45. Bölüm: Kaybetme

441 14 0
                                    

~~Kıymetini kaybettiğinde değilde ilk elini tuttuğunda, ilk öpücüğünde anlamalı bence~~

MULTİ: ESİL'İN HASTANEDEKİ HALİ GİBİ DÜŞÜNÜN

BÖLÜM ŞARKISI: MODEL-BİR PAZAR KALVALTISI (Söylediğim yerde açarsanız güzel oluyor. :) )

^^ÇİSEL'DEN^^

"Bi sakin ol."

"Olamam! O adamı öldürmeden sakin falanda olmayacağım!"

"Uzel,hastanedeyiz."

Uzel bana cevap vermeyi kesip volta atmaya devam etti. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Haberi ilk duyduğunda arabanın uçtuğu uçurumdan o adamıda atacak sanmıştım. O kadar sinirliydiki. Hâlâ da öyle. Doktorların herhangi bir olumsuz cevabında hastaneyi onların başlarına yıkabilirmiş gibi hareket ediyordu.

Hareketleri korkutucu ve fazlasıyla agresifti...Uzel ameliyathanenin önündeyken Melih'de yoğun bakımın önünde bekliyordu. Kaan ve Levent amca yoğun bakımdalardı. Neyseki onların hayati tehlikesi yoktu. Ama Çiçek teyze ile Esil önde oturduklarından durumları ağırdı.

İkiside ameliyattalardı. Uzel'in sinirle duvara yumruk atmasıyla yanına gittim. "Sakın!" dedi gözlerini bana çevirip. "Sakın sakin ol deme bana! Sizinle daha sonra konuşacağım. Bu akşam neredeydiniz bunu ayrıntılı konuşacağız."

Ah,birde o mesele vardı. Bu akşam Gökhan'ın Esil'e attığı son kazıktan sonra onu yakaladık. Evet,evet yakaladık. Şu an bin bir türlü işkence görmesine rağmen bunu Uzel öğrenirse önce Melih'i öldürür bunu ondan sakladığı için, sonrada gözünü bile kırpmadan Gökhan'ı öldürürdü.

Melih günler öncesinden bunu planlamıştı. Uzel'in haberi olmadan kendisi halledecekti bu işi. Tabii hesaplarımızda Esil'in kaza geçirmesi yoktu. Pislik adam son kazığını atmıştı işte! Ah,hayır hayır! Son değil! Uzel'den istediği o iğrenç ve yıkıcı şeyde vardı.

Uzel onu yapmazsa sonuçlarına katlanacaktı. Her ne kadar Gökhan'ı ortadan kaldırsakta onun itleri bitmezdi. Uzel'in fısıldayışı doldurdu bu kez kulaklarımı. "Onun yerinde ben olmalıydım." Bu çocuk neydi? Bir çeşit acı çekici falan mı? Sırtını duvara yaslayarak yere doğru kaydığını gördüm. Ne o ne de Esil bunları hak ediyordu.

^^UZEL'DEN^^

Sırtımı duvara yaslayarak yere kaydım. En son annemin babamı bıçakladığını gördüğümde bu şekilde çöküp kalmıştım. İlk çaresizliğimdi. Şimdi ise ikinci. Ne yapabilirdimki Esil için? Doktor değildim belki ama... onun kalbiydim.

Minik kalbi hâlâ atıyordu ve eminim beni hissediyordu. Araba uçurumdan uçmadan önce onu aramıştım ve son cümlesi 'Seni seviyorum' olmuştu. Son düşündüğü bendim. Oysa ben bu masum sevgiyi hak etmiyordum. Onca erkek arasından 'Neden ben?' diye sormadan edemiyordum kendime.

Hayatı bataklık gibi olan, her gün başka kızlarla gününü gün eden birini neden seçmiş olabilirdiki? Gerçi şu arkadaşlık saçmalığında Damla denen aptal kızın beni öpmesinden beri Esil haricinde kimse ile ne öpüşmüş ne de başka bir şey yaşamıştım. O zamandan beri tek o vardı.

Yalnız o.

Ameliyathanenin kapısının açıldığını görünce hemen ayaklandım. "Durumu nasıl?"

"Siz nesi oluyorsunuz?" Şu klişe soruyu sormasa ölürdü sanki! "Sevgilisi. Durumu nasıl?"

"Vücüduna batan camlar yüzünden hayati tehlikesi sürüyor. Göğsünün altına batan camı çıkarmakta zorlanıyoruz. Çok kanaması var. Buna bedeni dayanamayabilir. Acil 0 RH- kana ihtiyaç var."

AŞKTAN ÖTEWhere stories live. Discover now