'İhtiraslatın gerçek yüzü'

497 142 168
                                    


Sessiz Çığlıkların Yankısı

ZEMHERİ
















8 Bölüm; İhtirasların Gerçek Yüzü





Bambaşka düşünceler ile içinde bulunduğum durumu, Loris karakterini düşünürken önüme gelen sıcak menemene baktım. "Sabahın köründe kesin kendini sadece kahve ile geçiştirmişsindir. Bak bu sanayi menemenini kimse bu kadar güzel yapamaz, hem ben kendimden başka hiç kimseye yapmam. Şansını iyi kullan."

Üstünden çıkan hafif duman sıcak olduğunun ispatıyken yüzümü buruşturmamak için zor tutum kendimi. Menemen asla sevmezdim ve beyaz ekmeği bırakalı yedi yıl olmuştu. Akel eline aldığı büyük lokmayı yumurtanın sarısını batırıp yemeye başlarken, ayıp olmasın diye ekmeğe doğru uzandım. Ekmeğin dilimlenmemiş olmasını garipsememeye çalışarak küçük bir parça kopardım. Masanın üzerinde menemen ve ekmekten başka bir şey olmadığı için Akel' e doğru baktım. Sanki zihnimin içinde geçen düşünceleri, şeffaf bir beyinin içinden görüyormuş gibi ellerini oynatmaya başladı.

"Çatal yok. Sadece iki elim olduğu için ekmek sepeti ile tavayı getirdim. Hem o küçücük ekmek ile menemen yemeyi mi düşünüyordun."

Tekrardan kocaman bir parça koparttı ve menemenin bir kısmından alarak bana doğru uzattı. Ben eline şaşkın gözlerle bakarken hızla dudaklarıma yakınlaştırdı ve ağzımı açmamı bekledi. Ben hala ona şaşkın ördek yavrusu gibi bakarken, istemsizce mühürlenmiş olan dudaklarım açıldı ve koskocaman lokmayı ağzıma sığdırdı. İlk başta iğreneceğimi düşünürken ağzıma yayılan muazzam tat ile hafifçe mırıldandım. Asla bu kadar güzel bir menemen beklemiyordum ve yiyebileceğimi düşünmüyordum. Ama sonradan gelen kokusu midemi bulandırmaya başlasa da bunu mimiklerime yansıtmamaya çalıştım.

"Bu arada menemen çatal ile yenilmez, el ile yenilir."

Ellerinden çıkan manayı anladığımda hafiften gülmeye başladım. Ben henüz ilk lokmamı çiğnerken, Akel resmen tavanın yarısından çoğunu yemişti. Ekmeğe doğru tekrar uzandığımda Akel elimden hızla alıp bir parça böldü ve son kalan yumurtaya bandırdıktan sonra, domatesli yerinden alıp tekrar bana doğru uzattı. Bu hareketine hafif bir tebessüm ederken, bana eşlik etti.

Lokmalar küçük midemi doyururken Akel tavayı siler biçimde son lokmayı da bana uzattı. "Bu kadar çabuk doymanın imkanı yok Aleda. Şu son lokmaya garip bakma!" son lokmayı ağzıma koyduktan sonra anlattığı şeylere sinirimi bozarken cevap vermemi engelledi. Ellerini birbirine çarpıp tavayı ve sepeti eline aldı ve 'beni takip et' dermişçesine bakıp adımlarını eve doğru yöneltti.

Yaklaşık yarım bir saat önce ekranından kamera kayıtlarına baktığımız laptopun kapağını kapattım ve çantasına koydum. Bahçede başına bir şey gelme ihtimali olduğu için yanıma alıp, hafif aralık olan kapıya doğru ilerledim. Kapının gıcırtısı kulaklarıma gelirken hemen sol tarafıma dönüp elimdeki çantayı duvara doğru yasladım. Akel'in adımları bodrum katına doğru inerken onu tıpkı bir gölge gibi takip ettim.

Daha öncesinde adımlarımızın tozu ile geldiğimiz yollar aklıma kazınırken, o gizli odaya geleceğimizi çoktan anlamıştım. Aynı odalardan, kapılardan geçtik ve o gizli odanın kapısının önüne gedik. Akel şifreyi girmek yerine bana doğru hafifçe döndü ve yüzüme doğru düşen küçük saçları kulağımın arkasına iliştirdi. Bu hareketi kalbimi hızlandırmaya başlarken, kulaklarıma değinen ama kalbimi delen ses geldi. Kapının açıldığına dair olan o ses sinirlerimi bozarken böylesine ufak bir dikkat dağınıklığına neden olan olayı en başından anlayamayan beynime içten içe küfretmeye başladım.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now