26. Bölüm: Yeniden

560 20 2
                                    

Dün gece Ece'den bir türlü kurtulamayınca Uzel'in içinde kalan öpücük hiçbir zaman gerçekleşmedi. Tokat atmamdan sonra içinde kalan öpücüktrn bahsediyorum. Zaten ona kalsa beni sürekli öpmek istiyordu da...

öpebilirim herhalde?" dediğinde irice açılan gözlerim eşliğinde geri kaçtım. Telefonumu tekrar cebime tıktım. "Saçmalama! Hem benim...Filamafobim var." Kaşlarını çatıp ne dediğimi anlamaya çalıştı. "Ne fobi? Ne fobi?"

"Fi-la-ma-fo-bi," diye heceledim. "O ne öyle? Yine ne Saçmalıyorsun sen?"

"Ögren öyle gel Uzel."

••••••••

Yatağımda bağdaş kurup yeni düzelttiğim 'Doğu' isminin üzerine tıkladım. Birkaç kez çaldıktan sonra açtı. "Asık surat?" dedi yakınırcasına. "Doğu?"

"Kaç gündür konuşamadık?"

"Öyle oldu. Ben aramasam arayacağın yok." Uzel'le kalmak istediğimi söylediğim için bana darılmıştı herhalde. Yoksa...bunca zaman aramamasının bir açıklaması olamazdı. İç çekip konuştu. "Haklısın. İşlerim vardı. Bugün buluşalım mı...asık surat?"

Asık surat demesiyle tutmakta olduğum nefesimi salıverdim. Bana gönül koymasını istemiyordum. "Olur sen bana mesaj atarsın. Ben gelirim."

"Yok öyle. Bekle ben seni almaya geliyorum." Telefonu kapatıp yatağın üzerine gelişi güzel koyarak giyecek seçmek için dolabıma ilerledim. İki kapısını açıp elimi kıyafetlerimde gezdirmeye başladım. Nereye gidecektikki? Sadece konuşacaksak...sakin bir yerler?

Ya da bir öğle yemeği? Elimi son değdirdiğim düz beyaz elbisemi aldım elime. İnceleyip onda karar kıldıktan sonra yatağımın üzerine bıraktım. Üzerimdeki bodyi çıkarttım usulca. Elektriklenen saçlarımı ellerimle düzeltip şortuma uzandım.

Düğmesini çözüp bacaklarımdan sıyırdım. Yatağımın üzerindeki elbiseye uzandığımda telefonumun titremesiyle elbiseye değen elimi yatağa sürterek yatağın diğer ucundaki telefona uzandım. Mesaj gelmişti...Uzel'den.

Gönderen:Yeni komşum
'Pencerenin önünde soyununca seni izleyen puştlara iyi manzara veriyorsun. Uyarayım dedim.'

Gözlerim irice açılırken hızlıca elbiseyi elime alıp pencerenin kenarından uzaklaştım. Yere değen perdenin arkasına geçip beni göstermeyeceğinden emin olduktan sonra perdeyi korniş yerinde yavaşça ileri doğru kaydırdım.

Perdeyle birlikte bende hareket ediyordum. Bu şekilde sona geldiğimde derin bir nefes aldım. Uzel...ah! O...beni görmüştü! İşte bu hiç iyi olmamıştı. Hemde hiç! Telefonumun elimde olduğunu onu sıkmamdan anladım. Derin bir nefes daha alarak elbisemi giydim.

Kırışmış beyaz eteklerini elimle düzelttikten sonra elimdeki telefona bir bakış attım. O pisliğe beni dikizlemek ne demek gösterecektim. Pis sapık!

Gönderilen:Yeni komşum
'SENİN gibi mi?'

Sinirlerim tavan yapmıştı. Tüm hücrelerim utançla sızlarken her zerrem beni izlemesinin yanlış olduğunu haykırıp duruyordu. Biz...sadece arkadaştık. Ki bunu başka türlüde yapamazdı. Adi pislik! Elimdeki telefonumun titremesiyle çalması bir oldu.

AŞKTAN ÖTEWhere stories live. Discover now