Chapter 33

269 29 130
                                    

Bölüm 35: a Song in a Album

Bölüm şarkısı: Back To You- Louis Tomlinson ft. Bebe Rexha

Not: Normalde şu an biz Yaz mevsimindeyiz ama hikayede Mart ayları gibi.

📖

Uzun koridoru nihayet geçtiğimde kapının kolunu çevirip kayıt odasına girdim. Robin her zamanki yerinde oturmuş ve muhtemelen benim asla anlayamayacağım birtakım ayarlar ile uğraşıyordu.

Çantamı koltuğun üzerine attıktan ve üzerimdeki ince montu da astıktan sonra saçlarımı bileğimdeki lastik toka ile minik bir topuz yaptım. (Harry sayesinde artık topuzlarım daha düzgün oluyordu.)

Onu aklıma getirince yüzümde minik bir tebessüm oluştu. Sanki aşk sarhoşuymuşum gibi parmaklarımı dudağıma götürüp dün geceyi hatırladım. Her şey neden bir peri masalındaymışız gibi ilerliyordu? Biz masalın iki kahramanı değildik, milyarlarca insanın yaşadığı dünyada yaşayan sıradan, iki, kendi problemleri ile uğraşan insanlardık. Her şeyin bozulmasından korkuyordum çünkü mutlu sonlar -tam anlamıyla mutlu sonlar- yalnızca peri masallarında olurdu.

"Günaydın, Taylor..."diye seslendi Robin ve ben nerede olduğumu hatırladım. Şirketteydim ve bunları düşünmek için olabilecek en uygunsuz zamandı.

"Günaydın, Robin. Edgar yok ha?" Diye mırıldandım. Yokluğu çabuk farkediliyordu ya da bana öyle geliyordu, bilmiyorum. Yine de yaşananlara rağmen onu özlemiştim. Onu bugün aramalıydım. Yüzsüzlük olmayacaktı ki hem, sonuçta biz arkadaştık. Çünkü baştan anlamalıydık, bizim aramızda arkadaşlıktan başka bir şey olamazdı.

"Biliyorsun bence sorunun yanıtını, Taylor."

"Haklısın."

Bir süre etrafa bakındım ne yapmam gerektiğini bilemiyor ve kendimi dış kapının dış mandalı gibi hissediyordum. Oysaki daha birkaç gün önce buradaydım. Albüm çıkaracaktım, o halde çalışmalara başlamam gerekiyordu öyle değil mi?

"Albüm çıkaracağım, yakında." Diyerek Robin'in yanına doğru ilerledim.

"Haberim var, evet. Bay Styles söylemişti sanırım. Hatta bugün çalışmalara başlamamızı, sadece iki haftan olduğunu ve sonraki iki hafta fotoğraf çekimleri olduğunu da söyledi."

"O zaman başlayalım?"

Başını sallarken ben de kendime bir sandalye bulmuş ve oturmuştum. Aslında söylemek istediğim tüm şarkılar hazırdı. Küçücük bir kızken dahi duygularımı şiirlere ve şarkılara döken biri olarak, bestelenmiş bir sürü şarkım vardı ve aslında onlar benim yaşadıklarım, hayat hikayemdi. Sanırım onları yakmam söz konusu dahi olamaz, asla bu huyumdan vazgeçemezdim.

Gözümden bile sakındığım defterimi çantamdan çıkardıktan sonra uğurlu kalemimi de elime aldım herhangi bir düzeltme ihtimaline karşılık. Yazdığım iki yüze yakın şarkının sayfalarını çevirirken Robin'in şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyor ve kendimi kahkaha atmamak için zor tutuyordum.

"Sen çoktan her şeyi halletmişsin, Tay." Diye mırıldandı gözlerini kocaman açmış, defterime bakarken. "Yeni nesil böyle mi yapıyor? Yani çoktan yazmış mı oluyor? Oysaki ben başkaları yazar, sen söylersin diye düşünmüştüm. E o zaman sadece besteleme yapacağız?"

"Aslına bakarsan..."derken ellerimi birleştirmişim, "Besteleri de hazır fakat birkaç düzeltme gerekebilir. Ayrıca asla kendi katkımın olmadığı şarkıyı albümüme koymam."

"Vay canına. Pekala."

İstediğimiz şarkıları seçerken en baştan kesin ve net olarak seçtiğim şarkı belliydi,

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now