Wildest Dreams✈3

127 12 45
                                    

Bölüm 3✈ All You Had To Do Was Stay

Not:Öhöm...medya spoiler olabilir🎷

Δ  H A R R Y  Δ

Çıkmaya hazırlanan sakallarım parmaklarıma batarken milyonuncu kez aldığım o acılı nefeslerden aldım. Ben bunu hak etmiştim. Acıyı en çok hak eden kişiydim belki de dünyadaki. Aşık bir kızın, aşık olduğum kızın kalbini kırıp burada mutlu günler geçirmeyi bekleyemezdim tabi. Ancak bu ruhumun en derinlerinden gelen bir acıydı. Kabulleniş çağrısıydı.

Dışarıdan bakan biri, hayatımın çok güzel bir düzende işlediğini söyleyebilirdi. Annemle barışmıştık ve o sanki bunu bekliyormuş gibi mucizevi bir şekilde hızlı iyileşme sürecine girmişti, doktorlara göre onun hastalığını zihni kontrol ediyordu. Joel sonunda onun plak şirketine girmeyeceğimi kabullenip en azından dayımla da çalışmayacağım için rahatlamıştı. Tekrar Londra'ya gidip geliyordum, Sony Music ile görüşüyordum. Arkadaşlarım da vardı. Ancak hiçbiri boşluğu doldurmuyordu.

Onun mutlu olmasını umdum. Şu anda kiminleyse, ne yapıyorsa benimle olduğu gibi tedirgin değil umutlu olmasını istedim. Dün doğum günü olmasına rağmen arayacak cesaretim yoktu çünkü. Zayn'den sıkı bir azar işitiyordum düzenli olarak her gün. Çünkü hak ediyordum. Ama inadına, bana Taylor hakkında hiçbir bilgi vermiyordu. Onun hakkında bildiğim tek şey, tekrar New York'a taşınması oldu.

Kısa bir süre sonra aynı küçüklüğümdeki gibi bir eve taşınacağımızı biliyordum. Bu bir nevi, Joel'in aramızı düzeltme kampanyasının göstermelik iyilikleriydi. Annemi seviyordu, evet. Ama yapacakları ne babamı geri getirecekti ne de onu. Adını bile söylemeye korkuyordum. O altı harf, dudaklarımın arasından çıkmamakta ısrarlıydı. Onu aramak için tutuşuyordu bir yanım. Bir yanımsa buna hakkın yok diyordu.

Çünkü benim onu hatırlamaya bile hakkım yoktu.

Telefon hemen önümde duruyordu. Bulduğum numara da yanındaki kâğıtta yazıyordu. Buna ihtiyacım vardı ama hakkım yoktu. Bencillik yapacaktım belki de hayatımda ilk kez. Belki de ilk değil.

Ellerimden biri telefona biri de kağıda gitti. Ve sayıları tuşlamaya başladım.


Ψ Τ Α Y L O R Ψ

"Bu kadar az kaldıklarına inanamıyorum." Dedim kendimi yorgunlukla ikili koltuğa atarken. Tanrım, tüm gece boyunca ayaklarımızın altı zonklayana kadar dans edip çenemiz ağrıyana kadar konuşmuştuk. Bir an bunun sonsuza dek sürebileceğini düşünmüştüm. Ancak gecenin sonu gayet de tahmin edilebilir bitmişti. Zayn içkiyi biraz fazla kaçırmıştı -içtiği şarap da değildi, yanlarında getirdikleri şişe şişe biraydı-; Gigi onu zorlanarak ve biraz da bizim yardımımızla arabaya taşımıştı -neyse ki o içmemişti-; Selena biraz fazla gülüyordu ama sarhoş olmamıştı, Ross ve Carla ile birlikte otele dönmüştü; Tom saçma sapan espriler yapıp Selena ile gülmüşlerdi; ben ise tüm bunları videoya almıştım -belki bir an elime gitarı alıp bağıra bağıra şarkı söylemiş olabilirdim ama kesinlikle sarhoş değildim o anlarda-.

"Eğer şikayetçi bir apartmanda oturuyor olsaydım..." dedi Tom, gecenin ortasında yangın merdiveni kapısının fazlasıyla dar aralığından daireye girip bize katılan sarı kediyi kucağına alırken. "...kesinlikle şu an karakolda olurduk."

İkimiz de kahkahalarla gülerken gözümün önünde canlanan tablo ile daha da çok güldüm. Artık bir noktadan sonra çok gülmekten gülemez hale gelmiştim. Altımda titreşen telefonu alıp ekran parlaklığı çok gelince parlaklığı azaltarak gelen mesaja baktım. "Tanrım, ne?" Derken kendi kendime tekrar gülmeye başladım. Tom neye güldüğümü anlamak için telefona bakmaya çalıştı, ona gösterdiğimde ise kahkahalarımız kediyi kaçırmıştı. Bu kadar çok gülüyorduk çünkü gerçekten komikti. Muhtemelen Zayn, dün gece sarhoş kafası ile telefonumu alıp telefonumun rehberindeki adını 'Zaynie' den 'şerefsizayn' yapmıştı. Attığı mesaj da onun kadar komik ve ibretlikti Tom ve bana göre: "Dün gece o kadar çok kaçırmışım ki, herkesin telefonuna kendimi 'şerefsizayn' diye kaydetmişim. O da yetmemiş toplu mesaj göndermişim, bana şerefsizayn diyeceksiniz bundan böyle diye."

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now