Pişmanım.

26 2 1
                                    

Kevın odasına bıraktığı özel notları ve bilgisayarından sonra hızlı adımlarla başka bir dersi daha kaçırmamak adına sınıfa girdi. Bayan Rena ona neden bu kadar geç kaldığını sorduğunda alelacele "Bayan Nathalie ile halletmem gereken bazı işler vardı da. Afedersiniz efendim." diyerek gözlerini kaçırdı. Bayan Rena üzerinde daha fazla durmayarak Kevın'ın sırasına oturmasına izin verdi. Kevın hızlı ve heyecanlı adımlarla sırasına oturduğunda ilk önce üzerindeki bakışların dağılmasını bekledi. İki dakika kadar sonra herkes derse odaklandığında yanında oturan ve diğerleri gibi doğruca Bayan Rena'ya bakan Lisa'ya doğru eğilerek "Biraz araştırma yaptım ve gerçekten önemli şeyler buldum. Ders bitiminde konuşalım mı?" diye sordu. Lisa gözlerini kaçırarak bıkkın bir tavırla sadece "Olur." dediğinde Kevın az önceki tüm heyecanının bir balon gibi patladığını hissetmişti. Neden böyle davranıyordu? Kesinlikle. Kesinlikle bir sorun vardı. Kevın önüne döndü ve kaşlarını çatarak düşünmeye başladı. Dersten sonra ona ne olduğunu kesinlikle öğrenmeliydi. Çünkü Lisa müzik odasından beri onunla konuşmuyor, tersliyor, surat asıyor ve onunla göz göze gelmekten kaçınıyordu. Bakışları gibi adımlarını da kaçırıyordu ondan. Kevın konuşmak istediğinde bile göz devirmesi, ona artık katlanamıyormuş hissini verdiriyordu. Lisa ondan sıkılmış mıydı? Eğer bir sorun olmasaydı Lisa, Kevın'ın aklından geçen tek bir soruda bile bir problem olmadığını belirtirdi. Çünkü Kevın çok uzun bir süredir Lisa'ya ne olduğunu düşünüyor ve Lisa'nın bunu duymasına rağmen de cevap vermediğini hissediyordu. Bu sayede düşünceleri, bir sorun olduğu, kesinleşiyordu.

Derse birazcık odaklandığında zamanın hızlı geçtiğini fark etti. Birden duyulan zil sesi ile hiç vakit kaybetmeden ayaklandı ve Lisa'ya "Gidelim!" dedi heyecanla. Lisa yine onunla göz teması kurmadan ayağa kalktı ve sessizce Kevın'ın peşinden sınıftan çıktı. Kevın boş dinlenme odalarına yönelirken Lisa arkasından seslenip kantine gitmek istediğini söylemişti. Kevın ise itiraz etmemiş ve beraber kantine inmişlerdi. Masalardan birine karşılıklı oturduklarında Lisa'nın yüzünde "Anlatacağın şey beni hiç ilgilendirmiyor." bakışı vardı. Kevın'a umursamaz yeşil gözlerini diktiğinde Kevın derin bir iç çekti ve "Anlat bana." dedi.

Lisa gözlerini kaçırdı ve "Buraya seni dinlemek için geldim." diye cevapladı.

"Önce sen neler olduğunu anlatacaksın. Eğer anlatmazsan bu masadan kalkmana izin vermem." dedi Kevın ona dikkatlice bakarken. Lisa az önceki meydan okuma cümlesiyle gözlerini Kevın'a çevirip kaşlarını çattı ve "Hiçbir şey yapamazsın." dedi.

"Yaparım. Eğer biraz daha böyle davranırsan sana üstünlük tanımayacağım Lisa."

"Benim için birşey yapmana ihtiyacım yok."

"Senin neyin var?" dedi Kevın kaşlarını olabildiğince çatarak.

"Bunu sorup durmayı kes!" dedi Lisa hafif sinirli bir sesle.

"Öyleyse bana anlatman gerekiyor!"

"Sana hiçbir şey anlatmak zorunda değilim Díaz."

"Senin- arkadaşınım. Çocukluk arkadaşın. Ve partnerin sayılırım. Sınıf arkadaşın, sıra arkadaşın, ailenin arkadaşı... Daha sayayım mı? Daha ne kadar yakın olmamı bekliyorsun? Benden başka bu kadar yakının olan, anlatabileceğin biri mi var?"

"Kevın beni zorlamayı bırak. Eğer anlatacak birşey olsa saklamazdım."

"Saklanacak bir şey olsa asla anlatmazdın Lisa." dedi Kevın. Artık sinirli bir şekilde bakıyordu ve bu durumdan sıkılmıştı. Neler olduğunu ona anlatması gerekiyordu. Kevın onun en yakınıydı. Öyleydi değil mi?

Lisa bir iç çekerek ayağa kalktığında Kevın da hızla kalktı ve ileri doğru uzanarak kolundan tuttu.

"Çek elini." dedi Lisa, Kevın'a ve kolundaki eline bakıyorken.

YAZ KAMPIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin