığını kontrol ediyordum. Telefonumu alıp kapıda duran Amy'ye baktım. Yanında Kevın'ın arkadaşı duruyordu. Lovis. Amy ile konuşuyorlardı. Bu sırada Lovis Amy'ye gülümseyerek bir şeyler söylüyordu. Aklımda oluşan soruyu Kevın'a sormaya karar verdim ve Kevın'a döndüm.

"Lovis Amy ile mi ilgileniyor yoksa bana mı öyle geliyor?" dedim. Kevın kafasını kaldırıp bana baktı ve gülmeye başladı. Gülmesi sinirimi bozmaya başlayınca "Günlük gülme dozunu aldıysan neden güldüğünü bana da söyle lütfen." dedim.

"Peki tamam kızma hemen. Doğru anladın bence." dedi. Hala gülümsüyordu.

"Yani?"

"Şöyle söyleyeyim. Lovis bugün derse girmemeyi düşünüyordu. Sizin çoktan derse girmiş olacağınızı söylediğimde koşarak sınıfa girdiğine şahit oldum. Ve onu sinir etmek için sevgilisi olduğunu söylediğimde yüzünü görmeliydin." dedi.

"Vay canına. Bunu Amy'ye söylemeli miyim?"

"Bence Amy'nin özel gücü bu işi senin yerine halleder. Ama bunu anlamak için özel güce ihtiyaç bile yok. Lovis gizlenmek konusunda usta olsa bile duyguları için aynı şeyi söyleyemem." dedi.

"Pekala. O zaman bu aramızda küçük bir sır olarak kalacak. Kimseye söylemeye gerek yok. Tabi kendileri anlamadan önce." dedim. Kevın'la bunlara güldükten sonra Amy'yi Lovis'ten kurtarıp aşağı indirdim. Anna ve Zoe'nin bir masada oturduğunu görüp yanlarına oturduk. Zoe o sırada ağzına bir kek tıkıştırıyordu.

"Zoe. Biraz yavaş ye. Boğulacaksın." diyordu Anna.

"Bana bir şey olmaz." diyordu Zoe.

"Bu kadar yiyipte nasıl zayıf kalabiliyorsun? Ben bu kadar yesem hareket edemem." dedi Anna sinirle.

"Hey! Zayıf kalmak benim suçum değil. Ayrıca yemek sorunların için beni suçlama."

"Hey! O kadar iştahlı yiyorsun ki şu an acıktım. Ben bir şeyler alacağım. Başka isteyen?" dedi Amy ayağa kalkarken.

"Bana bir kahve alabilir misin? Zoe'nin görüntüsüne daha fazla dayanamayacağım." bunu söylerken Zoe'ye keskin bakışlar yolluyordu Anna. Amy gülerek "Tamam. Sen Lisa?" dedi.

"Bana da bir kahve." dedim. Amy kantine doğru gitti ve kantinciye siparişleri vermeye başladı. Bu sırada yanına gelen Lovis'e gülümsedi.

"Kızlar. Siz de Lovis'in Amy ile iletişim kurmaya çalıştığını fark ettiniz mi?" diyen Anna'ya dönerek "Vay canına. Bu çok hızlı oldu." dedim. Anna'nın hemen fark edebileceğini tahmin etmemiştim.

"Hızlı olan ne?" diyen Anna ile kendime gelerek "Eee..... Ben sadece buraya yeni geldik ve Lovis'in Amy'den hoşlanması biraz hızlı oldu demiştim. Değil mi?" dedim.

"Şey. Evet. Bu gerçekten hızlı oldu." dedi Zoe söze atlayarak. O sırada Amy yanımıza yaklaştı ve birden hepimiz sustuk.

"Ne oldu? Neden susutunuz?" dedi Amy kahvelerle masaya otururken.

"Biz sadece Lovis'in senden hoşlandığını konuşuyorduk." diyen Zoe ile birlikte Anna ve ben birbirimize baktık. Anna Zoe'nin ayağına masanın altından uyarı amaçlı vururken Zoe "Bunu söylemem gerekiyordu sanırım." dedi.

"Lovis'in benden hoşlanması mı? Bu doğru değil. Nerden çıkardınız?"

"Biraz fazla belli ediyor da ondan. Bunu fark etmediğine inanamıyorum." dedi Anna.

"Ciddi misiniz? Benden hoşlandığını sanmıyorum."

"Şaka yapıyor olmalısın. Çok belli ediyor." diyen Anna ve Amy arasında çıkan seviyor sevmiyor tartışmasını dinliyorduk ki zilin çalması ile kahveleri bitirip sınıfa girdik. Masaya oturur oturmaz "Küçük sır, sır olmaktan çıktı. Az önce Amy öğrendi." dedim Kevın'a doğru.

"Ne! Sen söylemiş olamazsın."

"Tabiki ben söylemedim. Anna bana sordu. O sırada Amy geldi ve Zoe hemen döküldü. Sır tutmakta Zoe iyi değil galiba." dedim.

"Ah! Pekala. O zaman bunu Lovis'e bırakalım." derken içeri giren Bayan Nathalie ile herkes irkildi.

"Çocuklar. Biliyorum. Dersi böldüm. Kısa bir duyuru yapacağım. Bazılarınız biliyor. Geçen sene Meksika'ya giden arkadaşlarınızı hatırlıyorsunuz. Bu sene onları almak için Meksika'ya gideceğiz. Orada bir otel ayarlandı. Sadece bu sınıf ile gidiyoruz. Yarın öğleden önce buraya bir otobüs gelecek. Meksika'da iki hafta kalacağız. İlk hafta serbestsiniz. İkinci hafta arkadaşlarınız aramıza katılacak. Ve tekrar okula döneceğiz. Meksika'da bulunan okul ile ilgili işlemleri halletmek için ben sizinle geleceğim. Bayan Vanessa ise burada kalacak."

"Bayan Nathalie. Ben gelmesem?" diyen Kevın'a şaşkınlıkla baktım.

"Üzgünüm Kevın. Arkadaşlarını karşılaman gerekiyor. Sadece iki hafta. Şimdi başka sorunuz yoksa ben gidiyorum. Yarın hazır olun." dedi ve sonra sınıftan çıktı.

Kevın'ın sessizce "A lanet olsun." dediğini duydum.

"Neden gelmek istemiyorsun?" dediğimde bana dönüp "Gelenler arasında nefret ettiğim biri var da." dedi.

"Neden nefret ediyorsun?"

"Uzun hikaye." dedi. Bende daha fazla sormadım. Ders bitince kantinden atıştırdık ve okulu gezmeye başladık. Önce kütüphaneye girdik. Gördüğüm en büyük kütüphaneydi. Kitapları en üst rafa uçarak koyan görevlilere şaşkınlıkla bakıyorduk. Sonra kapalı basketbol sahasını, 4. katta ve 8. katta toplam iki tane olan yemekhaneyi, fazlasıyla geniş olan laboratuvarı, içinde onlarca farklı müzik aleti olan müzik odasını, onun hemen karşısında bulunan ve kostümler için ayrı bir odası olan tiyatro salonunu, binlerce bilgisayardan oluşan bilgisayar odasını, rengarenk resim atölyesini, ve en üst katta camlarla çevrili odaların bulunduğu dinlenme alanlarını gezdik. Hala gezmediğimiz odalar vardı. Ama akşam olduğu için odamıza girmek zorunda kaldık. Odaya girer girmez Anna "Burası gördüğüm en büyük okul." dedi.

"Normal okullar da böyle olsa okuldan nefret edecek biri olmayacağına eminim. O müzik odasına Meksika'dan geri döndüğümüzde mutlaka uğrayacağım" dedi Amy.

"Bende yüzme salonuna uğrayacağım. Diğer odaları gördükten sonra havuzun büyüklüğünü gerçekten merak ediyorum." dedi Zoe.

"Gerçekten muhteşem bir yer burası. Gelmemek için uğraştığıma inanamıyorum." dedim. Amy ve Anna valiz hazırlamak için kıyafetlerini almaya giderken "Madem gelir gelmez gidecektik bari yerleşmeden söyleselerdi." diye yakındı Amy.

"Aslında bu iyi oldu. Meksika'da harika mağazalar bulabilirim." diyen Anna'ya Zoe "Umarım orada yiyecek bir şeyler bulabilirim. Yoksa seni yiyeceğim." diyince hepimiz güldük. Herkes valizlerine birkaç şey koyduktan sonra uyumak için dağıldık. Pencere kenarında bulunduğum için biraz dışarıyı seyrettim. Gökyüzündeki yıldızları izledim. Sonra gözlerim yorulmaya başladı. Yatağıma uzandım ve kendimi uykunun derin kollarına bıraktım.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Biliyorum kısa oldu ama oruç tuttuğum için kendimi çok aç hissediyorum. Bu yüzden bu bölümde kendimi Zoe'ye yansıttım. Sürekli aç olanlar burada mı? ;-)

YAZ KAMPIWhere stories live. Discover now