Wildest Dreams✈2

94 9 10
                                    

Bölüm 2: Bad Blood

Ψ T  A  Y  L  O R Ψ

Havalanına yaklaştığımızda zihnimde beliren kesik kesik anlar ürpermeme sebep oldu. Bunu hemen şimdi kafamdan atmalıydım, başımı onaylamazca salladım.

Tom arabayı park eder etmez heyecanla indim ve bagajı açmasını bekledim. O da anahtarla bagajı açıp yanıma gelirken gülüyordu. Ben valizimi çıkarıp onu beklemeden sürüklerken arkamdan seslendi. "Yavaşla Als, bu yaşlı adam hızına yetişemiyor."

İsyankar sesini duyup gülümsedim ve yanıma gelmesi için bekledim. Yanıma ulaştığında söylendim, "Kendine yaşlı diyene de bir bak. Sanırsın ellisinde."

"Benden küçük müsün, evet. O yüzden sana göre yaşlı bir bunak olmalıyım." Dedi. Güldüm.

"Saçmalama, Tom. Aramızdaki iki yaşı abarttın. Şimdi de beni minik belleyeceksin." Dedim. Güldü.

"İki mi? Bir daha düşün." Dediğinde hesaplar gibi bir yüz ifadesi takındım. "Şimdiii, on dokuz yaşındayım hatta kısa bir süre sonra da yirmi olacağım. Sen üniversiteyi bitirdiğine göre, dört sene oradan...Sen de 23 yaşında olmalısın. Ama demiştin ki, dört sene okumamışsın, iki sene oradan gitti...Hmm, o zaman 21 yaşındasın. Yani evet, iki yaş."

"Ah, Tanrım! Belki iki sene okuduğumu unutmuşsundur diye ummuştum."

"Hafızam--"

"Evet, evet. Kuvvetli."

"Her neyse." Diyerek geçiştirdim. "Ross'un yüz ifadesini görmeliydin."

"Kızdı mı?" Dedi valiz kontrolüne giderken.

"Hayır." Dedim ve ona döndüm. "Şaşırmıştı. Bu kadar kısa bir sürede başarabilmeme. Herkes şaşırdı."

Kahkaha atarken mırıldandı. "Sen harikasın, Als." Ona takılmadan pasaport kontrolünü de hallettik ve uçak gelince uçağa doğru ilerledik. Yerlerimize yerleşecekken hızlı davranıp cam kenarına ulaştım. Başını onaylamazca salladı. Güldüm.

"Aman Tanrım, başlıyoruz." Dedim derin bir nefes alırken.

"Uçaklardan korkmadığını söyle." Dedi kaşlarını kuşkuyla çatarak.

"Hayır tabi ki! Heyecanlıyım çünkü kolay değildi. Ama başarıyorum."

Sadece sıcak bir şekilde gülümsedi. Bu öyle bir gülümsemeydi ki; sıcaklık yemek borumdan mideme, soluk borumdan kalbime yayıldı. Güven duygusunu en derinden hissettim. Ve kendimi iyi hissettim. Onunlayken bu çok kolaydı. Tom her zaman neşesini çevresine yayıyordu, mutlu etmeyi biliyordu. En ufak hareketi bile, bir tebessümü bile güven verebiliyordu.

Sonra onu düşündüm. En son ne zaman birbirimize güvenip gülümsediğimizi. Hatırlanamayacak kadar uzaktı bana, belki de yakındı ama tozlanmıştı.

Ve benim toza alerjim vardı.

●●●


"Vay canına, belki de ben de böyle bir yer tutmalıyım." Dedim valizimi tekli koltuğun yanına yerleştirirken. New York'un her yerinde görebileceğiniz bu apartman dairesinin içi, sandığımdan daha kullanışlı çıkmıştı. Yakınlarda bir yerde bunun gibi bir daire olduğunu umdum.

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now