'Ya Benimsin, Ya Kara Toprağın!'

100 14 6
                                    




63. Bölüm : 'Ya Benimsin, Ya Kara Toprağın!'

O ilk gece korkusuzluğun arkasına sığınan korkak gözlerime yansıyan mavi gözler... Bütün yaşanmışlıklar tozlu bir ekranın ardından yansıyan bulanık görüntü gibi zihnime düştü. Sanki ilk tanıştığımız gün, dün gibiydi...

Altı Ekim, iki bin yirmi bir... Üzerinden tam bir yıl, yedi gün geçti... On üç Ekim, iki bin yirmi iki... İki yabancının puslu geçmişinden, namlunun ucundaki bu hayata...

"Konuşamadığımı bildiğin halde benimle birlikte bir yola çıkman, tamircinin yanına bir avukatı yakıştırman..."

Düşüncelerimden ayrılmama neden olan şey Akel'in konuşmaya başlamış olmasıydı. Birkaç cümle kurduktan sonra dolan gözlerini engellemeye çalıştığı haliyle devam etmeye çalışması bütün yüreğimin erimesine neden olmuştu.

Hızla elinden kutuyu aldım ve ayağa kalmasını sağladım. Zihninin dolu olması bunu kolaylaştırırken bir süre sonra bu olayı idrak edebilmişti. Bu sefer ben Akel gibi tek bacağımın üzerine durarak yere eğildim ve elimdeki kutuyu ona doğru yönelttim.

"Erkek evi naz evi diye söylemiştin günler önce... Burada süslü sözler söyleyip hayatında hiç unutamayacağın bir evlilik teklifi yapmanı bekleyemem, benden de bekleme... Biz asla normal çiftler gibi olamadık. Bu zamana kadar ağladığın anlar çok nadir oldu... Şimdi ise duygularını tarif edemediğin bir noktada göz yaşlarını dökmene izin vermem. Bu bizim hayatımızdaki son ağlayışımız olsun. Eğer ağlayacaksak nedeni mutluluk olmalı. Mesela çocuğumuz doğduğunda onu ilk gördüğümüz zaman ağlayalım, ilk anne ve baba dediğini duyduğumuzda ağlayalım. Anne ve babanı öldürerek sana bu hayatı zehir ettim ama bırak şimdi anne ve baba olmanı sağlayarak bu zehri kanından çekeyim. Yaralandığımda beni öperek o yarları geçir, hastalandığımda bana gülüşünle ilaç ol. Aynı evin içinde saçma kavgalarımız olsun ama günün sonunda aynı yastığa başımızı koyduğumuzda hep iyi ki diyelim! İkimizde masum insanlar değiliz ama bu dünyadaki bütün kötülüklere, kalbimizde son kalan iyiliğimiz ile iyileştirelim. Hani insanlar eşleri hakkında ruh ikizimi buldum diye bahsederler ya; sen benim ruh ikizim değilsin, kaybolan ruhumun karışık parçasısın. Seninle benim karakterim çok farklı olabilir belki ama sen vücuduma bana çok iyi geliyorsun... Ne kadar ömrümün kaldığını bilmiyorum ama ben sensiz bir saniye bile geçirmek istemiyorum benimle evlenir misin?"

Yaşlı gözlerin ardında attığı kahkaha odada yankılanmıştı. "Her şeye rağmen senin yanında olacağıma yemin ediyorum."

"Bizim yanımızda olmanı istiyorum. Sadece ben değil, çocuklarımızın zor anında onlarında yanında olmanı istiyorum. Ve en önemlisi kendinin yanında olmanı istiyorum."

Beni ayağa kaldırdı ve hafifçe yaklaşıp dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. Alnımı alnına yaslayarak konuşmasına devam etti. "Her daim ailemin yanında olmaya söz veriyorum. Oldu mu Zemheri hanım?"

"Ama henüz evet cevabını duymadım?"

Tekrardan dudaklarıma yaklaşıp kısa bir öpücük bıraktı. "Cevabını aldın mı?"

"Eğer cevabı böyle vereceksen ben anlayamam ki? Bu konularda biraz safım çünkü."

Kahkahası odada yankılanırken bu sese tekrardan aşık olduğumu hissettim. "Normalde zeki bir kadına benziyorsunuz ama pek anlayamadım."

"İnsanların zeki oldukları nerede saf ayağına yatacaklarını bilmesinden gelir."

"O zaman sen zekiliğin vücut bulmuş hali olmalısın."

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now