DUYGUSUZ

TAMAMEN BENİM OLMANA

Cesur abi beni kolumdan tutup kaldırdığında kafamı göğsüne yaslayıp ağladım.

"Ben bir şey yapmadım. Kendi kendine saldırdı" dediğimde saçlarımı okşayıp "Şşşş... küçüğüm ağlama biliyorum senin yapmadığını" diyip beni kendinden ayırdı.

Ellerinin arasına avcumu alıp "Sadece birbirinize biraz zaman verin" dedi ve gülümsedi.

Hiç birşey demeden kafamı salladım ve odama gitmeye başladım.

Arkamdam gelen cesur abi kapımı kapattı ve beni yatağın üstüne oturttu. "Bak küçüğüm ağlmanı üzülmeni istemiyorum hele de Göktuğ için. Siz evleneceksiniz önemli değil ki çocuğu olmuş ya da olmamış. O senin. Ve ayrıca sen onunsun ve asla seni bırakmaz" dediğinde daha çok ağlamaya başaldım.

Bırakmazdı değil mi?

"Gerçekten öyle mi? Bana çok kötü davranıyor. Ona aşık olmamı istemiyor. biliyorum yalnış onu sevmem ama gönlümede söz geçiremiyorum ki abi. Onu görünce şuralarıma ağrı giriyor. O dokununca cayır cayır yanıyorum. Kokusu, sesi beni benden alıyor. Biliyorum çok yalnış düşünüyorum" dediğimde Cesur abi kahkaha atmaya başladı.

Yalnış bir şey mi söyledim acaba?

"Ahhh küçüğüm" diyor ve gene gümeye başlıyordu.

Sinirlenip kaşlarımı çattım ve gülmesini izledim.

Acaba ne demiştim de bu kadar gülmeye başladı?

"İkinizde yontulmamış kalaslarsınız. Biri sevdiği halde uzak durur, biri daha sevdiğini anlamamış. Nasıl bir ego yığınısınız siz. Peki siz egolarınızı birbirinize böyle mi davranarak tatmin ediyorsunuz." dediğinde bı sefer gülen taraf ben olmuştum.

Cesur abi saçlarımı karıştırarak "Gülme cimcime" diyip sırıttı.

"Sen yalnış gözlemlemişsin abi egosunu tatmin eden içerdeki bay duygusuz. Bana çok kötü davranıyor az önce de olduğu gibi, hayır anlamıyorum hem benden nefret ediyor hem de beni yanında tutuyor" diye çemkirdim.

"Haha.. Senden nefret ediyor öylemi. Küçükkkk... Sen onun hayatı olmuşsun ne nefretinden bahsediyorsun. Hadi şimdi uyu yarın nikahınız var" diyip benim bir şey dememe izin vermeden kapıya yöneldi.

Ne demek ben onun hayatı olmuşum. ..

~~~~~~

Cesur

"Hadi şimdi uyu yarın nikahınız var" diyip küçüğe fırsat vermeden odadan çıktım.

Göktuğ kapıda bizi dinliyor bir yandan da homurdanıyordu. "Hayırdır koçum" diyip ensesine vurdum.

Bİrşey demeden yandaki odaya girdi ve ben girince kapıyı kapattı.

"Buse nerde? " diye sorduğunda sinirli bir vaziyette ortalıkta dolanmaya başladı.

"Nereden çıktı abi şimdi bu bebek, tam ona bu kadar çok yaklaşmışken nasıl bir anda onu kaybederim" diyip kükrediğinde yatağın üstüne oturdum.

"Kendi hatalarının sonucunu başkadından çıkarma evlat, seni tekrar uyarıyorum bu kız bir papatya kadar narin ama bir o kadar da güçlü. Fazla masum anlıyor musun? Ve sen onun duygularını ele gecirmişsin." diyip bu sefer kükreyen taraf ben olmuştum.