GELECEK BÖLÜMDEN BİR KESİT

1.3K 35 0
                                    

Eğer gerçekten yerin dibi olsaydı oraya girerdim diye düşündü Güneş. Şu anda hep beraber kahvaltı yapıyorlardı. O da buradaydı. Ama geldiğinden beri yüzüne daha bakmamıştı. Üzüldü genç kız, dolan gözlerini sakinleştirip kahvaltısına döndü.

Hiç yaşanmamış gibiydi. Dün gecenin izleri yok olmuştu sanki. Biliyordu böyle olacağını, karşısındaki bu adam hiç bir şeyi hatırlamıyordu. Hala hissediyordu vücudunda dolanan o elleri, dudaklarının üzerindeki o baskıyı.

Bir kere daha bu adamı üzmemiş olmayı diledi, eğer o koca çenesini kapalı tutsaydı şimdi düşman yerine bile konmayan biri olmayacaktı. Değersiz hissediyordu. Ne demişti adam ona "Canımı yaktın, seninde canın yansın istiyorum" demişti.

Benim canım zaten yanıyor diyemedi. Onu öpen sonra da saçlarının arasında sızan adama bunu diyemedi. Zar zor odasına götürdü ve yatırdı. Kendi odasına geri geldiğinde sadece saatlerce ağlamayı başardı.

"Güneş'im bana biraz peynir getirebilir misin?" Gelen sesle birden irkildi genç kız. Önce ağzından bir "Hııı" çıktı sonra da "Tabi" diyebildi. Yerinden usulca kalktı. Yengesine peynir tabağı hazırlayıp geri döndü.

***

Bütün herkes plaja gittiğinde Güneş kolları arasında uyuyan kızı yatırdı ve annesine teslim etti. Dalga sesiyle nasılda huzurla dolmuştu bu minik. Annesi kızının üzerindeki zıbını düzeltip hemen yanına uzandı. Bol bol güneşlenecekti bu iki melek.

"Yenge ben mayomu giyip geliyorum. Abimler o arada sudan çıkarsa söylersin" dedi genç kız. Yengesinden de onayı aldığında doğruca odasına yöneldi. Mayosunu giyip biraz okyanusun tadını çıkaracaktı. Yüzecek kafasından dün gecenin izlerini atmaya çalışacaktı. Eli bir an kolyesine gitti, nasılda huzur veriyordu ona. Belkide hayatında aldığı en özel hediyeydi.

Odaların olduğu bölüme geldiğinde odasına girdi. Sabah bıraktığı gibiydi. Dün gecenin izlerini bir bir kaldırmaya başladı. Her sinir krizi geçirdiğinde etrafı dağıtırdı. O arada kıyafetlerin arasında bikinisini gördüğünde hemen alıp üzerine giyindi. Üstüne de ince bir elbise giyip saçlarını topladı. Tam odadan çıkacakken kapının orada ayağı bir şeye takıldı.

Eğilip yere baktığında bunun bir telefon olduğunu gördü. Ama kimindi ki bu telefon. Sahibini öğrenmek için hemen ekranını açtı genç kız.

Ama açmasaydım keşke diye düşünmeden de edemedi.

Ekranda kendi profil sayfasından bir resim açıktı. Daha meraklanıp telefonu kurcaladığında bunun Onur'a ait olduğunu öğrendi. İçini saran heyecan dalgasıyla birden sırıttı genç kız.

Ama neden ekranda kendi resmi açıktı. Neden?

Odanın anahtarını ve telefonu eline koyup odasından çıktı. Şimdi sahile gidecek ve telefonu ona verecekti. Adama neden resmim açıktı diye soramazdı çünkü dün geceyi hatırlamıyordu genç adam. Aklındaki soruyla dalgın dalgın yürürken bir anda kolunun çekilmesiyle sırtının duvara yaslanması bir olmuştu.

"Telefonum neden sende" diye tıslayan sese odaklanıp ne olduğunu anladığında hemen ağzını açtı "Benim odamda düşürmüşsün" dedi.

"Senin odanda mı, ama nasıl?"

"be-ben" ne cevap vereceğini bilmiyordu genç kız. Sadece karşındaki ıslak yüze bakmakla yetiniyordu. Onur ise kaşlarını çatmış genç kıza bakıyordu. Dün geceyi az biraz hatırlıyordu. Derin bir düşünceye dalıp beynini zorladığında bütün gerçekler bir bir gözünün önüne gelmişti.

Yanan ellerini hemen genç kızın üzerinden çekip bir adım geri attı. Ne olmuştu öyle. Dün gece bu sivri dilli kızı öpmüş müydü?

"Se-seenn hatırlıyor musun?" Kendisine yönelen soruyla parmağını hemen kızın dudağına koyup "şşşş" dedi.

Bu yanlıştı, hemde çok yanlıştı. Kim bilir neler düşünüyordu hakkında. Yine ne gibi zehir zemberek sözler söyleyecekti. Bunları duymaya dayanamazdı.

"Bu çok yanlış" diyip sayıklamaya başladı. Yanlıştı. Bu kızdan uzak duracaktı. Lanet gibi ne diye gecenin bir vakti kızın kapısına dayanmıştı ki"

"Çok yanlış" sözler ve görüntüler beyninde yankılanırken kollarına sarılan bedene şaşkınca baktı. "Lütfen, lütfen beni affet. Özür dilerim o sözler için. Kendini suçlu hissetme lütfen" Kız kendine daha da çok sarıldığında başını aşağıya indirdi. Elleri yukarıya doğru çıkmış bu kızı sarmak üzereydi.

Yapamazdı. Bu kızdan uzak durması gerekiyordu. Aklını, mantığını, her bir hücresini bu kız istila etmişti.

"lütfen bana değersizmişim gibi bakma. Dayanamıyorum. Daha kaç kere özür dilemem gerekiyor" bu sözlerle kendine söz geçiremedi Onur. Kolları istemsizce kızı sıkı sıkı ve burnundan bir türlü gitmeyen o kokunun kaynağına burnunu dayadı.

Arkadaşlar yeni bölüm en kısa sürede gelecek, şimdilik TATİL -II- bölümünün kesitinden yaralanın. Öpüyorum hepinizi.

DUYGUSUZWhere stories live. Discover now