je m'appelle maisie.

4.2K 246 129
                                    

Elimde duran, geçen sene annemin en yakın arkadaşı Manish'in Hindistandan getirdiği kahveye baktım. Uzun süredir mutfak dolabının rafında beklediği için bozulup bozulmadığını bilmiyordum ancak bana göre kahve pek de bozulacak bir şey değildi. Sonuç olarak kahve kokuyordu ve birazdan, benim planlarımı gerçekleştirmeme yardım edecekti.

O yüzden son kez üzerime göz gezdirdim. Geçen gün Agusto'dan çaldığım uzun gri tişörtüm, siyah taytım ile belkide bu eve yakışmayacak tek şey bendim. Yine de kapıyı tıklatıp beklemek adına geri çekildim ve adeta ensemde gezinen o korkuyu göz ardı etmeye çalıştım. Zaten dakikalar sonra nefes almama dahi izin vermeden aralanan kapı birçok düşünceyi kafamdan silip sadece o ana odaklanmamı sağlamıştı.

"Geçen gece alelacele gittim ve doğru dürüst kahve içemedik. Arkadaşın burada mı ?" Elbette değildi. Sabah sapık gibi camın önünde bekleyerek onun sevgilisiyle gitmesini izlemiştim.

Elini ensesine atıp bir süre ensesini yavaş hareketlerle ovaladı. Geçen gün aklımdan geçirdiğim şeyi okumuş olmalıydıki, yüzünü kaplayan o sakallarından eser kalmamıştı. Yüzünde az az bulunan tüylerin artık herhangi bir şeyi gizleyemeyeceğine emin olarak, yüzünün birkaç detayını inceledim.
"Yok. İçeri gir."

Üzerine benim aksime daha ciddi bir şeyler giymişti.
Beraber mutfağa doğru ilerlerken bir yandan da göz ucuyla onu süzmeye devam ediyor, onu çözebileceğim ufak detaylar arıyordum ancak o hem konuşmamakta, hem de bana koz vermemekte kararlıydı.

Sıkıca kavradığı iki beyaz kulplu bardağı sakince suyun temiz aktığı çeşmenin altına tuttu. Suyun sesi o anki sessizliği delip geçti.
O sırada barkadaklarla ilgilenmeyi bırakıp, kahve makinesinin haznesini açarak içine bir filtre kahve kağıdı yerleştirdi. Benim az önce tegzahın üzerine herhangi bir temasta bulunmamız adına önceden koyduğum kahveyi alarak göz kararı birkaç kaşık ekledi ve su haznesini açarak içme suyunuda koyduktan sonra makineyi çalıştırdı. İşini o kadar titizlikle ve hızlı yapmıştıki, döner dönmez benim onu dikkatle izleyen gözlerimle buluşması kaçınılmaz olmuştu.

O an, belki tüm ders boyunca ilgimi çekipte tek ezberleyebildiğim şey olan, Henri Michaux'ın kitabından bir alıntı yaptım -kendi kendime-. Yüzü gibi görünen tersinin içinde, etkisiz bir kavrayışın kalbinde, saatler boyunca, mekan ve zamanın belirsiz uzantısı kıyısında -dışı avlayan, içi avlayan, aptalı avlayan- söylesene, sen ne yapıyorsun? Sen nesin, taşın içindeki karanlık gece?

Sen nesin ?

"Ah aslında, ben..." Ellerime baktım. Şu an için ona bakmaktansa, cılız ellerime bakmak yapılacak en iyi şeydi. Çünkü mavi gözleri direkt olarak bana bakıyordu ve ben kendimi aptal bir karmaşanın içinde bulmaktan başka bir şey yapamıyordum. "Ben senden yardım istemek için buraya geldim."

"Ne için ?" Sesi yine çok soğuktu.

" November Town Üniversitesinde Fransız Edebiyatı okuyorum. Ancak biraz annemin zoruyla girdiğim için... Yani... Fransızcam pek iyi değil."

"Ve sana fransızca öğreteceğim, öyle mi ?" alayla karışık sordu. Konuşma fazlasıyla hareretlendiğinden, kahve makinesinden gelen sesi dahi önemsememiştik.

Yutkundum. "Evet. Dersleri anlayabilmeme yetecek kadarını en azından."

"O zaman bana fransızca adını söyle." Ellerini mutfak tezgahına yasladı. Yüzünde duran alaycı gülümseme solmuştu ancak ince dudaklarının arasından görünen inci misali dişlerini hala rahatlıkla görebiliyordum. Kim bilir, ben onun dudaklarını izlerken neler düşünüyordu.

"Je' m'appelle Paris."

"Paris."

Dalgınlıkla söylediğim şeyin farkına vardığım an vücudumdaki tüm kan yüzüme hücum etmiş gibi hissettim. Artık tamamen kırmızı gözüktüğüme emindim. Ayrıca, dün gece onu adımı söylerken hayal ettiğim tonlamayı, sanki zihnimi okumuşcasına adımı söylerken kullanmıştı ve bir daha söyleyecek olursa, eminim burada utançta bayılırdım.

"Evet."

"Sana fransızca dersi vermeyeceğim, Paris."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
staytonight. ||gyllenhaal. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin