34. Bölüm: Tehlike

537 19 2
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: YİRMİ7 - SOKAK LAMBASI (Dediğim yerde açabilirsiniz isterseniz.)

MULTİ: ESİL

^^İYİ OKUMALARRR^^

Tatilimizin günü dolmuştu ve bugün eve dönecektik. Aslında dönmek isteyip istemediğim tartışılır. Burada olmak hoşuma gitmişti. Eğleniyordum Uzel ile. Üstelik iyide anlaşmaya başlamıştık. Aramızda bırak buzu su damlası bile kalmamıştı.

Bana bir özel öğretmenin yapabileceğinden daha çok zaman ayırıp ders çalıştırmıştı. Zaten şu son birkaç günde tatlı atışmalarımız hariç onunla ciddi ciddi tartışmamıştım. Ona kızmayı bırakmıştım. Çünkü yaptıkları artık beni kızdırmaktan daha çok hoşuma gidiyordu.

Tamam. Deliriyorum değil mi? Topladığım valizi çekiştirmeye başladığımda Uzel dilini onaylamaz şekilde şaklatıp elimden valizi aldı. "Aslında birkaç gün daha kalabilirdik," dedi, benim gibi düşündüğüne emin olmuştum böylelikle. Ama bizimkiler bekliyordu. İstesek ikna ederdik ama… Her neyse.

Dönme vaktiydi işte.

Cevap vermeyince ısrar etmedi. Valizimi ve kendi valizini bagaja yerleştirdi. "Her şeyi aldın değil mi? Unuttuğun bir şey var mı?" Kafamı iki yana salladım. Arabanın ön yolcu koltuğuna oturdum. "Şimdi işin yoksa onca saatlik yolu git," diye söylendi.

"Ehliyetin vardı değil mi?" dedi koltuğuna yerleşip koltuğu kendine göre ayarladıktan hemen sonra. "Var."

"Sana en kısa zamanda araba kullanmayı öğretmeliyim mızmız." Sessiz kaldım. İyi olurdu aslında. "Erken uyandın uyu istersen?" dedi motoru çalıştırırken. "Sen?" dediğimde kafasını bana çevirdi ve kaşları alayla kıvrıldı. "Bende uyuyayım da arabayıda otomatik şoför kullanır artık."

"Öyle demek istememiştim Uzel. Ben uyuyunca uykun gelirse ne yapacaksın?" Çenesiyle radyoyu gösterdi. "Radyoyu açarım. Uyu sen." Kafamı sallayıp koltuğun baş koyma yerini aşağı indirdim. Öyle daha rahat ediyordum ve birazda koltuğu yatırdım geriye doğru. Kollarımı göğsümde toplayıp gözlerimi yumdum.

••••••••

Arabanın sarsıldığını hissettiğimde yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım. "Uzel?"

"Benzin alıyoruz mızmız," diye açıklama da bulundu. "Ne kadar yolumuz kaldı?" 

"Daha yola çıkalı yarım saati yeni aştı."  Daha yeni uyumuştum yani. "Uzel ben bir tuvalete gideyim."

"Üç dakikaya buradasın Esil. Üç dakika." Gözlerimi devirip arabadan indim. Tuvalete girdiğimde işimi hallettikten sonra yüzüme su çarptım. Uykum bastırıyordu yine. Üstelik araba kokusundan etkilenen bir midem vardı. Hani böyle uzun yolculuklara çıkınca araba kokusu dolar ya ciğerlerinize.

İşte ben tam olarak o kokudan nefret ediyordum. Midemi bulandırıyordu. Üstelik uzun yollara alışık olmadığımdan kulaklarım çok çabuk tıkanıyordu. Sesler sadece uğultu gibi geliyordu. Ensemede elimle su sürdükten sonra tuvaletten çıktım.

Markete girip atıştıracak bir şeyler aldım. Arabaya binecektimki içeride Uzel'in olmadığını gördüm. Bana üç dakika diyor kendisi kayboluyordu ortalıktan. Uzel'e bakmak için tekrar markete ilerlemeye başladım. Ta ki ayaklarım yere çakılana kadar. Uzel ve sarışın bir kız market duvarının çıkıntılı köşesindeydi.

Marketin otomatik kapısı bile beni fark etmiş geçmem için iki yana açılmıştı. Umursamayıp Uzel'i ve yanındaki kızı izlemeye devam ettim. Hemen saçma şeyler düşünmemeliydim. Hemen kötüye yormamalıydım. Sakin olmalıydım. Sakin. Kız bir anda Uzel'i tişörtünün yakalarından tutup kendine bastırdı.

AŞKTAN ÖTEWhere stories live. Discover now