Chapter 18

278 42 13
                                    

 Bölüm 18: I Should Escape From Here.

Bölüm şarkısı: Ever After- Gabriella DeMartino

Bu bölüm ithaf vermek istiyorum, -Ezria89 . ❤❤❤ 
____________________________________

Nefesim dudaklarımın arasından titrek bir düzen ile çıkıyor ve burnundan bir yenisini daha sonra bir başka nefesle değiş tokuş yapmak üzere alıyorum. Nefesim göğsümün ortasında tıkanıyor, eminim ki soğuk havadan...

Adımlarımı yavaşlatıp bir süre sonra durduruyorum ve sadece ama sadece bu oldukça büyük ormanın içinde, ağaçların oluşturduğu yolun ortasında duruyorum.

Acıktığımı hissedince ise, çantama koyduğumu umup, çikolatamı buluyorum, sütlü severim ben, bitter boğar beni...

Sonra yumuşak bir meltem esiyor, ellerimin biraz olsun yumuşamasına ve gevşemesine sebep oluyor fakat sanki bu bile bana fazlaymış gibi, ani bir sert rüzgar yerdeki tüm tozları ayaklandırıyor ve yapraklar etrafımda tur atıyor.

Ufak ufak damlamaya başlayan birkaç yağmur tanesi ile gülümsüyorum, ve yürümeye devam ediyorum.

Neden burada olduğumu sormayın, gerçekten bilmiyorum.

Bugün Harry'nin beni ve benim de Edgar'ı görecek enerjim olmadığı için, şirkete gitme gereği hatta haber verme gereği duymadan, aldım kafamı bir yerlere çıktım. Nereye gitmem gerektiğini bilmediğim için taksiciye kafamı dinlemek istediğimi söyleyip, tercihi ona bırakmıştım. Ve o da beni işte bu orman yürüyüş yoluna getirmişti...

Belki bir sincap ailesine filan rastlardım ve onlar ile oyalanırdım. Çünkü zihnim artık o kadar doluydu ki, zihnimi boşaltacak bir faaliyete ihtiyacım vardı. Ne hissettiğimi bilmeniz için, bunu yaşamanız gerekirdi ve şüphesiz, şu anda içinde bulunduğum duygu hortumu en acınası durumlardan biriydi.

Üzerimde kalın yün ve uzun bir hırka vardı ve pantolonumun yarısını kapatan siyah çizmeler. Hava soğuk değildi, biraz serindi fakat üşümüyordum. Saçlarım açıktı ve ilk defa düz kullanıyordum. Belki ileride kahkül falan da yaptırırdım, kim bilir?

Telefonumu bilerek yanıma almamış biri olarak söylüyorum ki, kesinlikle yaptığım en büyük yanlıştı.

Ama şu an bunun telafisi olamazdı, değil mi? Bu yüzden bu konuyla bilinçaltımı daha fazla yormayacağım.

Her şeyi düşünmek istiyordum aslında, tüm bu olanları ve bu olanların üç boyutlu olmasını...Tekrar tekrar düşünmekten nefret ediyordum bazı zamanlar ise.

Ben artık eskiyi düşünmek istemiyordum. Lisedeki tüm o aptal gelişmeleri düşünmek istemiyordum. Sadece üç yıl sonrasında yaşamışım gibi, sadece bu ikinci yarıyı düşünmek istiyordum.

Ama aynı zamanda da, artık Harry'den kendimi kurtarmak istiyordum. Ne yazık ki, bu mümkün olmuyordu...

Hâla hırkamın cebinde onun bana birkaç yıl önce ilân-ı aşk ettiği mektup, yıpranmış ve uçları kıvrılmış bir şekilde duruyordu. Onun el yazısı hala bendeydi ve her zaman "i" lerini sevmiştim. O harfin şapkasını bir daire şeklinde yapıyordu ve bu benim için ona has hale gelmişti.

Onun el yazısını bile ezberlemişsem , çok mu umutsuz bir âşıktım? Ondan kurtulamaz mıydım? Bu artık garip bir hal almıştı, sanki ölümcül bir hastalık gibi, kurtulmak mümkün olmuyordu ya da sanki kanserin sin evrenindeymişim ve kurtuluş şansım yokmuş gibi hissediyordum.

Gigi'nin söylediklerini düşünüyordum bazen. Ona acıyı yaşatacak mıydım? Ya da onu Edgar ile kıskandıracak mıydım? Bende bilmiyordum. Edgar'a bunu neden yapacaktım ki? Fakat neden Harry'e acı çektirmeyeyim ki? Peki ben neden Harry gibi bir hata yakacaktım ki? Neden bu sorular uzuyordu? Lanet, gittikçe karmaşık bir hal alıyordu.

Burada, oldukça hoş bir ormanın içindeydim ve onu unutmak için gelmiştim. Ne var ki, bunu başarabilmiş değildim. Öyle ki, orman rengi (yeşil) bile bana onu ve gözlerini anımsatıyordu. Bu olmamalıydı.

Her şey bu ormanda daha da önem kazanırken, buradan kaçmalıydım...

Çünkü burası Harry'nin gözleriydi ve ben onun gözlerinde kaybolmuştum.

~

Harry Styles

Sekreterin odadan çıkmasını izledim. O da herkes gibiydi, yılışık ve beni elde etmek isteyen. Her kız bunu yapmıyor muydu zaten?

Sadece Taylor bir istisna olabilirdi.

Taylor demişken, onu bugün şirkette görmemiştim. Gelmemiş olmasından ve dahası gelmeme sebebinin ben olmamdan korkuyordum. Dün ufak bir tartışma yaşamıştık, aslında ben oldukça sakindim ama sanırım o biraz sinirliydi. Ups! Biraz değil, biliyorum çok sinirliydi...

Tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusu bendim, biliyorum fakat aslında hiçbir şey isteyerek olmamıştı. O gün fazla sarhoş olmuştum ve asla isteyerek ondan başkasını öpmezdim ben. Ama yaptın dedi içimden gelen bir ses. Bu iç ses denilen şey olsa gerekti. Alın işte, birde başıma bu çıkmıştı!

Eğer beni bir kere affetse aslında, oldukça mutlu olabilirdik. Ben pişmandım ve bunu telafi edebilirdim.

K--

Masanın üstünde duran şirket telefonu çaldığında, bu düşünceler bir başka tarafa dağıldı, bende telefonu açtım.

Uzun bir konuşma olmuştu. Arayan dayımdı yani Bay Brochetta. Taylor hakkındaydı ve doğrusu onun adına sevinmiştim. Ona bir albüm çıkaracaktık ve bu...Onun hayaliydi.

Bunu ona ilk önce ben söylemek istedim ve tekrar telefona uzandığımda, kapım aniden açıldı, telefonu bırakmak zorunda kaldım.

Gelen kişiyi görünce içimde bir pişmanlık duygusu yükseldi.

Scarlett

Onu sevmiyordum fakat oldukça başarılı bir şirkette organizatör ve ünlü bir blog yazarıydı. Herkes ilişkimize imrenerek bakıyordu fakat aslında benim istediğim o değildi.

Benim istediğim her an Taylor olmuştu...

"Nasılsın, bebeğim?" Dedi cırtlak sesiyle. Aslında ona, sen geldin nasıl olabilirim ki, kötüyüm demek isterdim fakat onun yerine iyi diye mırıldandım. Yanıma geldi, dudaklarıma eğildiğinde ise, geri çekildim.

Dudaklarıma ondan başkasının dokunmuş olabileceği kalbime saplanıyordu .

(Her ne kadar en son istemediğim bir şekilde, dudaklarıma bardaki kızın dudakları değse bile...)

"Neyin var?" Omuz silktim. "Bir sorun yok." Diyerek cevap verdim. Karşımdaki koltuğa geçti, giydiği kısa etekten resmen her yanı görünüyordu. Emindim ki odama gelene kadar sayamayacağım kadar erkek onun bacaklarına bakmıştı.

"Neyse....Şu anda keyfim yerinde yani bu konuyu sonra tartışmak üzere kapatıyorum...Umuyorum ki, yarın akşamki maskeli baloyu unutmamışsındır." Dediği an, avuç içimle alnıma vurdum. Nasıl aklımdan çıkabilmişti? Gerçi, şu bir haftadır Taylor ve Edgar ile uğraşmaktan, kendi adımı bile unutacak hale gelmiştim.

"Tamamen aklımdan çıkmış."

"Ah, hiç sorun değil çünkü senin kıymetini bilmediğin sevgilin her şeyi halletti. Yer, Nashville Kültür Merkezi. Saat dokuzda başlayacak. Bekle davetiyesini göstereyim...Şurada olacaktı ama...Hah, işte!"

Elime verdiği süslü olmayan fakat oldukça asil görünümlü davetiyeye baktım. Oldukça iyi hazırlanmıştı. Scarlett işini biliyordu. "Bu harika olmuş Scar..."

"Biliyorum."

Gülümsedi. Ve ardından çok fazla işi olduğunu söyleyip, odamı terketti. Gitmeden önce saat sekizde onu evden almam gerektiğini de eklemeyi unutmadı. Peh...

Benim merak ettiğim, Taylor'da orada olacak mıydı?

Ona mesaj gelecekti, bundan emindim fakat o, bunu kabul edecek miydi?

___________________--------------------------..

Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now