Chapter 28

221 27 16
                                    

Bölüm 28: Danger (Tehlike)

Bölüm şarkısı:
—Selena G- The Heart Wants What it Want .
—Moondust - Jaymes Young

☁☁☁

Gözlerimi milyon kez kırpıştırdıktan sonra dahi kendime gelememiştim belki de. Yan sehpadaki sürahiden su doldurdum ve soğuk su boğazımdan akıp giderken ben, çalıların olduğu alan şu anda boşken dahi sanki hâlâ orada siyahlar içinde biri varmış gibi, yerimden kıpırdayamıyordum.

Kapının açılıp kapanma sesini işittiğimde, yerimden korkuyla sıçradım ve arkama döndüm. Carla ve Ross'u gördüğümde, içimde büyük bir rahatlama yayıldı.

"H-hoşgeldiniz..." Diye mırıldandım.

"Hoşbulduk Taylor'cığım." Dedi Carla neşeyle. "Yolda Ross ile karşılaştık, beraber geldik bu yüzden."

"ross..."dedim tedirgince. Her an bana tekrar kızabilecekmiş gibi endişeliyim şu an. Ross ile küs olmaya dayanamazdım, bilhassa şu günlerde kendimi garip bir rekabet ve bir aşk sorunsalının ortasında bulmuşken. Her daim en büyük dayanağım Ross olmuştu ve ben hayattaki tek akrabamla, hayatta kalan ailemden tek kişiyi kaybedemezdim.

Carla odasına çıktığında (konuşmak istediğimi anlamış olmalı.) Ross bana döndü. Gözlerinde o eski öfke yoktu, bir merhamet vardı.

"Taylor, yaptığın sorumsuz hareketi hiçbir şey açıklayamaz lâkin bir daha yapmaman şartıyla seni affediyorum."

Ve ben daha cevap veremeden kendimi kollarının arasında buldum. Ben de ona sarılırken minik bir tebessüm ettim. Şu duruma bakın ki; Ross ile barışmamıza sevinemiyordum dahi. Çünkü beni büyük bir tehlike takip ediyor olduğunu biliyordum.

~

Odamdaydım, Ross ve Carla yemek yiyordu ancak ben aç olmadığımı söyleyip odama çıkmıştım.

Titreyen ellerimle telefonumdan Harry'nin numarasını ararken kendi kendime gülemiyordum bile. Sanırım bir hafta önce bana Harry ile tekrar güzel anlaşmaya başlayacağımızı söyleseniz, malum bir yerlerim ile gülerdim.

Numarasını bulup üzerine bastım ve telefonu kulağıma götürüp açmasını bekledim. Daha ikinci çalışta telefon açılırken bu kadar çabuk açmasına şaşırmadım desem çok büyük bir yalan söylemiş olurdum heralde.

"Alo, Taylor?"

Boğazımı temizleyip karşılık verdim.

"Uhm, Harry. Rahatsız etmiyorumdur umarım."

"Yoo, istediğin zaman arayabilirsin Tay."

"Sana bir şey söylemem gerekiyor."

"Dinliyorum."

Derin bir nefes aldım ve nasıl başlamam gerektiğini düşündüm. Böyle bir şey nasıl söylenirdi ki şimdi?

"Sanırım gözleniyorum biri tarafından."

(Harry'nin anlatımından...)

Şirkette önümdeki dosyalara göz atarken birdenbire telefonumun çalmasıyla tam o kişiye ağzıma geleni söylemeye başlayacaktım ki, Taylor olduğunu görünce kendime çeki düzen verdim. Taylor beni arıyordu, hem de kendiliğinden. Sanırım dünyanın sonu geliyordu —aramız düzenlemeye başlamış da olabilirdi tabii.

"Alo, Taylor?"

"Uhm, Harry. Rahatsız etmiyorumdur umarım."

Sesini duyduğumda gülümsedim ancak sesi çok tedirgin geliyordu. Endişelenmiştim, kötü bir şeyin hissiyatındaydım.

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now