76. Bölüm: Kara liste

119 11 2
                                    

Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı,seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,yokluğunda buldum seni;
Bırak vehnimde gölgeni. Gelme,artık neye yarar?

~~NECİP FAZIL KISAKÜREK~~

MULTİ: ONUR VE DİDEM

ŞARKI: CEM ADRİAN~BENİ AFFET BU GECE

"Ne arıyorsun sen burada?"

"B-ben..." Anlık bir hafıza kaybından sonra nerede olduğumu, buraya neden geldiğimi hatırlamam birkaç dakikamı almıştı. "Patron için. Yani şey... Şirketin ortağı..." Kafamda her şey yeni oturmuş gibi gözlerimi kocaman açarak ona baktım.

"Patron sensin! Kahretsin ya!" Hayır,hayır! O son cümleyi sesli söylemediğimi desin biri bana. Lütfen,lütfen, lütfen.
"Ne diyorsun?" dedi soğukça. "Ben TAŞES Holding'den geliyorum. B-bana bu adresi verdiler. Birisi r-rapor istemiş. S-sen misin o?" Şimdi yüzündeki şaşkınlığı görebiliyordum.

"Bizim şirketeki stajyer kız sen misin?"

"Bizim şirket derken?" Ah,ne kadarda aptaldım. TAŞES ne demek diye hiç sorgulamamıştım.

Arslan TAŞkın ve Uzel ya da Tekin KESkin.

TAŞES

O zaman…Arslan Bey'in bana bahsettiği kalan %7'lik hissede Melih'indi. Taşlar bir bir yerine otururken Uzel,sabırsız bir tonda konuştu. "Dosyaları ver ve git buradan." Böyle söylemesi canımı yaksada hak verdim. Dosyayı uzatırken elim eline değince bunu bilerek yapmışım gibi ''Bir daha sakın bunu yapma!" diye çıkıştı.

"Yoksa inan bana o şirketteki son günün olur!" Gözlerime gelen yaşları hırsla gri teperken "İstersen çıkarım şirketten. Staj falan umurumda değil," dedim güçlükle. "Sende benim umurumda değilsin." Sesi o kadar can yakıcı ve keskindiki.

"Çıkıyorsan çık,kalıyorsan kal ama sakın benim gözüme görünme bir daha. Benimle sen ilgilenmeyeceksin. Şirkete gelsem bile seni görmeyeceğim bir yerde olacaksın." Cevap vermedim. "Duydun mu?!" diye bağırdığında dayanamayarak bir damla yaşın düşmesine izin vermek zorunda kaldım.

"Bir dakika izin ver. Lütfen Uzel. Konuşayım. Bir dakika sadece, lütfen." Eskiden olsa lütfenlerime dayanamaz yumuşardı ama şimdi gittikçe sertleşen bakışları mıh gibi üzerimdeydi. Beni umursamadan evine girdi ve kapıyı kapatmak için elini çelik kapı koluna uzattığında elimle kapıyı ittim.

"Ne olursun. Sadece bir dakika. Anlatacaklarımı dinlemen gerek." Kapıyı ittiğinde araya ayağımı koydum. Kapı ayakkabıma çarpıp ayağımı araya sıkıştırırken canım acıdığı için yüzümü buruşturdum. "Lütfen, içeri girmem gerekmiyor şurada konuşsakta olur. Sadece bir dakika. Anlatacaklarım önemli."

Onu sinirlendirdiğimi görüyordum. Koyulmuş gözlerini gözlerime dikti. "Bekle," deyip içeri gitti. Ben ne olduğunu anlamadan dururken içeriden elinde beyaz bir kağıtla geldi ve bana doğru fırlattı. "Sen..." dedi işaret parmağını bana uzatarak.

"Sen o gün beni terk ettiğinde konuşacağımız her şeyi ağzıma tıktın! Sen arkana bile bakmadan beni bırakıp giderken ben o kaldırım taşında saatlerce seni bekledim! Ben nasıl o gün konuşamadıysam, konuşmak isteyipte sustuysam sende sus!"

Sinirle derin bir nefes alıp ellerini dağınık saçlarından geçirdi. "Lan ben bir yıl seni unutmak için uğraşıyorum sen bir yıl sonra karşıma geçmiş..." Gözlerini kapatıp açtı. "Karşıma geçmiş onunla yattığını hatırlatıyorsun! Ne konuşacağız? Ne anlatacaksın bana? O geceyi mi?!"

AŞKTAN ÖTEWhere stories live. Discover now