3: Yüzleşme

997 44 0
                                    

'Belkide Bir İlişkiyi Unutmak İçin Başka Bir İlişkiye Başlamak Gerekir.'


"Uzel" diye tanıttı Endam teyze. "Bu da Esil," diye ekledi. Tanıdığımı söylemeli miydim? Ya da topu Uzel'e atmalıydım. "Memnun oldum, Esil," dedi bana elini uzatarak. Tanımazdan mı geliyordu yani? Ne bekliyordum ki? Bozmayacaktım.

Elimi uzatarak elini sıktım. "Ben de öyle. Adın neydi?" dedim onun oyununu oynayarak. "Uzel" dedi elini çekerek. Endam teyze girdi araya. " Uzel; Yetenekli , İçgüdülerine güvenen , Zihin gücü ve kültür zenginliği olan kişi demek. Esil'in anlamı ne kızım?" diye sorduğunda ben tam bilmiyorum diye sallayacaktım ki annem anlamış olmalı gözlerini pörtleterek bana baktı.

Sonra da gülümseyerek Endam teyzeye döndü. "Şerefli, şanlı, itibarlı ve otoriter kişi demek," diye açıkladı annem. "Evet kesinlikle çok otoriter," diye atladı, Uzel. Gözlerimi devirdim. "Seninde adının anlamını pek taşıdığın söylenemez. Senin adının anlamı; kaba, görgüsüz, bir taraflarına güvenen, zihni olmayan ve ego yığını olması gerek," diye fısıldadım kendi kendime ama kimsenin özellikle de onun duymaması moralimi bozmuştu.

Koltuğa oturdum.

Gözümün önüne dün Uzel'e söylediklerim gelince bir hışımla kalktım. Tüm gözler bana dönerken "Ne oldu?" dedi annem. Bir anda götüm yanmış gibi kalktığımdan Uzel çaktırmadan gülüyordu.

"Bizim evde misafir vardı. Şimdi gidiyorlar. Bekle gitsinler. Cidden kimseyle tanışmak istemiyorum. Annem tutturdu tanış, sosyalleş diye. Sevmem misafir falanda benden uzak olsun kızıda oğluda."

Allah'ım yok olmak istiyordum. Tam şu an yok olmak istiyorum evet. Hızlıca mutfağa geçtim. Konuşmaların devamı ben istemesemde beni utandırmak için hafızamda tekrarlayıp duruyordu.

"Aynı gün içerisinde iki tesadüf sencede biraz fazla değil mi?" demişti bana. Ama sitede oturduğunu söylememişti. Gıcık. Güzel diye bahsettiği kızda kardeşiydi. Çocuğa sübyancı demiştim ben ya. Fena rezil olmuştum. Annem bunları duysa mahvederdi beni.

Öğrettiği bütün görgü kurallarına aykırı davranmıştım. Daha gelmeden kovmuştum resmen çocuğu ve ailesini. "Banada gen kalmış sanki," diye sesini duyunca olduğum yerde sıçradım.

Gülüyor muydu?

Kızarık suratımı saklamaya çalışsam da boşaydı. "Ne?" dedim kabaca. "Kesin tipsz, çelimsiz bir şeydir. Bütün geni kızda harcamışlar çünkü belli," diyerek benim cümlemi kelimesi kelimesine tekrar edince şokla ona baktım.

Madem takıldı dün neden bir şey dememişti bu sinsirella? Sırf bu duruma düşmem için değilse bende Esil falan değildim. Ama haklı olduğu nokta... Bütün geni Ece'de harcamamışlardı cidden. Hatta fazlası Uzelde olabilirdi.

"Pek oyuncu bir tipsin," dedin bakışlarını bakışlarına dikerek. "Keyif aldın mı bari?" Kollarını kavuşturup buzdolabına yaslandı. "Çok." Gözlerimi devirip "Niye geldin? Şu falan mı alacaktın?" dedim.

"Yoo peşinden geldim. Sırf..." deyip yaklaştı. Bana doğru eğilip suratımı gösterdi. "Şu suratının alacağı hali kaçırmamak için."

"Komik mi cidden? Tanımamış gibi yapıyorsun, siteye taşındığını, Ece'yi tanıdığını söylemiyorsun. Mal mısın sorması ayıptır?" Kaşları çatıldı, bir şey düşündü. Cümlede bir yere odaklanmış olmalıydı ama umurumda değildi. Zaten cevaplasın diyede sormamıştım.

Onu orada düşünceli bırakıp içeri geçtim. Salak olduğuna artık emindim. Muhattap olmak istemeyeceğim biriydi. Tek numarası tipiydi. Düşüncesiz ve kabaydı. Sohbetlerine katılmadan bir süre yanlarında oturdum. Bu sürede Uzelde oturmuş arada annemin sorularını yanıtlıyordu. Kulaklığım olsa takacaktım o derece.

AŞKTAN ÖTEWhere stories live. Discover now