Chapter 20

254 37 17
                                    

Bölüm 20: In the Fire 

Bölüm şarkısı: 5SOS-Castaway| Zayn-Pillowtalk

(Hastane kısmında Bad things- Machine Gun Kelly ft. Camilla Cabello)

---------------

Sonra birden kapının altından dumanlar yükselmeye başladı ve o korkunç zil sesi duyuldu, ve bir de haykırış...

"Herkes dışarı, tuvaletlerin olduğu koridorda yangın var!"

Ne olduğunu idrak edemiyordum. Neler oluyordu? Bu dumanlar neyin nesiydi ve beni kim burada kasıtlı olarak bırakmıştı?!

Yangın mı vardı?!

"Neler oluyor?" Diye çığlık attım fakat kimsenin duymadığından emindim. Kapıyı kırmak istedim fakat çoktan alevlere kurban gitmişti zavallı kapı. Belki de asıl zavallı bendim. Ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. Pekala, liseden aklıma bir şeyler gelmeliydi. Bu-burada öylece yanmaya göz yumamazdım, tamam mı!

Kafayı çalıştır, Taylor.

Aman Tanrım, aklımdaki her şey birbirine karışmıştı. Panik oluyordum çünkü bende panik atak vardı. Ne yapmalıydım, tüm çeşmeleri sonuna kadar açacak mıydım, yoksa pencereleri mi açmalıydım? Yoksa pencereleri açmamak mı gerekiyordu!?

Beynim durmuştu resmen ve artık gözyaşlarım benden izinsizce yüzümden dökülüyordu. Burada kalmıştım, çantam yanımda değildi, kimseyi arayamazdım, burada yalnızdım çünkü muhtemelen herkes yangın alarmı ile burayı terketmişti.

Ben bir şeyler yapmalıydım, başka yolu yoktu. Çeşmeleri sonuna kadar açtım ve pencereleri. Tabii pencereleri açarken bunun kötü mü yoksa iyi mi olacağına karar veremiyordum bile!

Nefes almak gittikçe zorlaşıyordu ve alevler bana doğru adım atıyordu. Derin bir nefes almak istesem, bu beni ölüme sürüklerdi. Ölmek istemiyordum. Edgar'ın gerçek duygularını öğrenmeden, Harry ile bir sona varamadan ve müziğimi duyurmadan bu dünyadan gitmek istemiyordum.

Kendimi kabinlerden birine atsam, daha çok kapana sıkışırdım. Ben de tezgaha çıktım. Topuklu ayakkabıları çıkarmak istedim fakat ayaklarımın yanmasından korktum.

Rimelimin aktığını hissediyordum ancak umrumda değildi. Rujumu da sinirle elimim tersiyle sildim ve gözlerimi kapattım. Ne yapacaktım?

"Yardım edin! Lütfen, beni kurtarın! Bana yardım edin, ÖLÜYORUM!"

Daha fazla dayanmak ne mümkündü...Bir süre sonra karanlık bana ben de karanlığına alıştım zaten...

Harry Styles

Saray derecesi görkemli villadan yükselen dumanlar ile kaşlarımı çatıp neler olduğuna anlam vermeye çalıştım. İki dakika dışarı çıkmama rağmen şu an burası cehennemi andırıyordu.

Zayn'i gözlerim ile aradım ve birkaç polis memuru ile konuştuğunu gördüm. Hemen onların yanına doğru yürüdüm ve "Neler oluyor?" Diye sordum. Zayn sürekli alnını ovuyordu ve ağlamak üzereydi resmen. Gigi ise çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Sinirli ve endişeli bir şekilde bir oraya bir buraya gidiyordu. Arada bir polis memurlarını geçmeye çalışan Edgar'a takıldı gözüm. N-neden bu kadar çok kötü durumdalar idi? Yoksa--yok, olamazdı, değil mi?

"Yangın çıktı. Tam da tuvaletlerin olduğu koridorda."

"Mahsur kalan var mı?"

"Lanet olsun, Harry! Taylor hala o lanet olası yerde! Tuvalete gitmiş ama yok, şimdi yok işte! Orada, hala orada bir yerlerde ve alevler ile boğuşuyor! İtfaiye bir türlü gelmiyor, dahası biz de içeri giremiyoruz!" Diye bağırdı Zayn. Tüm herkes bize dönerken, ben çoktan polis memurlarını geçip villaya dalmıştım bile.

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now