'Kalbin Öpücüğü'

309 47 66
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ















19. Bölüm : 'Kalbin Öpücüğü'

Silah sesleri ardı ardına gelirken sanki hiç durmayacak gibiydi. Yaşanılan bu arbede kısa süre sonra dururken, bana up uzun bir zaman gibi gelmişti. Kafamdaki baskı aalınca bir ses duydum.

"Zemheri sen arabada dur." Sert sesi ile arabanın içini dolduran Kunt silahını eline alıp hemen dışarı çıktı. Akel ve Efran da dışarıya çıkarken burada etkisiz bir eleman gibi kalmak bana hiç mantıklı gelmiyordu. Olayın şokundan hemen çıkmaya çalıştım. Evet kötü bir şey olursa eğer Kunt'un deli gibi bağırışlarına maruz kalacaktım ama onlar dışarıda sayıca yirmi yirmi beş katımız olan ve silahla donatılmış insanlara karşı elbette yetersiz kalacaklardı.

Derin bir nefes verdim ve arabanın torpidosuna ulaşmak için ön koltuğa uzandım. Uzandığım için torpidoyu biraz zor açsam da içinde bulduğum silah ile buna sevindim. İçinde kurşun olması benim için iyi olurken belimin arkasına yerleştirdim ve sessiz bir şekilde kapıyı açtım.

Kapıyı açmam ile tüm bakışlar bende olurken bu kadar sessiz davranmama rağmen nasıl olurda beni fark edebilmişlerdi...

"Loris Hanım, sonunda teşrif edebildiniz."

Etrafıma şaşkın bir şekilde bakarken Kunt'un kızgın bakışları ve kendi kendine sayıklayan haliyle karşılaştım. Davranışlarım Kunt' a göre fütursuzcaydı ama benim içeride oturup boş boş durmamı bekleyemezlerdi, her ihtimale karşı yanlarında durmam gerekiyordu.

Sesin sahibine doğru baktığımda karşımda garip giyinimli bir adam duruyordu. Benim adımı nerden biliyordu? Neden buradaydı? Aklımda milyonlarca soru vardı ama her zamanki gibi kayıtsız kalıyordu.

"Ama sende Akel gibi dilsiz misin, konuşamıyor musun gerçekten? Yazık."

Tükürürcesine konuşması zaten sinirlenmeme neden olurken Akel' e böyle demesi ile sinirim iyice tepeme çıkmıştı. Hızlı adımlar ile yanına gidiyorken Kunt belimden tuttu ve gitmemi engelledi. Gitmek için çırpınırken iyice sıkı tutuyordu ve canımı yakıyordu.

"Zakkum defol git, senin boş işlerine ayırabilecek bir vaktimiz yok!"

"Neden öyle diyorsun Kunt, üzülürüm valla. Sadece yedinci anahtarın nerede olduğunu söyle sonra gidelim."

"Sen beni salak mı zannediyorsun? Size asla bunu söylemeyeceğim, beni öldüremeyeceksiniz de. Hayatımda artık kimse kalmadı, tehdit edebileceğiniz hiçbir şeyim yok! Zaten beni öldürseniz de sonsuza dek anahtarın yerini bulamayacaksınız."

"Hiçbir şeyim yok diyorsun ama yanındaki sevgilini hesaba katmıyorsun!"

Kunt'un gözlerinde sadece benim fark edebildiğim sinir hüzmeleri yayıldı. Bir anlık bocalamadan sonra hemen kendini toparladı ve sert bir ses ile bağırmaya başladı.

"Bu kız benim sevgilim değil! Yanımdakiler de inan ki umurumda değil. İstersen öldür, istersen işkence et. Ben sadece kendi canımın derdine düşerim, diğerleri sadece kendilerini koruyabilir."

Sert sesi bulunduğumuz ortamda yayılırken Kunt'un belimdeki ellerini hızla çekip arkasına doğru çekildim. Zakkum Türkiye'de bulunan üyelerden birisiydi. Üyelerden dört tanesini öldürmüştük ve geriye üç kişi kalmıştı. Zakkum ile olan araştırmalarımda çok tehlikeli olmadığını ve kendi gücünü gösterebilmek amacıyla boş blöfler yaptığını okumuştum.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now