SON ALTI 'Bomba'

162 32 14
                                    

42 Bölüm : 'Bomba'





"Akel!" boğazımın yırtılırcasına bağırışım sonuçsuz kalırken etrafta oluşan sis tabakasının bana zarar vermesini umursamadan etrafta Akel'i aramaya çalıştım. Kurşun sesinin onun üzerinde patlamamasını ümit ederek arayışım ciğerlerimi tüketirken son gücümle tekrardan bağırdım.

"Akel!" karşılaştığım sessizliğe öksürükler eşlik ederken sisin yoğunluğu biraz azalmıştı. Gözlerime sanki bıçak ile darbeler oluşturuyormuşum gibi acırken ciğerlerimdeki sızı dayanabilecek gibi değildi. O gün yangında yaşadığım nefessizlikten daha kötüydüm çünkü Akel yanımda değildi. Nefesim yanımda değildi, nerde olduğunu bilmiyordum. Yaralandı mı bilmiyordum, işte en çokta nefessiz kalmama neden olan şey buydu...

Artık Akel diye bağırmam bile saçma bir hal almıştı. Sesimi duysa bile bana cevap veremeyecekti ki... İlk defa bu kadar büyük bir nefretle babama lanetler savurdum. O gece o olay yaşanmasaydı Akel konuşacaktı ve bunların hiçbirini yaşamayacaktık. Yaşasaydık da Akel benim sesime karşılık verecekti. Şu an kulağımdaki kulaklıktan Akel'in sesini duymayı o kadar çok istiyordum ki! "Akel! Neredesin Akel cevap ver lütfen." Cevap veremeyeceğini bile bile bunları söylemem canımı o kadar çok yakıyordu ki!

"Zemheri dikkatli ol çok büyük oyun oynuyorlar hala seni bulamıyorum." Kulağımda yankılanan ses yüreğimin sızısını biraz daha dindirirken bir el daha silah sesi duydum. "Efran." Sesim artık çok zor çıkarken kulaklığın kapandığına dair ses kulaklarımda yankılandı.

Artık bütün her şeyin bittiğini anlarken canımın acımasını umursamadan bağırdım. "Nereye götürdünüz Allah'ın cezaları!" karşılaştığım sessizlik ardından sis bir anda ortadan kayboldu. Odanın içinde bulunan havalandırma çok hızlı çalışırken kısa bir süre içinde tüm sis ortadan kalkmıştı.

Özel bir odada olduğumu artık tüm benliğim ile hissederken acıyan gözlerimi zorla açmaya çalıştım. Uzun bir süre sonra gözlerimi açarken etrafı bulanık bir şekilde seçmeye çalıştım. Michele'in ve İvan'ın cesetleri ortadan kalkmıştı. Geriye ise sadece masa ve sandalyeleri kalmıştı. ciğerlerimin verdiği acı dayanılmaz hale gelirken temizlenmiş odada derin bir nefes almaya çalıştım. Nefesim ciğerlerime batarken bunu sürekli olarak yapmaya çalıştım. Gözlerim bir süre sonra biraz daha iyi görmeye başlarken masanın üzerinde bir su şişesi gördüm.

İçi dolu olan su şişesi aklımdaki zihin fırtınasını daha da beter bir hale getirirken asla ama asla basit bir oyun olmadığını belirtiyordu. Öksürmekten dolayı ayaklarım cansız kalmıştı. bu yüzden yere tutunarak kendime gelmeye çalışmıştım. Ama bu içinde bulunduğum durumu anlamaya başlamam ayağa kalkmama neden oldu. Ayağa kalkar kalkmaz elimdeki silahı iyice kavradım.

Güç bela olsa da adım attım. Bu halde olmam beni çok zor duruma soksa da bu zamana kadar yaşadığımız şeyler aklıma geldi. Çok zor zamanlardan geçmiştik ve şu an asla pes edemezdim. Güçlü kalmam gerekiyordu...

Kulaklıktan gelen ses ilk başta heyecanlanmamı sağlarken duyduklarım sinirlenmeme neden olmuştu. "Bu odadan sağ salim bir şekilde çıkamayacağını belirtmişken hayallere dalman ve planlarının seni çıkışa ulaştıracağını götüreceğini zannetmen büyük bir aptallık. Şimdi beyninin ne kadar çalıştığını ölçmek için bir testten geçireceğim."

"Ne testinden bahsediyorsun, istediğini yap anahtarların yerini söylemeyeceğim."

"Böyle büyük cümleler kurma Zemheri..."

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now