'Zehirli Sarmaşıklar'

236 47 60
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ
















16. Bölüm : 'Zehirli Sarmaşıklar'

"Zemheri, Zemheri soğuğu var dışarıda haklısınız." Kunt olayı kurtarmak amacıyla bunu söylerken daha sonra İngilizce ve İtalyancasını da söylemişti. Derin bir nefes verirken birçok kişi önüne döndü ve kaldıkları konuşmaları yapmaya devam ettiler. Kunt'a ilk kez minnet duyar gözlerle bakarken beni küçümsemedi ve sıcak bakışlar ile karşılık verdi. Bu duruma şaşırırken, saçma bir şekilde kurtarmış olmasına bile seviniyordum. Sanırım babam olduğunu biliyordu, buradaki diğer kişilerin de bilmesi bizim için iyi olmazdı.

Türkiye'de bütün üyeler tarafından tanınmaya başlamış ve adımızı sert harfler ile kazımıştık. Ama yurt dışında olan üyeler namımızı henüz yeni duyuyorlardı ve üyelerin içinde bir kadının olması onlara garip geliyordu. Ya da gülünç, çocukça... Ama bazıları yaptığımız şeyleri ve oynadığımız akıl oyunlarını duyunca saygı duymaktan başka bir şey yapamıyorlardı. Kaçamak gözlerle etrafa baktığımda Babam gözlerini benim üzerimden ayırmıyordu. Bu diken üzerinde olmama neden olurken uzun zamandır görmediğim yüzüne baktım.

Kaç yıl olmuştu? Yedi yıl üzerine ara sıra uzaktan görmüştüm ama uzun zamandır ilk defa bu kadar yakındım. Sakalları hafiften beyazlamaya başlamıştı, yıllar onu eskitmiyormuşçasına tehlikeli oyunlarına devam ediyordu. Bakışları bana bir şeyler anlatıyormuş gibiydi... Küçükken olsaydı benimle konuşması için, bir şeyler anlatması için her şeyimi verirdim ama şimdi sadece uzaktan bakınmakla yetindim. Umarım bu akşamı mahvedecek bir şey yapmazdı, umarım...

Onun sinirli oluşunu birçok şeye yorarken fırtına öncesi sessizlikte olduğumuzun kanısına varmıştım. Bir süre sonra müzayede başlamıştı. İlk önce pahalı bir kumaştan yapılmış örtü ile örtülmüş olan bir şey getirdiler. Herkesin hazır olduğunu anladıklarında kırmızı örtüyü kutunun üstünden ektiler. Özel ışıklandırmalar ile dizayn edilmiş cam kutunun içinde tarihi eser vardı.

Cam kutu ile arada mesafe olduğu için gözlerimi kısarak içinde ne olduğunu anlamaya çalıştım. Dikkatli bakınca gördüğüm şey ile kalbimin ritmi artmaya başladı. Bacağımda bulunan bıçağın aynısıydı resmen! Daha iyi bakınca aynısı olduğunu anladım. Kunt ile gözlerimiz birleştiğinde dudaklarının içinden hafif dudak hareketleri ile "sahte" dedi.

Bunu demesi ile gözlerim resmen yuvalarından çıkarcasına açıldı. Kunt bacağımdaki ile onu değiştirmişti. Bunu nasıl yapmıştı? Kutu gelirken bile 7 koruma ile gelmişti. Bunca güvenliğe rağmen nasıl almaya cüret etmiş ve bunu becermişti.

Bu haline şaşkın bir şekilde bakarken birden kulağımın dibinde ses duydum. "რას აკეთებ აქ ? (" burada ne arıyorsun?") babamın sert sesi kulağımdan girer girmez eski günlerin tozlu anılarını beynimde yankı halinde bıraktı. Muhtemelen kimse anlamasın diye gürcüce konuşmaya başlamıştı.

Onunla konuşmak istemediğim için sessiz kalmayı seçmiştim. Artvinli olduğumuz için gürcüce biliyorduk. Bu zamana kadar babamın tek seferde gördüğüm akrabalarıyla konuşmuştum sadece ve bazen babamla insanların arasında konuşmamızı anlamaması için konuşmuştuk. Uzun zamandır konuşmadığım için bazı kelimeler beynimde unutulmaya yüz tutarken babamın konuştuklarını anlayabilmiştim.

"იმ ბიჭმა იცის, რომ მშობლები მოკლა? ( o çocuk ailesini öldürdüğünü biliyor mu?") bu dediği ile bütün kanın vücudumdan çekildiğini hissetmiştim.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Where stories live. Discover now