Badem çiçekleri

60 5 2
                                    

"Özür dilerim. Hoşçakal Díaz." dedi ve kapıyı kapattı. Az sonra yavaşça uzaklaşan arabanın arkasında, sadece bir enkaz kalmıştı.

~~~Arabada~~~

Derin nefesler aldı Lisa. Oturduğu yerden sakinleşmeye çalıştı. Az önce yaşadıkları, Kevın kadar onun da canını çok yakmıştı. Zaten hep böyle olmaz mıydı? Herkes; geride kalanların çok büyük acılar çektiğini, en çok onların üzüldüğünü sanardı. Ama bilinmeyen bir şey vardı ki; eğer veda zorunluysa, gidenin de canı çok yanardı. En az kalanlar kadar hem de. Belki de daha fazla...

Yapmam dediği birçok şeyi bu yaz yaptığını anladı. Aşkı sanırım artık anlıyordu. Çok da saçma bir şey sayılmazdı. Eğer içinde acı yoksa her şey güzeldi aslında. Aşktan da bu yüzden nefret ederdi ama, acı ve sevginin birleşimi bile güzeldi şu an ona.

Korkuyordu, ama çok da cesurdu şu an. Özlüyordu, ama çok sabırlıydı. Öyle olmaz zorundaydı. Arabanın camını indirip nefeslerini düzene sokmaya çalışırken şoförün ona olan bakışlarını fark etti. Bu Eric'in özel şoförüydü. Az önce Kevın'ın yanındayken onları dikkatle izlemişti ve yüksek bir ihtimalle her şeyi Eric'e aktarmak üzere Lisa'nın şu anki duygularını da analiz etmeye çalışıyordu. Eğer üzgün görünürse, Eric bir şeylerden şüphelenebilirdi. O yüzden hızla sakinleşmeye çalıştı. Ama şu an yapması gereken daha önemli bir şey vardı. Nicholas. Her şeyi ona anlatması lazımdı. Sonuçta plana harfiyen uymuştu ama devamından ikisi de bihaberdi.

Elindeki telefonunu açıp sakince ekrana baktı. Arayamazdı. Şoför her şeyi duyardı. Mesaj atmalıydı ama şüphe çekmemeliydi. O yüzden hızla aklından geçen planı devreye sokarak ses kaydını açtı.

"Hey, Jessie. Üzgünüm sana veda edemedim. Acelem vardı..." Şoför onu dinliyordu. "Seni gerçekten çok özleyeceğim. Beni unutma olur mu? Veda edemediğim için de affet lütfen. Umarım bir gün telafi edebilirim. Kapatmadan önce, yaz boyu çekildiğimiz fotoğrafları anı olarak saklayacağım. Onları şimdi sana göndermemi ister misin? Sadece biraz bekle. Hoşçakal arkadaşım."

Lisa ses kaydını kapatır kapatmaz üzerindeki şüphenin azaldığını düşünerekten hızla eğilip olanları yazmaya başladı. Uzun bir metin olacaktı ve bu yüzden şoförün Jessie ile mesajlaştığını düşünmesini sağlamış, işini halledebilecek zaman kazanmıştı. Cümlelerini toparlayıp yazmaya başladı.

Bana dediğini yaptım. Eric'e geri dönmek istediğimi söyledim. Bana inanması için de günlerdir Kevın'dan uzak duruyorum. Çok kırıldı farkındayım ama inanmış olmalı. Gitmek çok zor oldu. Kevın çok kötü durumda ve gerçekten endişeliyim. Ne olacağını bilmiyorum. Eric gerçekten inanmış bile olsa... Ne yapacağım ben? Ya geri dönemezsem? Ya ailemi de asla göremezsem? Kevın'a düzgün bir şekilde veda bile edemedim. Eminim benden nefret ediyordur. Özür dilemek istedim ama yapamadım. Lütfen bir şeyler söyle. Gidemiyorum. Kurtar beni, baba...

Mesajı hızla yazıp gönderdiğinde gözleri tekrar ön taraftaki aynaya kaydı Lisa'nın. Şoför hala birkaç saniye aralıklarla ona bakmayı sürdürüyordu. Göz devirip yolu izlemeye başladı. Birkaç dakika kadar sonra titreyen telefon ile dikkat çekmeden ekranı açtı ve gelen mesaja baktı.

"Sakin ol kızım. Seni anlıyorum. Kevın'ın nasıl hissettiğinin de gayet farkındayım ama şimdilik bunu yapmak zorundayız. Geçen sefer de söylediğim gibi, eğer orda kalmaya devam etseydin ikiniz de zarar görecektiniz. Beni sakın yanlış anlama, seni asla tehlikeye atmıyorum. Ama eğer buna izin verseydin Eric bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayacak ve ikinizden birini esir alacaktı. Ve emin ol bu asla sen olmayacaktın çünkü Kevın buna izin vermezdi. Elbet yanlış bir şey yapıp senin için her şeyi tehlikeye atabilirdi. İşte o zaman hiç ilerleyemezdik bu yolda. Emin ol böylesi iyi olacak. İkinizin de acı çektiğini biliyorum. Kevın'ın seni nasıl sevdiğini de biliyorum. Aranızdaki bağ çok kuvvetli. Kevın şu an kötü, ama seni kaybetme korkusu ağır basacaktır ve elbet kurtarmak için peşinden gelecektir. Eric'in deney için ikinizden birine ihtiyacı var. Özel güçlerin kontrolü ancak sizde. İlk seçeneği sendin ama senin uzaklaştığını görünce bunun acısını ikinizden de çıkarırdı. Şimdilik onu kızdırmamak ve planının doğru gittiğini düşünmesini sağlamak en iyisi. Her şey düzelecek. Söz veriyorum. Sizi ve diğer herkesi kurtaracağım. Eric'in işi en kısa sürede bitecek. Şimdilik normal davran. Sakın aksi bir şey belli etme. Çok az kaldı. Sen oraya gider gitmez, Eric harekete geçecek. Güçlerini kontol et ve onun sana zarar vermesine asla izin verme. Sadece birkaç gün belki de, sonra her şey bitecek. Bu kadar yeterli. Seni zor durumda bırakmak istemem. Eğer okuduysan hemen sil bu mesajı. Arkanda kanıt bırakma. Hoşçakal Lisa. Hoşçakal kızım. Dikkatli ol lütfen."

Mesajı okur okumaz yutkundu Lisa. Şimdilik iyi gelmişti. Mesajı hemen silip telefonu kapattı ve yüzünü yine cama çevirdi. Biraz olsun sakinleşmişti. Her şeyin düzeleceğine ilk kez inanıyordu. Sadece düşünmeyi birkaç saatliğine bıraktı ve yolu seyretti.

~~~o sırada Kevın~~~

Odasında oturmuş, sadece yere bakıyordu. Bir süredir konuşmamıştı. Fırtınadan önceki sessizliği andırıyordu. Lee kapının önünde durmuş, dakikalardır konuşmayan arkadaşını nasıl kendine getireceğini düşünüyordu. Tabii bu sırada olayı kimsenin öğrenmemesi için çocukları bile odaya almamış, Kevın'ın biraz yalnız kalıp en azından toparlanmasını istemişti. Ama sanırım olmamıştı. Bir süredir yere bakıp zar zor nefes aldığını fark ettiği arkadaşı, gerçekten son noktasında gibiydi. Yaşam ve ölüm arasında gibi. Hepsi sadece Lisa içindi. Ve de Kevın'ın en büyük kâbusu, kaybetmesi. Bir şeyleri sürekli olarak yitirmesi, ailesini, aşkını, ve son olarak aklını...

Bir insanın çöküşüne şahit olmak gerçekten korkunçtu. Ne diyeceğini bilemiyordu Lee. Hiçbir teselli birşey düzeltmezdi. İletişim kurmaya çalışmalıydı. Yutkundu ve "Kevın..." diyerek seslendi. Tabii ki cevap alamadı. Bu sefer sesini yineledi ve tekrar seslendi. "Kevın sana vermem gereken bir şey var."

Dikkatini çekmeyi yine başaramamıştı. Dinliyor muydu, ondan da bihaberdi aslında. Elindeki kutu ile onun yanına yaklaşıp yatağın yanına oturdu ve kutuyu ona uzattı.

"Bunu sana vermemi... Lisa istedi." der demez kafasını çevirdi Kevın. Hızla aldı kutuyu eline. Birden gelen bu enerjisine Lee bile şaşırmıştı.

Hızlıca açtı kutuyu parçalarcasına. İçini karıştırdı. Ne aradığını anlayamamıştı Lee ama sanırım bir mektup falan arıyordu. Bir yazı veya belki de her şeyin mecburi olduğunu açıklayacak, onu şu anlık enkazdan kurtaracak herhangi bir şey. Aradığını bulamayan elleri yavaşladı ve kutudaki taze çiçek yapraklarını elleri arasına aldı. "Ne çiçeği bu?" diye düşündü Lee seslice. Kevın gözlerini çiçekten ayırmadan "Badem çiçekleri..." diye sayıkladı.

"Badem çiçeği mi?" dedi Lee. Şaşırmıştı. Çünkü o da bir not veya benzeri bir şey beklemişti kutudan. Kevın'ın birden doluveren gözleri ve araladığı dudakları ile ona baktı. Bir şeyler söyleyecekti sanırsa.

"Çocukluğumuz... Çocukken okulun oradaki parkta vardı bu çiçeklerden. Badem çiçeği. Yapraksız bir ağaç. Sadece aşık olduğu kişi gelince çiçek açan bir ağaç. Bir aşk efsanesinin özel çiçeği."

Ağzı açık kaldı Lee'nin. Çok inceydi bu düşünce belki ama, bu hediyeden sonra kimse Kevın'ı durduramazdı artık. Kevın Lisa'yı bırakamazdı. Lisa istese bile artık bırakmazdı. Sevinip üzülmek konusunda acele etmedi. Sadece Kevın'ın mutluluk mu, acı mı olduğunu anlayamadığı göz yaşlarına baktı. Yutkundu ve sırtını sıvazladı arkadaşının. Zordu belki ama, her şeyin bitmesi için Lee de çok sabırsızlanmıştı. Onların yaşadığı şeyleri yakından görmüştü. Onlar kadar olamasa da en az onlar kadar yıpranmıştı. Fakat ne olursa olsun yardım etmeye hazırdı. Odada kalan tek ses Kevın'ın sessiz hıçkırıklarıydı...

~~~~~~~~~♥~~~~~~~~~~

Allah allaaahh bu kim yaa

Aa benmisim.

Ne demek benim yaz kampı diye bir kitabım vardı? Unutmuş muyum... Afedersiniz... Ama siz de unutmuşsunuz...

Biliyorum herkes hayatında. Hani geçen bölümü (nerdeyse iki ay önce yazılmış) yazdığımda size çok mutluyum bir bokluk var demiştim ya... Lee'nin kulakları çınlasın. Geleceği gördüm amk.

Sonra bir daha mutlu olamadı bu yazar mlsf

Bazı şeyler boka sardı da afedersiniz yaa ama ben nerden bileyim gidip mal gibi bu kimmiş ya dediğim çocuğa tutulup sonra da her seyimin değişeceğini...

Ask guzelmis lan. Burda havalar soğuk ama gelin yani guzel yer. Ama ben ayrıldım ordan işte :) gidenler anlatsın havaları artık.

Asik olup sonra bitti falan garip şeyler oldu ama uzatmayacagim kitap unutulmuş zaten :(( ama ben de bitsin diye geldim bitmeden gitmek bana iyi gelmez o yüzden bu kitaba TAMAMLANDI yazmadan gidemem. Sonra temelli gidiyom korkmayın.

Neyse ben de aglayarak gidiom yarın okul var zaten geç oldu falan. Hadi kaçtım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 08, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YAZ KAMPIWhere stories live. Discover now