'Mektup'

179 34 24
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ















34. Bölüm : 'Mektup'

Artık gri boyadan tamamen kurtulan kısa saçlarım kendi renklerine kavuşmuştu. Ciğerlerimin içinden kurtulmak isteyen nefesimi feregat ederek karşımdaki aynaya baktım. Bu gece daha önce görmediğim birçok üye ile karşılaşacaktık. Tehlikeli olmalarından dolayı bütün ülkelere nam salmış isimlerle aynı toplantıda olmak beni bir miktar geriyorken bu gece daha önce bilmediğimiz şeyler öğrenebilirdik.

Belki de o toplantıda babamın ölüm emrini veren kişiler olacaktı. bu düşüncelerin sır perdelerinin hepsini bu gece aralayacaktık. Elime aldığım beyaz inciler dolu olan topuklu ayakkabıyı son kez kontrol ettim. Güvenlik açısından çok iyi önlemler alınan bir yer olacağı için oraya silah ile girmemiz imkansızdı. Bu yüzden topuklu ayakkabımın topuk kısmından çıkacak olan küçük bıçak tek silahımız olacaktı.

Bizi büyük tehlikeler bekliyordu, eskiden Kunt'un varlığı bu gibi konularda bizi biraz da olsa rahatlatıyordu. Onun bulunduğu konum ve güvenlik alanı bizi biraz da olsa koruyordu. Gözlerimi hızla kapayıp açtım. O artık yoktu, ben onu öldürmüştüm! Ben bir sürü kişiyi öldürmüştüm. Birkaç anahtar için buna değer miydi? Masum insanlar öldürülmesin diye değerdi... O günde yaşanan, sindiremediğim olay... Kunt'un çok önceden beri beni seviyor olması...

Babamın yanında olduğu zamanlara ait birkaç görüntü zihnimin en ücra köşelerinden çıkıp gözlerimin önünde beliriyordu. Onun benim yanıma birkaç defa geldiğini hatırlıyordum. Ama Kunt'un da söylediği gibi babamın yanında bulunan hiçbir adamın yüzüne dahi bakmıyor konuşmuyordum. Peki Kunt bunu neden bu zamana kadar saklamıştı? Ya da bu kozu neden daha önceden kullanmamıştı? Ama en önemlisi Akel ile sevgili olduğumuzun sabahı henüz kimseye söylememişken Kunt'un nerden haberi olmuştu? Bu sorunun cevabında aklıma ilk gelen şey Akel'in haber verdiğiydi. Ama Akel'in söylemiş olma ihtimali beni bu düşünceden soğutuyordu.

Aklımda dönüp dolaşan bir sürü soru vardı ve gerçekten bu durumdan yorulmuştum. En kötüsü ise bu cevaplara hiç ulaşamayacak gibi hissediyor olmamdı. Evren bana karşı büyük bir oyun oynuyordu ve bir kez daha sevdiklerimden büyük bir bıçak darbesi yiyecekmiş hissi beni karanlığa çekiyordu. Sakin kalmaya çalıştım ve derin bir nefes aldım. Bu aklımdaki sorunların zamanı gelince cevaplandırılacağını ümit ederek üstümdeki elbiseyi düzelttim.

Odamın kapısı iki defa çalınınca bakışlarım kapıya yöneldi. Akel kapıyı açtığında gözlerindeki burukluk ile beni inceledi. Sanki beyninin hareket emrine uymak istemiyormuşçasına yavaş adımlar ile kapıdan içeriye girip kapıyı kapattı. Onun yavaş adımlarına nazaran hızlı olan adımlarım ile yanına ulaştım.

"Güzel kadın bu akşam bana eşlik eder misiniz?"

"Ben ömrüm boyunca sana eşlik ederim."

"Ne bu düşük bütçeli evlilik teklifi mi?" Ellerinden düşen mana gülümsememizi sağlarken ellerini oynatmaya devam etti. "Çok güzel olmuşsun orman bakışlım."

"Kurt bakışlım der gibi oldu ama sevdim bunu ,İğdem kokulum." Gülen gözleri bir anlığına hüzün gölgelendi. "Annem de bana öyle seslenirdi Zemheri, iğdem kokulum diye severdi. Normalde kokumu sevmem ama sırf annem kokumu beğeniyor diye parfüm sıkmazdım üzerime. Hala öyle..."

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now