'Hasta Çocuk'

548 138 138
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı

ZEMHERİ













10. Bölüm; Hasta Çocuk

Yanımda hissettiğim hareketlilik ve acı dolu iniltiler gözlerimi açmama neden olurken uyuya kalmama içten içe küfretmeye başladım. Akel üzerindeki battaniyeyi zor bela kaldırırken yalpalamamaya dikkat ederek ayağa kalktım ve ona yardım ettim. Kenarda bulunan sürahiden boş bardağa biraz su doldurdum ve hemen yanına ilerledim. Kolunu tutarken elimdeki bardağı istemişti. Bu hareketini es geçerek ona doğru yaklaştım ve elimdeki bardaktan yavaşça su içirmeye başladım. İlk başta itiraz edercesine bakıyor olması geri adım atmama yeterli olmazken arkasındaki yastığı düzelttim.

Kısa bir süre karşıda bulunan duvara boş boş baktıktan sonra bir anlığına gözleri bende durdu. Kolu yaralı olduğu için sesi olan ellerini kullanamıyordu ve bana anlatmak istediği şeyleri aktaramıyordu. Gözlerinden ani bir sinir patlaması geçecekken onu durdurdum ve sessiz bir şekilde konuşmaya başladım.

"Size mesaj olarak attıkları fotoğraftaki kadının saçlarından bir tutamı boyalı. Ben saçlarımı bu zamana kadar hiç boyamadım, ilk defa seninle birlikte saçlarımı boyadım. Babamın yanından ayrıldıktan sonra hiç saçlarımı kesmedim, hep uzun kullandım. Ama o fotoğraftaki kadının saçı hafif kısa. Hatırlarsan seninle birlikte kestiğimde saçlarım baya uzundu, yani o fotoğrafın bana ait olmasının ihtimali yok..."

Sesim ilk başta çatallaşsa da sonradan toparladım ve kısa süren sessizliği bozarak konuşmaya devam ettim. "Bunları sana anlatıyor olmam saçmalık çünkü sana destanlar halinde bir şeyler anlatsam bile bana inanmayacaksın." Alnındaki bez kalktığı için yere düşmüştü, soğuk elimi alnına götürdüm ve ateşine baktım. elimin soğukluğundan dolayı pek fazla anlamasam da ilk ana göre daha azalmıştı.

"Ateşin de düşmüş. Eğer şimdi git dersen giderim ve asla karşına çıkmam. Zaten bir şeyler karşısında savaşmaktan yoruldum, sana karşı hiçbir şeyi kanıtlayamam. En önemlisi sen inanmazsın bile..."

Ondan gelecek tek bir mimiği beklerken o sadece yüzüme bakmakla yetinmişti. Masanın üzerinde bulunan telefonuna baktı ve sağlam olan eli ile işaret etti. Hızlı adımlar ile masanın yanına gittim ve telefonu alıp Akel' e verdim. Tek kolunu kullanabildiği için telefonunun not kısmını açarak klavyedeki harflere tıkladı. Uzun bir metin yazdıktan sonra bana doğru uzatıp okumam için elime tutuşturdu.

"Bunu bilmediğimi mi zannediyorsun? O fotoğraftaki kadının kim olduğunu bile biliyorum sadece Efran' ı geçiştirmek istedim. Benim hiçbir şeyi bilmediğimi, kimseyi tanımadığımı falan zannediyorsun ama yanılıyorsun. Benim hakkımda bildiklerin sadece buz dağının görünmeyen kısmı, bilmediğin bir sürü şey var. Zaten artık kendini ispatlamana ihtiyacım yok ben cevabımı bugün aldım. Eğer kalıp bana yardım etmek istersen kal, istemiyorsan seni zorla burada tutmam."

Telefonda yazılı olan metni okuduktan sonra ekranı kapattım ve histerek bir şekilde gülerek Akel' e doğru baktım. "Sürekli sınavlardan geçtiğimin farkındayım Kandemir! Evet bilmediğim çok şey var ama unutma ki asla durmayan ve sürekli olarak alışan bir beynim var, kimsenin üstesinden gelemeyeceği."

Mavi gözlerini gözlerimden çekmezken daha fazla bu baskıya dayanamayacağım için saate baktım. Kahvaltı hazırlayıp vakit geçirmenin en doğrusunu olduğunu düşünerek mutfağa doğru ilerledim. Güzel bir şekilde dizayn edilmiş mutfak eve oranla biraz daha küçüktü. Birkaç paket masanın üzerine rastgele bırakılmıştı. Sanırım burada çok fazla kalmamışlardı ve ilk geldikleri gün alışveriş yapmışlardı. Benim kaldığım eski dağ evine yakın olması beni çok farklı düşüncelere sokarken bunu umursamamaya çalışarak buzdolabına doğru ilerledim. Çok fazla yiyecek yoktu ama kahvaltı yapmak için yeterli şeyler vardı.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now