Dans edelim mi?

29 3 4
                                    

"Hey, o nereye gitti?" diye mırıldandı Kevın kendi kendine. Gözleri kapıdaydı ama şarkının ortasında telefonuna bakıp sonra "Geri döneceğim." diyerek odadan çıkan Lisa hala geri dönmemişti. "Önemli bir şey mi oldu acaba?" diye düşündü Kevın. "Ya sadece utandıysa? Hayır... Eğer utansaydı Lisa bunu belli etmezdi. Ya Eric'ten gelen bir haberse?" diye düşünmeye devam ederken açılan kapıyı ve içeri giren Lisa'yı görmesiyle biraz olsun rahatlamıştı. Yanına geleceğini düşünürken Lisa Zoe ve Anna'nın yanına doğru ilerledi. Kevın şaşkınlıkla bakarken yanına gitmek yerine mesaj atmaya karar verdi. Şarkı çoktan durmuştu. Şimdi ise içerde duran öğrenciler ya müzik aletleriyle ilgileniyor ya da aralarında sohbet ediyorlardı. Kevın telefonu çıkarıp Lisa'ya "Bir sorun mu var? Neden gittin?" şeklinde bir mesaj yazarak gönderdi. Tepkisini görmek adına gözlerini ona çevirdiğinde gelen mesajla titreyen telefonunu görmesine rağmen mesaja bakmayan Lisa'yı fark etti. Ah... Bunu her zaman yapardı ama bu sefer farklı hissetmişti Kevın. Ortamın gürültüsünden dolayı zihnini okumaya çalışmadan tekrar yazdı.

"Lisa cevap ver, endişeleniyorum." yazdıktan sonra tekrar Lisa'ya baktı. Lisa ise gelen mesajla tekrar titreyen telefonuna baktıktan sonra gözlerini dikerek bir dakika boyu önce Kevın'a, en son da göz devirerek mesaja baktı. O da yazmaya başladığında Kevın tekrar telefonuna indirdi gözlerini.

"Sadece hava almak istedim, sorun yok." yazdı Lisa. Ardından gözlerini kızlara çevirdi.

Kevın mesajı okuduktan hemen sonra "Peki neden yanıma gelmedin? Şarkı yüzünden mi?" yazdı. Gözlerini kaldırıp ona baktı. Kızları dinlerken ve gelen mesaja bakarken yüzü tepkisiz görünüyordu. Ama sanki biraz kızarmıştı gözleri. Sorun neydi?

"Hayır. Sesin güzelmiş. Ama arkadaşlarımla vakit geçirmek istiyorum. Sen de aynısını yapabilirsin."

Gelen mesajla kaşları hafifçe çatıldı Kevın'ın. Bu soğuk bir mesaj mıydı yoksa sıradan Lisa mıydı? Anlam veremiyordu. Her zamanki davranışlarıydı, ama biraz farklıydı. Kafasını sağa sola sallayıp telefonu kapattı. Bir iç çekip Lee, Lovis ve Mike'ın yanına gitti. Masaya yaklaştığında Lovis'in sol elindeki gümüş yüzükle oynadığını fark etti. Bunu genelde gergin olduğunda yapardı. Gözleri ise sahnede bateri çalan çocuğun yanında onunla sohbet eden Amy'de idi. Kevın, yüzüne bakarak bile anlamış olmasına rağmen Lee'ye sordu.

"Sorun nedir?"

"Dostum... Sence?" dedi Lee. Mike elindeki telefondan oyun oynarken "Lovis Amy'i kıskanıyor." dedi kafasını kaldırmadan. Lovis duymasına rağmen birşey söylemeden göz devirdi.

"İyi de çıkmıyorsunuz bile?" dedi Kevın. Lovis kafasını aniden Kevın'a çevirip "Siz de Lisa ile çıkmıyorsunuz ama onu kıskanıyorsun değil mi?" dedi. Kevın'ın yüzündeki gülümseme, mutlu bir ifadeden çok öldürücü bir bakış gibiydi.

"Seni-" dedi ve durdu Kevın. Sonra boğazını temizledi ve "İkisi farklı şeyler Lovis. Şimdi kapa çeneni." dedi. Lovis yüzünü asarak önüne döndüğünde tekrar Amy ve bateriste baktı. Kevın buna dayanamayarak bir iç çekti ve "Endişelenme, daha tanışalı iki ay oldu. Kimseyle çıkmaz." diyerek onu rahatlatmaya çalıştı. Fakat Lovis "Yani hiç şansım yok mu?" dediğinde Lee de sinirle iç çekti ve "Lovis beni deli ediyorsun! Neden gidip ona söylemek yerine kafamızı şişiriyorsun ki?" dedi alçak ama sinirli bir sesle.

"Ya beni reddederse? Ya başkasını sevdiğini söylerse?"

"O zaman peşini bırakırsın. Takıntılı değilsen tabi." dedi Mike hala oyun oynarken. Lovis hiç bir şey söylemeden üzgün bir şekilde yere dikti gözlerini. Mike bir dakika sonra ‘GAME OVER’ uyarısı veren telefondan kafasını kaldırdı ve "Hey, dostum. Sanırım hepiniz için kombo iyilik yapabilirim ha?" dedi çocuklara bakarak.

YAZ KAMPIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن